Yakın tarihimizde sayısız tartışma ve haber programları yapıldı. Uğur Dündar’dan Mehmet Ali Birand’a, Ali Kırca’dan Reha Muhtar’a kadar ismini sayamadığım pek çok haberci yetişti. Kimileri başarılı programlarıyla öne çıkarken kimisinin programı tutulmadı.
Aklımda kalanlardan:
Uğur Dündar’ın “Hodri Meydan” ve “Arena”sı… Her ikisi de gündemde önemli yer tutmuş iyi programlardandı. Tavuk reklamlarını hatırlıyorum da kuş gribinden kimse tavuk yemiyordu. Türkiye ona güvendi. Reklamlarda Uğur Dündar’ı oynatmak gerçekten iyi bir fikirdi…
Mehmet Ali Birand’ın hazırladığı “32. Gün”. Ne programdı! Bana göre çoğuna bedel sayılacak kalitedeydi. O dönemde yaşım küçük olduğundan program jeneriğinden korkar gözlerimi kulaklarımı kapatırdım. Gerçekten sevilmese, izlenmez; izlenmese bu kadar zaman devam etmezdi.
Ali Kırca’nın “Açık Oturum” ve “Siyaset Meydanı” Bir dönem haberlerde “acı var mı acı!” söylemiyle akıllarda kalan, sonrasında adı Nilüfer’le anılan ve tarz giyimiyle dikkat çeken Reha Muhtar’ın sunduğu “Ateş Hattı” ve “Çapraz Ateş” programlarında heyecanlı ve telaşlı yapısıyla bizi de oturduğumuz yerden gererdi. Değişik sorularıyla güldürür, söylevleriyle medyada konuşulurdu.
Yine çok popüler olan uzun süre yayında kalan ancak sonradan aynı etkiyi sürdüremeyen bir program olan Savaş Ay’ın hazırlayıp sunduğu “A Takımı”nı da unutmadan yazayım. Eğlenceli, açık hava sinema türünden bir programdı. Kalabalık olduğundan herkese tek tek söz verince programın süresi doluyordu zaten. Varillerde yaktığı ateşlerle Amerikan filmleri havası estirirdi. Konukları, rahat sohbetleri, bir de farklı ortamı bana hiç tartışma programı havasını vermedi. Bazen konudan konuya geçer saatlerce sürerdi tartışmalar.
Ve habercilik hayatında haber araştırmaları yaparken; ne olduğunu anlamadan Ergenekon’u bulan ve konuyu açtığı gibi kapatan Can Dündar gelir… Bundan yıllar sonra patlak veren Ergenekon örgütünün, kendi yayınladığı Ergenekon’dan farklı bir yapı olduğunu söylese de ben esasen nokta atışı yaptığı kanısındayım, hala. Gerek üslubu, gerek yumuşak tavrı ve yüksek empati kurma yeteneğiyle hala başarılı bir habercimiz.
Bunların dışında; Ceviz Kabuğu, Genç Bakış, Objektif, Tarihin Arka Odası, Teke Tek, Tarafsız Bölge, Kırmızı Koltuk gibi yapımlar da oldukça güzel.
Fatih Altaylı ile konuklarının arasında geçen Murat Bardakçı’nın da sık sık katıldığı programda geçen ilginç diyaloglar kimi zaman güldürse de ilginç konulara değiniyorlar.
Geçmişte yapılan ve günümüzde yayınlanan programlar arasında; Türkiye’nin hareketli siyasi yapısı, ekonomik, sosyal durumu arasında değişimler olduğundan karşılaştırma yapmak pek mantıklı olmaz.
Yine de şartlar aynı olmasa da temel olarak iki gruba ayırabilirim:
Birincisi sayıları oldukça az, gerçekten yayını tarafsız olarak yapan, her yönden olayı inceleyen, eşitlikçi davranan programlar…
Diğeri ise izleyicinin bilgisinin olmadığını “varsayarak” hareket eden, olayları kendi düşünce ekseninde çevirip, halka istemiş olduğu mesajı vermek için olayları kurcalayan programlar… Hatta objektif görünsün diye hemen hemen her kesimden konuk çağrılır ama söz hakkı az verilir veya sözler çarpıtılır. Bunların sayısı günümüzde oldukça fazla.
Medyanın düşünce olarak kendine yakın kişilerle çalışması ve gündemi istediği gibi yorumlaması maalesef günümüzde hala geçerliliğini koruyor.