Bu sabah hep şiir kokar! Neden mi?
21 Mart. Bilenler bilir, bilmeyenlere de duyurumuz olsun! Bugün, dünyanın dört bir yanında şiir okuma etkinlikleri düzenleniyor ve insanlar duygularının sesine adım atıyor kalabalıklarda…
Bastırılmış Duygularımızın Sessiz Çığlıkları!
Güzellikler paylaştıkça artar derim hep yine sloganım oldu… Artırdığımız güzellikler olsun, 365 güne bölelim! Yazdığımız çizdiğimiz okuduğumuz gerçeğimiz bu güzel etkinlikler olsun hep, üstelik dolu dolu olsun. Yadırgamayın beni içimizin temizliği, arılığı, saflığı bu güzel sanatsal hatırlatmalar, etkinlikler, bir nebze olsun dağıtalım kara bulutları belki de hiç gelmezler ne dersiniz?
Ezberinizdeki bir şiiri okuyun, ya da en sevdiğiniz şairden birkaç dörtlük açın hemen!
Mesela Nazım başlasın bir dörtlükle avaz avaz!..
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte!
Cemal Süreyya karışsın oradan söze kısa ve öz…
Bazen sadece yorgun oluyor insan ne küs ne yalnız ne de aşık…
Can Yücel, onun da söyleyeceği var elbet.
Gitmek gerek bazen, fazla yormadan, daha çok bıktırmadan, eğer vakti geldiyse ardına bile dönüp bakmadan…
Yaşar Kemal, acımız taze!..
Vasiyet gibi bir sözle son noktayı eklesin…
Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.
***
Nice usta şairin şiirlerini okumak şiirin içine girmek, yaşamak da ayrı bir keyif. Ya da sizden kopan birkaç kelime! En eğlence veren keyif aldıran ve rahatladığınızı hissettirecek olan da bence budur.
Şiirler; bastırılmış duyguların sessiz çığlıklarıdır aslında! Kara kara bulutları dağıtmaya kendimizden başlayalım mı? Bırakın inlesin dört başı mahmur içimizdeki çığlıklar. Karanlıklardan çıksın gün yüzüne, kurtarsın sizi sizle manasız savaşınızdan, amansız tekrarlarınızdan…
Verin kalemi sağ elinizden sol elinize yahut diğer elden diğerine, milyar yıldan beri süren kelimelerle ruhun aşkına tanıklık edin ilk kelimenizden son kelimenize kadar kağıt üstünde. Ne varsa duyguya dair; öfke, nefret, sevgi, merhamet( et )… Bir bir taşsın dökülsün ortaya! Dağ gibi olsun, un ufak kalsın her bir kelimeyle. Başlangıç dediğiniz bu kadar kolay olacak, bir merhaba gibi! Son dediğiniz ise imkansız ötesi. Bir kere başladın mı yazmaya bir kere bulaştın mı siner üzerinize bir dağ eteğinde üşümüş de sarılmışcasına kokusu, kolay kolay da unutturmaz kendini, geri vitesi yok der en amiyane tabirle ve hiçbir fırsatı kaçırmaz artık.
Bir kalp ağrısı olur uyandırır! Yazdırır, özlem olur sesine sızlatır! Yazdırır. Koskoca bir boşluk olur, en derin nefesiniz de boğulurken dahi yazdırır, ölüm olur ayırır! Sayfalarca sayfalarca anlattırır. Deli devre kıskançlık, tadı damağınızda yarım bir öpücük, kör kütük aşk olur yazdır. Sıla olur vatan olur martı olur bir gülücük olur taraf olur taraftar olur sağduyu olur düşündürür, inandırır, güldürür yazdırır.
Yazdıkça doğrulur başınız, dinlenir göz pınarınız, yazdıkça azalır yükleriniz, açılır kalbiniz, netleşir zihniniz.
Sırası yok, sınırı yok, doludizgin, dörtnala ayan beyan ve arsız ya da sağır dilsiz bir dost gibi sessiz, tercihi size kalmış. Her halüklarda sessiz cesaretinizin dinlet-isidir şiirler.
Alın kalemleri elinize düşün peşim sıra… Sonra okuyun gökyüzüne tüm içtenliğinizle yazdıklarınızı. Şu an benim yaptığım gibi.
…
Ve kimse sahiplenmesin duygularımın ilk ve son baharını!
Onlar benim ta içimin…
Kavgacı kimliğim, savaşçı ruhum
Alabildiğine yakıcı rengim kırmızı
Devrik sultanlığımın en kadın taşkınlığı bu çaresizce
İsyancı yankılarım sessizliğime!
İstilacı akınlarım hatalarıma bir bir bir…
Ve son fethi kalbime ulaşan coşkun kanın…
Gözlerimin gördüğü son mavi
Kulaklarımdaki son ses
Dudağımdaki son nefes
Yaşanmışlık çizgisinin en derini, yalnızlıktaki ilk adres, gözlerimdeki sulak yangın, içimdeki kuraklığın boğulduğu yağmurlar.
Yüreğime sağlık sevgim
benim kalp ağrım
ve benim ölümüm
ve sonrasında benim dirilişim olur bahara…
***
Benden bu sabaha armağan olsun! Hadi sıra sizde…
Dünya Şiir Günü kutlu olsun!