Kim ne derse desin, hangi partiyi tutarsa tutsun, kendimce emin olduğum bir şey var ki; o da herkesin siyasetçi olduğu… Genci, yaşlısı, bileni, bilmeyeni herkesin doğrusuyla, yanlışıyla savunduğu konular var. İktidarı da savunan var, muhalefeti de…
Sosyal medyada, sokakta hatta Cumartesi günleri misafirliğe gidildiğinde bile siyaset konuşulur oldu. Farkında mısınız bilmiyorum ama, fazla agresif bir millet olmaya başladık. Belki de psikolojimiz bozulmuştur kim bilir?
Tarafsız Bölge
Ahmet Hakan’ın programlarını hiç kaçırmadan izlemeye özen gösteririm. Bilmem siz de izler misiniz… Hiç olmazsa bir kez beş dakikanızı ayırmanızı öneririm ki bu yazıyı okumayı tercih edenin o tarz programları izlediğinden de eminim. Ekranda gördüğümüz sırf; bağırma, çağırma, çok basit argümanlar, ne dediğini bilmeyen taraf savunucuları… Birbirlerini bir kaşık suda boğarlar izin verilse ve tabii ki ekran başındakiler olarak bizim karşıt görüşlü olanlara saydığımız küfürler. Kısacası kedi köpek gibi olmuşuz ister istemez. Peki, bizi bu hale ne getirmiş olabilir hiç düşündünüz mü?
Türkiye’de yaşayanlar ne düşünüyor bilmiyorum ama yurtdışında yaşayıp iktidarın Türkiye’yi çok geliştirdiğini düşünen birçok insan var. Yazın tatil için Türkiye’ye geldiklerinde yenilikler yapıldığını görünce ve ceplerindeki parayla en iyi yerlere gidince ki Amerikalılar buna “money talks” (paranın sözü geçer) diyor, bu gayet normal. Tatil bu sonuçta herkes yemesine, içmesine ve gezmesine bakıyor ya da sefasını sürüyor demek daha doğru olur. Cefasını kimler çekiyor o konuyla fazla ilgilenmek istemez gurbetçiler. Ya da üç maymunu oynamak daha mantıklı geliyordur; görmedik, duymadık, bilmiyoruz.
Son zamanlarda herkesin Amerika’ya ya da Avrupa’ya gitme çabasını görür oldum. “Bildiğin gibi değil, gidişat kötü” diyorlar. Beyin göçü var, bu bariz ortada; ülkesinden kaçmak isteyen Hasan, Hüseyin… Ve ülkesine dönmek isteyen Ali, Veli. 50-60 yıl önce işçi gönderdiğimiz Avrupa’ya artık üniversite mezunları gider oldu, Avrupa’da okumuş gurbetçiler de ülkelerine geri dönmekte. Bir taraf şikayet edip kaçıyor, diğer taraf gelişti deyip geri dönüyor. Kim Mevlâsını, kim belasını bulur orası meçhul…
Ne diyelim Allah ülkemizi kötülerin elinden korusun, Türk halkına ve Türkiye’de yaşayanlara birlik, beraberlik, barış ve huzur versin. O da nasıl mümkün? Önce millet olarak sakin olmayı öğrenelim derim ben. Ses tonumuz fazla açık, kısmakta yarar var. Biz siz ayrımını sonlandırıp bir bütün olmaya bakalım. Fikirler uyuşmuyor olabilir ama bu kine ve nefrete dönüşmemeli. Boş konuştum şuan değil mi? Biliyorum, herkes kendi bildiğini okumaya devam edecek.
