7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AKP ile HDP arasında gizli bir ortaklık mı var? Bu soru bugünkü yazımızın temel kaynağıdır. Seçimlere bu partilerin nasıl gireceği merak edilen bir konu… Bu yazımızda da bu partilerin seçim süreçlerini analiz etmeye çalıştık.
AKP ile HDP İşbirliği Mi Yapacak?
Bir genel seçim daha geldi çattı. 7 Haziran 2015’te Türk milleti yine sandıkların başına gidecek ve oyunu tercihine göre herhangi bir partiye atacak. Seçimler yaklaşırken kamuoyunda tartışmalar şimdiden başladı. 2015 seçimlerinin sonuçları kimisi için “12 yıldır ne olduysa yine o olacak!” dediği bir seçim; kimisi içinse “Artık hükümet yıprandı; yeni bir iktidara ihtiyaç var” dediği bir seçim olacak.
Biliyoruz ki Türkiye’de 12 yıldır kabul edelim veya etmeyelim, benimseyelim veya benimsemeyelim, çok güçlü bir iktidar var. Bu iktidarın başında ise 12 yıl boyunca bugünün Cumhurbaşkanı, dünün Başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan var. Erdoğan, çok partili hayata geçişten sonraki seçimlerde gücüne güç katarak yoluna devam eden ender bir lider. Erdoğan, halkın belli bir kesimi tarafından sevilen, önemsenen ve saygı duyulan önemli bir siyasi aktör… Sadece bir yerde Erdoğan’ın iktidarı tökezledi. Tökezledi diyorum; söylemleri ile iktidarı tekrar toparlamayı iyi bildi. Evet, 12 yıllık AKP iktidarı sadece bir yerde sıkıntıya düştü. O da 2009 yılındaki “Habur Olayı”… 17-25 Aralık operasyonları bile iktidarı bu kadar etkilemedi. Bu konuya girmeden önce birkaç şey belirtmek gerekiyor.
Türkiye’de tek başına bir iktidar hep ‘sağ’da olmuştur. 1950’de Adnan Menderes‘li Demokrat Parti, 1983’de Turgut Özal‘lı Anavatan Partisi, 2002 yılında ise Recep Tayyip Erdoğan‘lı Adalet ve Kalkınma Partisi üçüncü sağ görüşlü bir parti olarak tek başına iktidar olarak meclise girdi. 2015 genel seçimleri yaklaşırken “AKP, ‘sol’un uç noktasındaki Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile işbirliğine mi gidiyor?” sorusu kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Habur Olayı‘na geri dönecek olursak, o yıllarda devletin resmi kurumunda ciddi görevlerde bulunan kişi(ler) tarafından Kürt Sorunu üzerine “Türkiye’de güzel şeyler olacak” denen yıllardı. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değildi. Habur Olayı’nı izleyen halk, önce bir silkindi; ardından 2009 yerel seçimlerinde AKP iktidarına “Kral Çıplak” dedi. 2007 genel seçimlerinde % 46.58 olan AKP oylarını, Habur Olayı’ndan kısa bir süre önceki 2009 genel seçimlerinde % 38.80’e düşürdü. Tabi bu düşüşte 2008’deki krizin etkisi de vardı denebilir… Aslında halk, ülkede ne olup bittiğini az çok görüyordu. Yerel seçimlere rağmen Habur‘u gerçekleştiren hükümet bir süre sonra sürecin yöntemini değiştirdi. Devreye Akil adımlar girdi…
Sağ ve Sol partiler bir araya gelebilir mi?
Türkiye çok tuhaf bir ülke. Hangi partinin hangi parti ile işbirliği yaptığını bazen anlamak mümkün olmuyor. Asla bir araya gelmez, gelemez dediğiniz partiler bir araya gelebiliyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Cumhurbaşkanlığı seçimi için 2014 yılında CHP ve MHP, dönemin Başbakanı Erdoğan’a karşı birleşip çatı aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu‘nu aday gösterdiler. Partiler bu olayı medya ile paylaştığında hem CHP hem de MHP, seçmenleri arasında tepkiyle karşılanmıştı. Şimdi de 2015 Haziran genel seçimleri yolunda AKP ve HDP‘nin seçim ittifakı yaptığı dillendirilmeye başlandı. Peki bu mümkün mü? Sol fraksiyonlu, sosyalist bir parti ile sağ güdümlü muhafazakar bir partinin yan yana gelmesi olabilir mi? “Amaca ulaşmak için her yol mubahtır” düşüncesi ile bu da mümkün olabilir. Burada bunu gerekçe kılacak argümanlar nedir diyebilirsiniz. Şimdi bunu açıklamaya çalışalım.
