Ülkelerin birlik ve beraberlik duygularını artırmak, hatta siyasi ve ekonomik çalışmaları göz önüne sermemek için bir takım senaryolar vardır.
Siyasi Yönetim derslerinden edinmiş olduğum bilgilere dayanarak yapmış olduğum çıkarımlara istinaden bunu çok iyi yapabilen temel iki başlık var:
Biri; ‘Vatan’ bütünlüğünü tehdit ederek yaratılan korku ve iç savaş ki bunu istediklerinde dış kuvvetlerden alınan destekler ile körükleme kabiliyetine sahip bir ülkeyiz.
Diğeri ise ‘Din’ duygusu ki bunu fakirleşen toplumu sadakalaştırarak köleleştirmek olarak resmeden bir ülkeyiz.
Ülke olarak bir araya gelen zeki, çevik hatta ahlaksız bir yapıya sahip millet olduğumuz için tebrik ediyorum.
Eleştirimi bu sefer kendimi tenzih etmeden yapmaktayım.
İş hayatlarımızın bizi parasal kaygılar ile uzaklaştırdığı bir birlik duygusunu anlatarak bunu körüklemek istiyorum.
Domino Etkisi
Herkes domino oyununu bilir.
Ancak her bir domino taşının, kendinden bir buçuk defa daha büyük bir taşı devirebileceğini bilmiyor olabilirsiniz.
Hollanda’da yapılan Dünya Rekoru denemesi ile size bunu biraz anlatmak istiyorum.
Deneme sırasında on üç domino taşı var. Her biri diğerinden bir buçuk kat daha büyük ve daha ağırdır. En küçüğü 5 milimetre boyunda ve 1 milimetre kalınlığındadır. En büyüğü 50 kg kadar ağır ve 1 metreden daha uzundur.
Bu 13 domino ile başlayan devrilme eğer 29 domino taşı ile olsaydı, en büyüğü Mısır Tapınaklarından daha büyük olurdu.
- Hiç bir zaman gücünüzü ve yapabileceğinizi küçümsememeyin!
- Bir olunca dağlar devrilir!
- Ben tek başıma ne yapabilirim ki diye düşünmeyin!
- Yeter ki o küçük hamle ile başlayın!
AKP döneminde yapılan tüm altyapı çalışmalarına karşı topyekün sesimizi, yüreğimizi bir koyup çıkmış olduğumuz er meydanını hatırlatmak istiyorum: Gezi
Kimin hangi ırk ve/ya dine bağlı olduğuna bakılmaksızın tek güç haline gelmenin bizim için bir Ütopya olmadığını kanıtladık.
Devletin ‘Görülmez Eli’ göz göre göre dizi halinde öncelikle kamu görevlilerinin görevden alınarak yerine seçilmiş kişilerin yerleştirilmesi ile başlayan dev bir kadrolaşmayla kendini gösterdi.
Sonrasında neler mi oldu?
Devletin yani milletin vergilerinin geri dönüş oyu olarak kabul edilen bir harcama sadaka ile göz boyadı.
Sonrasında neler mi oldu?
Yatırım gözü ile bakılması ve istihdam yaratması gereken milli varlık, ‘inşaat furyası’ olarak karşımıza TOKİ dev binaları, AVM, Nükleer Santral ihaleleri olarak dönüş yaparak rant kapısını aralamaya sebep oldu.
Peki kim kazandı?
Para! Para! Para!
Para kimde ise o ‘Ye Kürküm Ye!’ dedi
Kürkü altın işlemlerle halk teri ile yapılmış fakirleşen fakat manevi açlık doygunluğuna asla erişememiş olan bir kesimdi.
‘Anne bak kral çıplak!’ diye bağırana;
‘Ananı da al git buradan!’ denmedi mi?
Anamı aldım, geldim sandığımın başına ‘Halkın iradesi’ dedim, geldin oraya oturdun.
Sonra ne oldu?
Sorun seni getiren iradede değil.
Sorun irade ile getirilenlerin sessizce rant peşinde koşup O olma açlığındaki egolarından ibaret kirli kulislerdedir.
Sorun bizde değil, senin kör ama dört dönmüş hallerindedir.
Sorun Biz olmayı unutup, ‘Ayna Ayna Söyle Bana Var mı Benden Daha ….’ demenle ilgilidir.
Son şu şekilde öngörülebilir ki: Halkın İradesi, 5 mm yüksekliğinde ve 1 mm kalınlığınla bir cüce ile başlayan Domino Etkisi ile devlerin aşkını bitirir!