Bir ülke sinemasında mevcut iktidara ve hüküm sürdüğü döneme dair eleştiri yapılamıyorsa, o ülkenin sinemasına mesaj veremeyen sinema denir.
Sinemada mesaj, elbette sadece muhalif yönde verilmez. Ancak sinema yoluyla verilen mesajların büyük bölümünün de muhalif yönde mesajlar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Sinemada muhalif mesajlar, bir iktidarın ömrü boyunca hiçbir şekilde verilemiyorsa, bu durum bize mevcut iktidarın sanatın eleştiri damarını kestiği sonucunu gösterir.
Türk sineması özellikle teknik yönden ciddi bir atılım içinde.
Çekilen film adedi her geçen gün artıyor. Ancak niteliksiz film adedi de bu artışla doğru orantılı olarak artıyor. Elbette kaliteli filmlere de imza atılıyor. Uluslararası festivallerden gelen büyük ödüller, genç sinemacıları da kamçılar nitelikte. Peki ya Türk sineması, mesaj verebilen filmler üretebiliyor mu? Sanatın muhalefet etme gereğini yerine getirebiliyor mu?
Türk sineması, mesaj verebilen filmler üretebiliyor mu?
Ne yazık ki bu konuda fazla olumlu konuşabilmek mümkün değil. Sektörün ağırlık merkezi, vasıfsız komediler ve aşk filmlerine doğru kaymış durumda. Bu tür filmler, mesaj kaygısı olmayan, gişeye yönelik yapımlar. Mesaj verme maksadı olan yapımlar ise ya sansürle ya da maddi imkanların olabildiğince kısıtlanması suretiyle susturuluyorlar. İstenen noktalara değinmeyen yani suya sabuna dokunmayan filmlerin sözde mesajlarına ise izin veriliyor. Bu durum da ortaya mesaj yönünden niteliksiz filmler çıkmasına neden oluyor.
Türk sinemasının bazı dönemlerinde iktidarların susturucu olarak kullandığı sansür ve yayın yasağı, son dönemde Kültür Bakanlığı’nca da hortlatılmış vaziyette. Nedeni nedir diye soracak olursanız, temel nedenler olarak eleştiriye tahammülsüzlük ve karanlıkta kalmış olayların aydınlatılma korkusunu gösterebiliriz.
Muhalif mesajlar dışında günümüz Türk sinemasında doğa, kadın hakları, işçi hakları, azınlıkların sorunları ve Kürt meselesi gibi sorunlara dair de fazlaca mesaj verildiği söylenemez. Bu nedenle sinemamızın bugünü için mesajı veremeyen sinema tanımlaması yerinde bir tabir olacaktır.
Mesaj veren film sayısının az oluşu konusunda, iğneyi biraz da kendimize batırmamız gerekirse, arz – talep faktörünü ve bireysel duyarlılığı da es geçmemek gerekli. Çevrilen çoğu filmde mesaj kaygısı yok. Ve fakat duyarlı filmlere de seyirci ilgisi yok. O zaman mesaj veremeyen sinemamızın, verilecek mesajı engellemeye çalışan politik gücün ve mesajla ilgilenmeyen toplumun eseri olduğunu da kabul etmemiz gerekli.
Türk Sinemasında Muhalefet