Türkiye’nin Kurtuluş Çabası

Türkiye’de son dönemde yapılan yatırımlar, projeler iyiden iyiye hızlandı. Türkiye’nin bir kurtuluş çabası; prangalarından koşarak uzaklaşma çabası, umarım olumlu sonuçlar verir. Bu atakların en önemlilerinden biri enerji, diğeri ise eğitim.

türk bayrağı Türkiye Turkiye

Hükümetin enerji çalışmaları ekranlara yansır oldu, yoğun bir bombalamaya tutuluyor hafızalarımız.

Sinop Japonlara, Akkuyu Ruslara emanet…


Mersin Akkuyu ve Sinop’ta yapılacak nükleer enerji santrallerinin enerji bakımından büyük faydası olsa da yakın tarihte yaşanan kazaları düşünürsek; bu enerji söz konusu olunca bir adım geri durmalı diye düşünüyorum. Hele ki Japonya’nın yaşamış olduğu faciadan sonra!

Bir yandan da Türkiye’nin enerji ithalatını düşününce bu durum kaçınılmaz görünse de enerjide doğayı kullanmak gerektiğine inancım fazla. Rüzgar ve güneş enerjisi için geniş alanlara sahip olunması gerektiğinden Türkiye’de ancak bunun belli bir kısmı kullanılabilir. Tabi çatıları ve duvarları güneş panellerinden yaparsak ve hatta yolları, o zaman başka. Tüm bunlara çözüm bulmak yeni buluşlar yapmak hem ekonomik açıdan hem de prestij olarak inanın daha faydalı.

Bu hamleler gerek kamu spotu gerek film gibi yapımlarla da anlatılmaya çalışılıyor. Mesela “Milat” dizisi. Konusu size de tanıdık gelmiştir. MİT’in yapısından, dış güçlerin ülke içerisindeki güç savaşlarından bahsediyor ve kadroda kadın oyunculara da oldukça fazla yer verilmiş. Hepsi üst düzey görevdeler.

Acaba gerçekten öyle mi?

Dünyanın herhangi bir yerine anında gidiyor ve müdahale ediyorlar. Olup biteni dev ekranlarda izliyorlar. Doğruluğu tartışılır.

Enerjide her ne kadar nükleeri tasvip etmesem de diğer bir atılım olan eğitimde her türlü olumlu değişime açığım. Bunlardan biri de; okullarda yazılım dersi. Bu dersi alan küçük yaştaki çocuklarımız, üniversitede bu bölümü meslek edinmek için okumuş gençlerle yarışıyor. Onlar bunu öğrenmek için yıllarca okumuş, mesleğini yapacak ama çocuklar eğitimin başlangıcında bu bilgiyi ders olarak öğrenecek. Birinin mesleği diğerinin dersi!

Konusunda aynı seviyede olmaları, bu işe yıllarını verip öğrenmeye çalışanlar için biraz ironi olsa da hayatın getirisi bu…

Sanırım gücün kaynağı bulundu!


Yapılan farklı farklı yeniliklerle sistem oturtulmaya çalışılıyor. Bunun için zamana ihtiyaç var. Neyse ki artık kitap ve forma masrafları ailelerin kesesini yormuyor.

Sonuçta; uzun bir dönemden sonra Türkiye’nin ihtiyacı olan geç kalınmış atılımlar bunlar… Böyle diyorum çünkü daha yakın zamana kadar kendi yeryüzü kaynakları kullandırılmayan bir Afrika ülkesi gibiydik.

Halen de tam olduk demiyorum. Daha zamanı var.

Bakmayın kaç yıllık ülke olduğumuza. Ayakta durabilmek için her zaman yeni projeler yeni yatırımlar gerek.

Dikkat ederseniz yıllardır Avrupa Birliği’ne girmek için uğraşırız dururuz. Ağzımıza bir parmak bal çalarlar, işler rayına girmişken bizim daha iyi olacağımız mantığıyla niye çökmeye mahkum ekonomileri olan AB’nin, bizi aşağı çekmesine izin verelim ki!

Hadi dünya tersine döndü girdik, rahat bırakırlar mı sanıyorsunuz?
Zaten zorla almışlar, elbette en ufak durumda problem çıkartacaklar. Burnumuzdan getirirler…

Zaten Türkiye memnun kalmaz, girdiği gibi çıkar ya da bir sebep bulur çıkartırlar.

Amaç; Müslüman olmayanlardan oluşan bir birlik.
Avrupalı kendi kendini kuruttu.
Şimdi Türkiye’yi de mi; yok biz almayalım…


Yerlerde olan kalitesiyle AB’yi Türkiye’ye yakıştırmıyorum.
Bence ihtiyacımız da yok.
Bundan önce nasıl yapabildiysek bundan sonra daha iyisini yaparız…
Muhtaç olan onlar…
Bırakalım onlar düşünsün