İlk Çağ’da filozoftular. Orta Çağ’a gelince dışarıda yakıldılar. Yeni Çağ’da tedavi edilmeye çalışıldılar. Bugün ise bazıları multimilyarder oldular ama hala kimi ülkeler tarafından idam ediliyorlar. Evet, eşcinsellerden bahsediyorum. İşte çağlar boyunca eşcinsellik ve homofobizm:
Gerçekten Bir Azınlık mı?
Türkiye’de sıklıkla rastladığımız bir kelime gerçi ancak ben yine de “Azınlık” kelimesinin Wiki’deki anlamıyla yazıya başlamak istiyorum. “Azınlık, sosyolojik olarak bir devlette sayısal bakımdan az olan, başat olmayan ve çoğunluktan farklı niteliklere sahip olan gruplar olarak tanımlanmaktadır.” Tarihe baktığınız zaman her azınlık mutlaka önce içinde bulunlukları toplum, kültür ya da içinde bulundukları çoğunluk tarafından asimile edilmeye çalışılır. Ardından direnir, biraz kıyım görür ve sonra çoğalıp sesini daha çok yükseltmeye çalışır. En sonunda, eğer yeterli çoğunluğa ulaştılarsa ve sesleri yeterince yükselirse o azınlığa parça parça haklar verilmeye başlanır. Eşcinselleri bir azınlık olarak nitelendirip, başlığı bu şekilde kullanmamın sebebi çağlar boyu benzer bir tarihsel çizgi izlemelerinden… Aslında sadece Amerika’da bile yaklaşık 9 milyon insanın gay, lezbiyen, biseksüel ya da transeksüel olduğu biliniyor. Bunu dünya nüfusuna oranladığınızda bu sayı, aslında oldukça büyük nüfuslu bir ülke ediyor. Aklıma ülkemiz dahil pek çok kültürde marjinal nitelendirilebilecek böylesi bir konu geldiğinde araştırmaya başladım. Daha önce dünya nüfusu, tarihi ve araştırmalarında eşcinsellik konusunda derine inmediğim için hayretler içerisinde kaldım. Kabul edenler, etmeyenler, sevenler, fobi noktasında çekinenler ya da çekimserler, bu yazı hepimizi ilgilendiriyor. Bakın dünyada dün ve bugün eşcinsellik nasıl bir çerçeve çiziyor. Yazının sonunda ise gay, lezbiyen, transeksüel, biseksüel, homoseksüel ya da cinsel tercihleri her ne ise bir azınlık mı yoksa değil mi cevabı gene size kalıyor.
İlk Çağlar

Orta Çağ’a Doğru

Osmanlı Ne Alemde?

Yeni ve Yakın Çağlar
Stanford Üniversitesi Homoseksüellik makalesine göre 18 ve 19’uncu yüzyıllarda Hristiyanlığın toplum üzerindeki baskısının azalmasıyla Batı toplumlarında eşcinselliğe yaklaşım giderek objektifleşmeye başlıyor. Sadece tedavi amaçlı diye nitelendirilen girişimler kalıyor. “Tedavi amaçlı ne demek?” diyenler için bir hatırlatma: Son aylarda “Imıtation Game,” yani “Yapay Oyun” isimli bir film izlediniz mi? Film, İkinci Dünya savaşında Almanlar’ın “Asla kırılamaz” denilen “Enigma” isimli telgraf şifrelerini bir bilgisayarla kıran, ünlü matematikçi Alan Turing’in hikayesi konu ediyor. Filmde matematik dehası olan Turing, aynı zamanda eşcinsel. Ancak bunu toplumdan büyük bir sır gibi saklıyor çünkü o dönemde eşcinsellere bir zorunlu tedavi uygulanıyor. İlaçlarla desteklenen tedavi, eşcinselleri heteroseksüel yapmak için uygulanan bir metod. Nitekim pek çok deneme başarısızlık ve intiharla sonuçlanınca İngiltere başta olmak üzere pek çok Batılı toplum bundan vazgeçiyor. Zaten 21. Yüzyıla gelindiğinde artık eşcinsellik çoğu Batı toplumunda suç olmaktan çıkıyor. Doğu’da ise çarklar tersine dönüyor. Bugün Irak, İran, Suriye gibi Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere 79 ülkede eşcinsel ilişki bir suç sayılıyor. Bunların bazılarında cezası idam, bazılarında ise ömür boyu hapis…
ABD’nin eskiden pek çok eyaletinde ve 26 Haziran 2015 itibari ile tamamında, Kuzey Avrupa, Güney Amerika ve Avustralya’da ise eşcinsel evlilik ya da medeni birliktelik serbest. Hatta bir kişiye eşcinsel olduğu için ayrımcılık uygulamak nefret suçu sayılıyor. Bu noktalara tepeden inme gelmiyor tabii ki hiçbir ülke. Biraz toplumsal evrimle ilgili. Mesela bugün konuya en özgürlükçü yaklaşan ABD’de, 2010 yılındaki FBI Ulusal Basın Ofisi verilerine göre işlenen suçların %19,3’ü homofobizmden kaynaklanan şiddet sonucu ortaya çıkmış diye raporlanıyor.
Türkiye ise bu konuda hukuki olarak nötr. Gel gelelim Hollanda Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu (SCP) dünyada eşcinsellere yönelik yaklaşımla ilgili araştırmasına göre Türkiye, eşcinselliğe olumsuz bakışta ilk 10 ülke arasında görünüyor. Çağlara baktığımızda, bizler ve bu topraklar eşcinselliğe Batı kadar inişli çıkışlı bir gözle bakmamışız anlaşılan. Şimdi bu homofobizm nereden geliyor onu bilemiyorum? Batı’dan ithal ettiysek, pek de iyi yönlerini aldığımız söylenemez. Doğu’dan ithal ettiysek de o kadar ihracat yaptığımız toplumlardan ala ala bunu mu alıyoruz o ayrı bir konu. Sadece eşcinsellik konusunda değil, diğer tüm konularda da aklımızda en ufak bir Orta Çağ düşüncesi kaldıysa hızlıca kurtulabilmemiz dileklerimle…





