Bayram Şekeri : Aşırı Mentollü

“Bugün bayram erken kalkın çocuklar…”

Bayram sabahları bu şarkıyla uyananlar! Hatırlıyor musunuz şarkıyı; şarkıyı ve bir bayram sabahında, cızırtılı bir radyo sesiyle uyanmayı? Ses önce azar azar gelirdi kulaklara, uyanmaya başlayınca netleşir ve artardı…

bayram şekeri aşırı mentollü

“Giyelim en güzel giysileri. Elimizde taze kır çiçekleri…”

İçimizi bir huzur, neşe kaplardı! Ben, henüz on iki, on üçüncü sayfalarını falan okuyordum hayatın. Şarkı güzeldi; peki aynı anda, cızırtılı ve huzurlu müzik devam ederken, hayatın içinde ne olurdu acaba?


Arife günü çıkılan çarşıdan alınmış ve sabaha kadar yatakların başucunda beklemiş yepyeni elbiseleri, ayakkabıları giymiş tüm çocuklar, yavaş yavaş doldurmaya başlardı sokakları; aynı şarkıdaki gibi, en güzel elbiseler, cıvıl cıvıl sokaklar, güne yansıyan bir hava; “bayram havası!” Pencereden dışarı baktığında anlıyordunuz diğer günlerden farklı bir gün olduğunu. Neşeli bir koşturmaca, en çok şeker toplama yarışı, gülüşmeler, mahalle bakkalının önünde içilen gazozlar, mantar tabancaları, çatapatlar, hiç tanımadığı kapıları çalan çocuklar ve karşılarında “uzaylı görmüş gibi bakmayan ev sahipleri,” küçüklere hediye bayram mendilleri ve henüz bu kadar kirlenmemiş bir dünya!..

“Biz büyüdük ve kirlendi dünya”

Kirlenmemiş dünya demişken, bir şarkı daha geliyor akıllara yine eskilerden; sözleri Murathan Mungan’a ait, Yeni Türkü’nün seslendirdiği o güzel şarkı ve akıllara yer etmiş o dizeler; “biz büyüdük ve kirlendi dünya.”

Anlaşılıyor ki o zaman da bu konuya dem vuruluyordu, ama ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz zaman kadar kötü değildi o yıllar. Evet daha da kirlendi, kirlettik, el birliğiyle, özene özene daha çok kirlettik!

Mesela, ilk şarkıda bahsi geçen kır çiçekleri; yani şehrin yakınlarında bir yerlerde, adına “kır” denen yerlerin olduğunu da söylüyor, işaret ediyordu aynı zamanda. Şimdi çoğu, yerli yerinde olmayan, tanınmayan, gözümüzü dikip, acımadan delik deşik ettiğimiz, çekiştire çekiştire şehrin içine soktuğumuz, betonlaştırdığımız “kırlar!..” Bir şarkının içinde adının geçmesi bile huzur verirken, biz her gün daha çok yok etmeyi tercih etmişiz; ne acı!


Sırf bu taraftan bakıldığı zaman bile daha kötüye gittiği görülüyor dünyanın. Her gün, birlikte daha kötüye; iyi yolculuklar (!) Yoksa daha iyiye gidiyor da ben mi çok karamsarım acaba? AVM’ler, akıllı binalar, plazalar, ıvırlar zıvırlar… Böyle düşündükçe uzuyor gidiyor konular, ya da sadece ben uzatıyorum; aslında herkesin havası, bayram havası!..

Hadi o zaman; şarkıyla başladık, öyle de bitirelim:

Bugün bayram erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde, olsa olsa çiçek deseni verilmiş alçıpan kalıpları
Üzmeyelim, bugün beton patronlarını!..

Devir değişti, dünya değişti, insanlar değişti; şarkı aynı mı kalacaktı? O da zamana ayak uydurunca böyle oldu tabi (!)


Her günümüzün daha yeşile, maviye döndüğü, derin derin nefes alabileceğimiz mutlu bayramlar…


 

Cihan Yılmaz
İstanbul’da yaşar, İstanbul’u da ülkenin bütününü de çok sever. Ne güzel topraklardır bu topraklar; ne güzeldir bu topraklarda düşünmek, yazmak, çizmek, yaşamak; güzeldir elbet…