Venüs; Roma mitolojisinin en güzel tanrıçası (Eski Yunan mitolojisinde Afrodit), o sevgi, o aşk, o güzellik, o bereket, o hepimizin güzel yönünü ortaya çıkarandır. Yeri gelir üç güzel arasından seçilir, Troya savaşında Paris’e yardım eden savaşçı olur.
Zaman gelir hak ve özgürlükler için canını verir. Sanat uğruna kılıktan kılığa girer. Venüs denince, akıllara güzel bir kadını getiren gezegenin, yalnız kadınlar üstünde değil, erkekler üzerinde de güçlü etkisi vardır. Güneşimize uzaklık bakımından ikinci sırada olan gezegenin bir yılı 224.7 Dünya günüdür ve kendi ekseni etrafında diğer tüm gezegenlerin aksi yönde döner.
27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Sosyalist Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, 8 Mart 1857 de ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisinin greviyle gelişen olayda can veren, çoğunluğu kadın olan 129 işçinin anısına, 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” “Uluslar arası Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’da, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında sokağa taşındı. Kadınlar günüyle ilgili bu tarihleri astrolojik olarak incelediğimizde, Venüs’ün rolünün çok etkin olduğunu görüyoruz. Venüs, 27.08.1910’da Aslan burcunda, 8.3.1921 günü Boğa’da ve 16.12.1977 günü Yay burcundaydı. Bu tarihlerdeki gökyüzü Venüs için güçlü ve gücünü gösterebileceğine işaret eder. Venüs bu sene 8 Mart’ta Koç burcunda. Satürn’le zorlayıcı açısı ve Uranüs’le birleşik durumu; dişil enerjinin gücünü ortaya koyacağına, kadın özgürlüğü için sertliklerle mücadele edileceğini gösteriyor.
Venüs gezegeni, dünyaya en yakın gezegendir. Kimi yerlerde Dünya’nın kardeşi olarak geçer. Ekliptik düzlemde Güneşe yakın olduğu zamanlarda “Sabahyıldızı” olarak belirir. Gündoğumunda ufukta parlayan nokta Güneşin yükselmesiyle kaybolur. Güneşten uzaklaştıkça, günbatımında ufukta parlak bir nokta olarak belirmeye başlar, bu haline “Akşam yıldızı” derler, güneş kaybolup karanlık bastırdığında ışıldamaya başlar. Gökyüzünün renk cümbüşüne büründüğü saatlerde parlak bir ışık olarak tek başınadır. Halk arasında, Zühre ve Çoban Yıldızı olarak bilinir. Ay’ımızdan daha büyük ve daha parlaktır. Ay bize daha yakın olduğu için, güneşten aldığı ışınları daha fazla yansıtır ve Venüs’ü gölgeler.
Eski dönemlerde kendisine kutsallık atfedilen Venüs, dişiliğin de sembolüydü. Keldani’lerde İştar denilen gezegen, aşk tanrıçasıdır, Sümer’lilerde ise gökleri koruyan leydi. Gökyüzünde hem sabah hem de akşamüzeri görünmesi ona ikili doğa kazandırıp, hem bakireyi hem de vamp kadını temsil ettirdi. Farsça’da Anabita olan ismi, bereketle özdeşleştirildi. Roma Astrolojisi’nde, Lucifer ismiyle de bilinir. Latincede “Lucifer” kelimesi “Işık Getiren” anlamına gelmektedir.
En hızlı yayılan şey olarak bilinen ışık, karanlıkları aydınlatarak, göremediğimiz, görmek istemediğimiz şeyleri adeta gözümüze sokar. Günümüzde dünya genelinde yaşanan kadına şiddetin altında yatan nedenlerin başında, bu göze girilirlik gelmekte. Başa çıkılamaz güce eriştiği zannedilen dişi veçhe, madden ve manen yok edilmeye çalışılmakta. Aslında yok sayılmak istenen, yaşamın tamamlayıcısı olan öteki yarı. Gerçekte, herkesin içinde var olan dişil gücü yok etmek mümkün değil. Yok farz etmek, kendini kandırmadan öte gitmez.
Tüm insanların dişil veçhesini temsil eden Venüs’ün astrolojik etkilerinde, kesin bir üçlemeden söz edebiliriz, Aşk, Zevk, Sanat. Bu üç ana başlıkla özdeşleşen gezegen, hayatın yeşeren bahçesidir. Yaşamın çoğalan ve büyüyen yönlerini işaret eder. Kültüre, sanata, estetiğe, sahip olunan varlıklara, eşlere, güzelliğe, çekiciliğe, damak tadına, duygusallığa, şeker ve tatlılara, renklere, uyum ve ahenge, şiire ve şairliğe, tablolara, mücevherlere, tiyatro ve müziğe hükmeder. Venüs etkisi, nazik ve uyumludur. Duygusal etkileşimleri, şefkati, ahlaki karakteri, evliliği ve ne türden olursa olsun birlikteliği etkiler. Ayrıca sosyalliği, kişinin mizacını, lükslerini, hoşuna giden şeyleri vurgular. Venüs seksin değil aşkın ve duygusallığın gezegenidir, platoniktir. 18 Mart’a kadar Koç burcunda seyredecek olan Venüs, hepimizi etkiliyor.