Son yıllarda ısıtılıp ısıtılıp Türk halkının önüne getirilen Çözüm Süreci, son günlerde tekrar gündeme getirildi. AKP ile HDP heyetleri, geçen günlerde bu sürecin devamı için ve İmralı‘dan gelen 10 maddelik bir paket üzerinde tartışmak için tekrar bir araya geldiler. Yapılan ortak açıklama “PKK’nın silah bırakması” yönündeydi. Ancak bu açıklama bana tekrarı izlenen filmlerin vermiş olduğu tatları hatırlatıyor. Yani bu tür açıklamalar artık kabak tadı vermeye başladı. PKK daha önce de silah bırakmamış mıydı?! Hep aynı tarz açıklamalar; yalnız sözcüklere makyaj yapılıyor, açıklama sırasındaki kağıtlar yenileniyor, görüşme yapılan mekan değişiyor, kişiler ve onların kıyafetleri değişiyor… Bu yüzden artık bu konu da tabiri caizse kabak tadı vermeye başladı. Hep aynı söylemler…
Ali Cengiz oyunu mu?
Seçim sürecine parti olarak katılmaya karar veren HDP ile AKP arasında gizli bir anlaşma olmuş olabilir mi? Evet olabilir. Erdoğan’ın çeşitli yerlerde dile getirdiği 400 milletvekili talebi, AKP’nin elini seçimlerden sonra güçlendirecektir. Tek başına bir anayasa yapma gücü sağlayacak ve belki de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Başkanlık getirecektir. HDP’nin seçime parti olarak girmesi ve % 10’luk barajı geçememesi durumunda bu gerçekleşecektir.
HDP hükümete güveniyor mu? Hayır güvenmiyor. Bunu ben değil; HDP’nin Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söylüyor. (1) Demirtaş’ın bu sözünün üzerine şöyle bir tablo çizelim: Seçimler oldu, HDP seçimlere parti olarak girdi ve istenilen tablo gerçekleşti. AKP, 400 milletvekilini mecliste sandalyelere oturttu. 10 maddelik anlaşma gündeme geldiğinde o günkü meclis, veya o günkü Başkan! “Hayır böyle bir şey olmaz!” derse, o zaman ne olacak? Size bir ip ucu:
[quote]”Seçim barajına takılıp seçilmezsek de bu vebal devletindir. Bizler de kendi kaderimizi kendimiz tayin ederiz. Bundan sonrasını devlet düşünsün.” (2)[/quote]
Bu sözler, Kürt siyasetine uzun yıllar hizmet eden Ahmet Türk‘e ait. Ülke içerisinde olacakları o zaman siz düşünün! Peki AKP-HDP arasında sadece bu 10 maddelik anlaşma mı vardır? Öcalan ile ilgili bir karar yok mudur? 10 maddelik görünen anlaşmada böyle bir şey yok. Bu anlaşmanın görünmeyen bir tarafı var mıdır? Bu soruyu siz değerli okurlara ve sürece bırakıyorum.
Olaylara diğer bir taraftan bakarsak; HDP seçime parti olarak girdi, % 10’luk seçim barajını geçti diye düşünürsek o zaman ne olacak? Bu durumda HDP, milletvekili sayısını 72 milletvekili olarak planlamaktadır. (3) Eğer bu gerçekleşirse AKP’nin meclisteki sandalye sayısında da ciddi bir düşüş olacaktır.
Bu seçimin birçok şeye gebe olduğunu düşünüyorum. Süreç birçok şeyi anlattıklarımız doğrultusunda getirebilir, götürebilir, yenileyebilir. Seçimler sonrasında üzülerek söylemek gerekiyor ki Türkiye’de ciddi sonuçlar doğuracak kaoslar ortaya çıkarabilir. Çözüm Süreci diye adlandırdığımız süreç hüsrana uğrayıp çözümsüzlük bataklığına sürüklenebilir. Bunun yanında ülke yönetiminde reform denebilecek adımlara neden olabilir. AKP ve HDP arasında bir “Ali Cengiz Oyunu” var mı yok mu süreçte birlikte göreceğiz.
- http://www.gazetevatan.com/-hukumete-guvenmiyoruz–746254-gundem/
- http://www.gazetevatan.com/ahmet-turk-tehdit-etti–738293-gundem/
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28089192.asp