Amerika’da Ku Klux Klan kukuletasını takan ırkçı polis şiddeti, 12 Nisan 2015 tarihinde Freddie Gray’in gözaltında ölümü ile yeniden hortladı ve otoritenin siyahilere bakış açısının, geçen yıldan bu yana değişmediğini gösterdi.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2. maddesi: “Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuş farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin bu bildirgede belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler” demekte; fakat, emperyal çıkarlar öncelik kazandığında, demokrasinin kelepçelenmesi, tutuklanması, öldürülmesi kaçınılmaz olmaktadır!
[quote]Protestan orta sınıflardan gelen Ku Klux Klan, ABD’nin güney eyaletlerinde beyaz çoğunluğun siyahi azınlığı baskı altında tutmak için oluşturduğu, şiddet yöntemleri kullanan gizli örgütlerden en önemli olanıdır. Beyaz kukuletadan yapılma maskeler kullanarak kimliklerini gizleyen örgüt üyeleri, siyahi halkı döverek, öldürerek, işkence yaparak, evlerini yakarak kendi üstünlüklerini sürdürmeye çalıştı.[/quote]
Ku Klux Klan zihniyeti
Aslında iki ayrı ku klux klan örgütünden söz edilebilir; birincisi, iç savaş sonucunda üstünlük kazanan Kuzey’in uygulamalarına karşı bir direniş niteliğindeydi ve 1867-1870 arasında yer aldı. İkinci örgüt, 1920’lerde belirdi, siyahilere karşı bir yıldırma kampanyası yürütmekle birlikte, orta sınıfın ahlaksal değerlerinin de aktif savunusunu amaçlıyordu. Siyahilerin yurttaşlık haklarını kazanma hareketlerinin gelişmesi, klan’ın etkinliklerinin yaygınlaşmasına da yol açtı ve yarattığı şiddet bu gün Amerika polis gücü içerisinde görülmektedir.
ABD’de Ku Klux Klan kukuletasını takan ırkçı polis şiddeti 12 Nisan 2015 tarihinde, Freddie Gray’in gözaltında ölümü ile yeniden hortladı ve otoritenin siyahilere bakış açısının, geçen yıldan bu yana değişmediğini gösterdi. Gray’in cenaze töreni sonrasında Baltimore’da başlayan kitle isyanını kontrol altına alabilmek için, demokrasi ve özgürlükler ülkesinde olağanüstü hal ilan edildi(!) Gray’in gözaltına alındığı bölgede, çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu protestocular ile polisin çatışması, şiddetin kontrolden çıkmasına neden oldu. Polis araçlarının ateşe verilmesinin, dükkanların yağmalanmasının ve gözaltına alınan öfkeli insanların kontrol altına alınabilmesi için sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Hürriyet Heykeli’nin meşalesi sönmese de ateşinin cılızlaştığı ve dünya lideri olduğu iddiasındaki bir ülke, güvenliğini üçüncü dünya ülkelerinden esinlenmesi, nefes almayı siyahi insanlar için zorlaştırdı.
2014 yılında, Missouri- Ferguson’da siyahi genç Michael Brown’ın altı kurşunla polis tarafından infaz edilmesi, ABD’nin özgürlük, eşitlik ve yaşam hakkı gibi değerlerini sorgulaması için bir fırsattı, fakat Gray’in ölümü bunun kullanılmadığını gösterdi. Cinayeti işleyen polis memurlarının yargılanmasına gerek görülmeyerek, ırkçı politikalara sahip çıkıldı. ST. Louis Polis Teşkilatı’nın Müdürü Don Page, siyahlara, eşcinsellere yönelik yaptığı ırkçı- faşist söylemleri, ABD’nin yıllardır yenemediği siyahi fobisini tekrar gündeme getirdi. Bu fobi, Ferguson’da Michael Brown’ı, New York’ta sigara satıcısı Eric Garner’ı, Cleveland’da on iki yaşındaki siyahi bir çocuğun ölümüne neden oldu. Don Page gibi ırkçıların, her gruptan insanı öldürebileceklerini söyleyerek eşitlikçi olduklarını iddia etmeleri, emperyalist ülkelerin, yoksul/yoksun insanlara bakışının yansımasıdır aslında.