Mart Gökyüzü Potansiyelleri
“Zor dostum zor” önümüzdeki günleri tarifleyen en uygun cümle. Yazıma, yumuşak gibi görünen Venüs’le başladım ancak, 11 Mart’ta keskinleşip 29 Mart’a kadar sürecek Uranüs Plüton gezegenlerinin 90°’lik çok sert açısı, 14 Mart’ta başlayıp 2 Ağustos’a kadar sürecek Satürn gezegeninin geri (retro) hareketi, 20 Mart’ta balık burcunun son derecesinde (29°) Yeniayla birlikte Tam Güneş Tutulması ortalığı gerim gerim geriyor. Gelim şimdi yukarıdaki veriler ışığında hep birlikte, süreç değerlendirmesi yapalım.
Mart Ayı’nda önemli günler
11 Mart
Bugün; Plüton gezegeni 15° Oğlak burcunda ve Uranüs gezegeni 15° Koç burcunda ve çözülme 29 Mart’ta. İki gezegenin bulundukları yerler arasında astrolojik tabirle kare açı [90°, 15 Oğlak 15 Kova, 15 Kova 15 Balık, 15 Balık 15 Koç]var. Bu konumlamanın potansiyelini söylerken, derinlere dalmadan basitçe konumlamayı meydana getiren kelimeleri açarak birleştirelim, bakalım ne çıkacak.
Plüton gezegeni kökten değiştirici ve dönüştürücü gücünü beklenmeyen bir şekilde ve sertlikle ortaya koyar. Oğlak sorumluk sahibi mücadeleci bir burçtur. Uranüs’ün en önemli özelliği özgürlük savaşçısı olmasıdır. Koç, öncü, lider ve savaşçı bir burçtur. 90° lık açı sert ve zorlayıcı bir açı kalıbıdır. (Gezegenleri, burçları ve görünümleri anlatmaya sayfalar yetmez, burada yapmaya çalıştığım, potansiyel yorumlamayı basitçe örneklemek)
Şimdi tüm bunları bir cümlede toplayalım. 11 Mart’tan 29 Mart’a kadar geçecek sürede, gökyüzü enerjileri, baskılar ve sorumluluklarla birlikte özgürlükçü davranışların giderek artacağını, sertliklerle karşılaşılacağını, mücadele zamanının geldiğini ve yaşamın her alanında risklere karşı dikkatli olunması gerektiğini söylüyor.
14 Mart
Satürn gezegeni Yay burcunda, 2 Ağustos’a kadar sürecek geri (retro) hareketine başlıyor. Güneş ve Ay haricindeki tüm gezenlerin geri (retro) hareketi bir çeşit fenomendir. Gerçekte hiçbir gezegen yönünü değiştirip geri gitmeye başlamaz. Dünya’dan bakıldığında bir gezegenin, ekliptik düzlemde Güneş’e karşı konuma gelmesi, yörüngesinde yavaşlıyormuş ve geri gidiyormuş gibi geçici bir algıya neden olur. Böyle süreçler astrolojide, kadim zamanlardan beri enerjinin kısıtlanmasına, engellenmesine ve zorlayıcı etkilere işaret sayılmıştır. Haklının hapsedilmesi, akıllıya deli gömleği giydirilmesi gibidir. Hiç kimse tutum ve davranışlarının kısıtlanmasından hoşlanmaz. Kurtuluş için mücadele eder, güç gösterir. Bu da daha fazla enerji yoğunluğu getirir. Gezegenlerin Retro zamanları da böyle güç gösterilerinin olduğu zamanlardır.
Satürn, büyük öğretmendir, zamanın yöneticisidir ve sorumluluk bilincinin temsilcisidir. Yay burcunu nasıl bilirsiniz? Seyahati sever demek yetmez. Onun, yabancı kültür merakı, filozof yanı, adalet yapıcı özelliği vardır.
Satürn geri gideceği süreç boyunca, hak hukuk ve adalet konularında zor zamanlar yaşatıp, gerçekleri ve hakkaniyeti öğretecek sorumluluklarımızı tetikleyecek.
20 Mart
Balık burcunun son derecesinde (29°) bahar ekinoksu gerçekleşmeden, Koç burcu başlamadan hemen önce senenin ilk Tam Güneş Tutulması gerçekleşecek. Tutulmayı Türkiye’den izleyemeyeceğiz.
Tutulma, Atlantik Okyanusunun kuzeyinde başlayacak, İzlanda, Kuzey Batı Avrupa ve Kuzey Batı Afrika’dan gözlemlenecek. Bizden izlenemeyecek olması, etkilenmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. TBMM kuruluş haritasına baktığımda, siyasi arenayı karıştırıcı, adalet sistemini sorgulayıcı, yeni yolsuzluklara ışık tutucu büyük bir enerji görüyorum.
4 Nisan
Güneş’le (Koç), Ay (Terazi) karşı karşıya gelirken, Tam Ay tutulması gerçekleşecek. Bu tutulmayı da Türkiye’den izleyemeyeceğiz. Tutulma, Asya’nın doğusu, Pasifik Okyanusu ve Avustralya’dan gözlemlenecek.
Türkiye’miz bu tutulmadan büyük etki alıyor. Halk, siyasiler ve güvenlik güçleri olumsuzluklar yaşarken ve uluslar arası arenada güvenilirlik sorgulanmasıyla karşılaşabilir, komşularımızla sıkıntılı bir döneme girebiliriz.