Bir asır önce olduğu iddia edilen “soykırım” hakkında siyasetçilerden sanatçılara, edebiyatçılardan sinemacılara, Nobel sevdalılarından Papa’ya kadar herkes konuştu, daha da konuşacağa benziyor. Ziyanı yok konuşsunlar, kimler konuşmadı ki…
Fakat benim asıl merak ettiğim, Türk Dışişleri bu konuda bir hareket tarzı belirledi mi? Dışişlerinin bu iddialarla ilgili neler yaptığını, daha doğrusu yapmadığını öğrenince gözlerime inanamadım, bakalım siz yazdıklarıma inanacak mısınız?
Bugüne kadar 20 ülke, Ermeni iddialarını kabul etmiş. İddiaları 1965’de “soykırım” olarak tanımlayan ilk ülke bugünkü Papa’nın doğduğu şehir ile aynı körfeze bakan Uruguay. Nüfusunun yarısı Türkiye’nin yerini, öbür yarısı da Ermeni’lerin kim olduğunu bilmez ama “soykırım”ı 50 yıl önce tanımış; hem de Kıbrıs Rum Kesimi’nden bile önce. Kıbrıs Rumları 1982’ye, Yunanlar ise 1996’ya kadar uyanmamış. 1965’den 2002’ye kadar geçen 37 yıldaki tanıma sayısı ile 2002’den bugüne kadar geçen dünyanın bize hayran olduğu 12 yıldaki tanıma sayıları birbirine eşit: İkisi de on.
Ermeni soykırımı iddiasını tanıma sonrası gösterilen tepki ne?
Tanıyan ülkenin mallarını boykot çağrısı ile dostlar alışverişte görsün misali protesto çekmek. Ermeni Ulusal Komitesi, dostların alışverişte nasıl görüştüğünü, karar alan ülke ile Türkiye arasında tanıma sonrası ticaret hacmindeki artışı gösteren OECD verilerini (*) kaynak göstererek açıklamış. Bu verilere göre; soykırım kararını kabul ettikten sonra Rusya ile alışverişimiz %900, Yunanistan ile %400, Belçika ile %175 artış göstermiş. Uganda ile bile ticaretimiz %85 artmış. Paranın kokusunu alınca aralarında tekrar tekrar tanıyanlar var. Ermenistan bile bir kez tanımış ama Arjantin 5, Fransa 4, Kanada 3 kez tanımış. Bolivya ile ticaretimiz olmadığı için ona bir kez tanımak yetmiş. Daha ortada ülke yok ama olur da bir gün kurarsak ticarette geri kalmayalım diye Bask Parlamentosu bile tanımış. Cahilliğime verin ben adını ilk kez duydum ama Mercosur Parlamentosu bile var tanıyanlar arasında. Bu tabloyu görüp de mesajı alan ülkeye bu saatten sonra sivrisinek saz, hala almayan varsa beynine kazı yapsan az.
Şark kurnazlığı ile olanları Ermeni diasporasının gücüne bağlamayasın diye şimdi de sana kardeş Azerbaycan’dan örnek vereyim: Sen 12 yılda 10 karara engel olamamışsın, ama Ermeni’lerin 1992’de Hocalı’da yaptıkları katliamı Azerbaycan 2011’den beri 8 ülkeye kabul ettirmiş. Şimdi sıra geldi sürprizeee… Kabul edenler arasında Peru ile Honduras bile var ama Türkiye yok, iyi mi… Türkiye’nin konuya ilgisi Myanmar ile Zimbabve düzeyinde kalmış.
Ölüm-kalım savaşı yaptığı ülke ile 8 yıl sonra dostluk paktı imzalayan, 12 yıl sonra ise bu ülkenin başbakanı tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen, 15 yıl sonra da aynı ülkenin başbakanı tarafından jest olsun diye doğduğu ev satın alınarak kendisine hediye edilen bir liderden; komşularla sıfır sorun diye yola çıkıp 12 yılda çevrede komşu bırakmayan lidere nasıl geldiğimizi umursamıyorsan eğer; bu, “asosyal ümmetçilik”in sana “değerli yalnızlık” diye yutturulduğunun ispatıdır.
Meğer gerçekler sandıklarımızdan ne kadar farklıymış değil mi? “Değerli yalnızlık” dediğin “cool”luk belki yeni ergen kız-erkek ilişkilerinde matah bir şey zannedilebilir ama uluslararası ilişkilerde değersizliğin bir ölçüsüdür. Bilin istedim.
* Kaynak: Ermeni Soykırımını Tanıyan Ülkelerle Ticaret – Milliyet