1894’te William B. Ferguson tarafından, bir tren istasyonu olarak kurulan kentin demografik yapısı, doksanlı yıllarda göç almasıyla birlikte değişkenlik gösterdi. Doksanlı yılların başına kadar kentin yüzde yetmişi beyazlardan, yüzde yirmi beşi siyahi Amerikalılardan oluşmaktaydı. Günümüzde bu oran tersine dönmesine rağmen kent yönetiminin ve polis teşkilatının çoğunluğunu beyaz Amerikalılar oluşturmaktadır. Sivillerin rahatlıkla vurulması ve herhangi bir yargılamanın yapılmamasını sağlayan hukuki çerçevenin yeniden çizilmesi; mağdurun, zor kullanıldığını ispat etme yükümlülüğünün esnetilmesi; verilecek eğitimin revize edilerek yeniden düzenlenmesi, memurların üzerine kamera takılması gibi uygulamalar, polisin kendini işgal gücü olarak görmesinin önüne geçebilecek midir? Geçen bir yıllık süre gösterdi ki, konuşulanlar dönüşüme yetmemektedir. Vahşi sömürünün makyajlanarak, gösterişli demokrasi elbisesini giymesi, ortada olan pis kokuları engellememektedir.
[quote]Amerika’nın ilk ve gerçek sahipleri olan Kızılderelilerin, Avrupa ve diğer coğrafyalardan gelen ‘Soluk Benizliler’ tarafından soykırıma uğratılması bu ülkenin gerçek tarihidir. İmha edilen bir halkın üzerine kurulan Yeni Ülke, hırsını günümüzde dünyanın diğer ülkelerine yöneltmiştir.[/quote]
Filmlerde seyrettiğimiz kovboylar, gangsterler ve kahraman şerifler ülkesi Amerika’da kutsal olan tek kavram, kişilerin maddi çıkarlarıdır. Eyalet valileri, FBI ve özerk polis merkezleri, otoritenin gücünü her an halkın üzerinde duyumsatmaktadır. Kızıldereli halkın imhasından sonra, siyahi halkların köleleştirilip, kurulan ırkçı klanların hedefi olması da Amerika ruhuna uygundur!
Siyahilere dönük polis baskıları, onları olağan suçlu olarak görüp kriminalize etmek ve keyfi gerekçelerle tutuklamak Amerikan geleneğidir, ülkenin kültür dünyasında da bu tema tarih boyunca vurgulanmıştır!
Kelepçeli demokrasi ülkesi: Amerika
11 Eylül 2011 saldırıları, ABD’de ‘terörle mücadele’ yasaları adı altında, demokratik hakların kısıtlanmasını getirdi. Mahkeme kararı olmaksızın insanların gözaltına alınması, kuvvetli şüphe sonucu polisin adam öldürme yetkisi, FBI ve yerel polisin Amerikan vatandaşlarını siyasi, etnik olarak fişlemeye başlaması olağan sayıldı. 2014’te Ferguson’da başlayan isyan ateşinin, 2015 Nisan’ında Baltimore’da canlanması ve yarınlarda başka bir kentte muhtemelen başlayacak olması emperyalist Amerika’nın korkulu rüyasıdır! Demokrasi götürme adı altında, dünyanın yoksul insanlarını sömürgesi altına alan Amerika, kendi iç politikasında da acımasızlığını sürdürmektedir.
[quote]Türkiye’ye bulunduğu özgürlük eleştirilerinin empatisini yapma ihtiyacı duymayan ABD yönetimi, yanlış gördüğü polisiye tedbirleri kendisi aldı ve uyguladı.[/quote]
Komplo teorileri üretilerek olayların Obama’yı güç duruma düşürmek için kışkırtıldığını iddia edebilecek herhangi bir söylemde bulunulmadı fakat, isyanın bir polisiye olaya indirgenmeye çalışılması, Amerikan yaşam tarzının tartışılmasını engelledi. Geleneğinde olduğu gibi göstericilere karşı halkından ve dünyadan büyük oranda gizlemeyi başardığı vahşi şiddet ile olayları bastırdı! Kesinlik kazanan tek olgu, tüm emperyalist tiranlar, sistemin dışına çıkıldığında devlet terörünü özgürlük ve demokrasi maskesi altında kendi yurttaşlarına uygulamaktan çekinmemektedir!