19. yüzyıl Fransa’sını anlatan bu roman ve film; 21. yüzyıl Türkiye’sinde Soma’da ölen maden işçilerine yıllar öncesinden ayna tutuyor.
[divider]
GERMINAL
YÖNETMEN: Claude Berri
SENARYO: Claude Berri
YAPIMCI: Claude Berri, Pierre Grunstein, Bodo Scriba
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: Yves Angelo
MÜZİK: Jean-Louis Roques
YAPIM YILI: 1993
ÜLKE: Fransa
OYUNCULAR: Gérard Depardieu, Miou-Miou, Renaud, Yolande Moreau, Judith Henry, Jean Carmet, Jean-Roger Milo, Laurent Terzieff
[divider]
19. yüzyıl Fransa’sında işçi aileler sabahtan geceye kadar güvenlik, sağlık güvenceleri olmadan verilen emeğin çok altında ücrete kömür madeninde çalışırlar.
Maden şefi payandaları beğenmediğini bahane ederek işçilerin maaşından kesinti yapar. Lantier’in ön ayak olduğu bir isyan başlar. Bununla beraber yeni bir madenciler sendikası kurulması planlanır.
Madeni yönetenler başka yerden işçi getirir. İsyan kontrolden çıkar ve Maheu ailesinin kaderi değişir.
Filmden önce Germinal romanına değinmek daha doğru olur. Romanın yazarı Emile Zola natüralizm akımının öncüsüdür. Natüralizm, doğadaki gerçeklerin uygun bir şekilde betimlenmesi amacıyla biraz da romantizme karşı ortaya çıkmış bir akımdır.
Zola, romanı yazmaya başlamadan önce bilim adamı titizliğiyle deneyler yapıp çeşitli belgeler toplar. Maden ocaklarını gezer, işçileri gözlemler, maden işçileri ve liderleriyle görüşür.
Zola‘nın Germinal‘de kaleme aldığı grev gerçek bir grevdir. 1870’li yıllara dayanır. Zola‘nın gördüğü gerçeklikle romana kaydettiği gerçeklik arasında fark yoktur. Fransa’nın kuzeyindeki Montsou Kömür Ocakları grevlerini romanına konu eder. Romanda kullanılan işçi ücretleri ve temel tüketim mallarının fiyatları ile ilgili veriler; döneme ait gerçek fiyatlardır. [1] Zola, bu gerçekçiliği bozmamak adına son derece sade bir dil kullanır. Sinematografı icat eden Lumiere Kardeşler‘in ilk çektikleri belge filmler gibi Germinal hakkında belge roman tanımlaması yapılabilir.
Sanatçı, gerçek hayatta gördüğü bu tarz olayları eserine yansıtırken objektif olmaya çalışsa bile taraflıdır. Zola‘nın hem Germinal‘de hem diğer eserlerinde araştırmalar yapıp gözlemlerine yer vermesi bilim adamı gibi tarafsız olmasını sağlar. Bu sebeple Germinal‘deki karakterler başka bir yazarın elinde içi boş bir idealizmle donatılmış abartılı kahramanlara dönebilecekken, Zola‘nın objektif yaklaşımı sonucu karakterler gerçeğin ta kendisidir. İyiler çok iyi ya da kötüler çok kötü değildir. İnsanlar iyiliği de kötülüğü de çelişkiyi de içinde barındırır.
İşçilere önderlik eden Lantier bir yandan grev için çalışırken bir yandan kendisine inanan insanları kendi çıkarı için kullanma amacıyla parlamentoya girmek ister. Sonrasında tüm bunları bırakıp sevdiği kadın için madene iner. Lantier’i iyi ya da kötü olarak kategorize edemeyiz.
Sinema ve edebiyat birbiriyle etkileşim halindedir. Başarılı romanların sinema uyarlamaları çoğunlukla fiyaskoyla sonuçlanır. Claude Berri‘den önce Germinal iki kere sinemaya uyarlandı. 1913’te Albert Capellani, 1963’te de Yves Allegret tarafından uyarlanmıştır. Televizyon uyarlamaları da bulunmaktadır. Berri‘nin Germinal‘i tüm bu uyarlamalar içinde en iyisi olmakla beraber iyi romanların kötü sinema uyarlamaları kategorisinin dışında duruyor.
Zola‘nın romanda yakaladığı gerçekçi damarın beyazperde de yakalanması için filme 27 milyon dolarlık dev bir bütçe harcanır. Berri, Zola‘nın romanını ekleme yapmadan sadık bir şekilde uyarlar. Yıllar önce, romanı okuduktan sonra filmi izleyen biri olarak filmde bazı eksikliklerin olduğunu belirtmeliyim. Fakat romanın verdiği madene inme duygusunu film de metaforlarla yüklü bir görsel şölen şeklinde verdiği için bu eksiklikler pek göze batmıyor. Başarılı sanat yönetimi ve doğru oyunculukların etkisini de bu noktada belirtmek gerek. Sadece Lantier’i oynayacak oyuncu konusunda biraz daha düşünülebilirdi.
Holywood ya da etkisinde olan ülkelerin, ana akım sinema örneği filmlerinde mutlaka öne çıkan bir kahraman olur. Germinal filmi, romanın ruhuyla örtüşen bir biçimde bireysel kahramana sığınmaz. Yaşamını idame ettirmek için insanlık dışı koşullarda çalışan maden işçileri kahraman olarak görülebilir.
Romanın ve filmin evrensel boyutunu da atlamamak gerek. Dünyanın çoğu yerinde benzer olaylar olduğu gibi yakın zamanda Türkiye’de Soma faciası Germinal‘i akıllara getirdi. Faciadan sonra bir şeyin değişmemesi insanlık açısından vahim olsa da 19. yüzyılı anlatan Germinal‘in yıllar geçtikçe daha da değer kazandığı ortada.
KAYNAKÇA:
[1] Emeğin ve Emekçilerin Tarihi – Pierre Brizon (Onur Yayınları) sayfa: 439-446
Fragman