Dünden Bugüne İnternet

50 yıl önce Amerikan Savunma Bakanlığı’nın farklı birimleri arasındaki iletişimi sağlamak için geliştirdiği sistem, bugün kullandığımız İnternet ağının ilk ilmiğiydi. Artık tahmin edilebilenden çok daha hızlı gelişen bu teknolojinin gelecekte hayatımızı ne şekilde değiştireceği bugün tam olarak tasavvur edilemiyor.

internet_keyboard-100042718-large

İnternet’in icadı

Amerikan Savunma Bakanlığı Soğuk Savaş yıllarında Sovyet Rusya saldırılarına karşı geliştirdiği güvenlik çalışmaları sonucu sadece kendi bilgisayarlarının birbirleriyle iletişim kuracağı bir sistem icat etti. 1964 yılında ise Paul Baran isimli araştırmacı bu bilgi aktarımını telefon hatları üzerinden sağlayabilen teknolojiyi geliştirdi ve bu karmaşık ve pek de güvenli olmayan sistem ARPANET adıyla önce Amerikan Savunma Bakanlığı’nın sonra da akademisyenlerin kullanımına sunuldu. İlk amacı sadece bilgi iletmek olsa da, Arpanet akademisyenler arasında zamanla daha ziyade elektronik posta ofisi olarak kullanıldı.

1980 yılında geliştirilen yeni teknolojilerlerle ise bu iletişim ağı işlevselleşip genel kullanıma açıldı ve birçok iletişim ağı birleşerek Arpanet’e bağlandı. 1989’da “İnternet” adını alan bu ağ, 2 yıl sonra da ticari amaçlı işlemlere başladı. Amerika dışında Arpanet’e uydu aracılığıyla bağlanan ilk ülke 1972 yılında Norveç oldu. İnternet’in Türkiye’ye ilk kullanımı ise Nisan 1993’te ODTÜ’de gerçekleşti.


80’lerin başında sadece birkaç yüz bilgisayar bu iletişim ağına bağlıyken, İnternet servislerinin çoğalması, kapasitenin yükseltilmesi, aboneliğin ucuzlaması ve bağlantının kolaylaşmasıyla 1997’de bu sayı 1 milyarı buldu. Bugün dünya nüfusunun yüzde 40’dan fazlası İnternet kullanıyor.

Nereden Nereye?

Eskiden postaneye gider mektup atar, bayramlarda arkadaş ve aile büyüklerine tebrik kartı yazardık, şimdi saniyede alıcısına ulaşan e-posta ve e-kartlarımız var. Kitap ya da gazeteleri fiziki olarak okumak, hatta biriktirmek özel zevklerimizdendi, artık İnterneti tarayarak istediğimiz her şeyi küçük bir ekrandan okuyabiliyoruz. Kaset ve plak zaten tarih olmuştu ama CD ve DVD’ler en partik hediye seçeneğiydi yakın zamana kadar. Bugün tüm medya dijital ortamda mevcut.

Artık birçok yere şahsen gidip vakit kaybetmemize gerek yok. Banka işlemlerimizi, alışverişimizi İnternet’ten yapıp, tartışma ya da sohbet gruplarında fikrimizi paylaşıp, sosyal medyada arkadaş, sevgili hatta eş bulabiliyoruz. Satmak istediğimiz ürün, gayrimenkul ya da kullanılmış bisikletimizi anons ve reklamına hiç para harcamadan satabiliyor, boş zamanlarımızda dünyanın öbür ucundaki biriyle satranç oynayabiliyoruz.

İnternet demokrasisi

küresel köy internet mcluhan global köy İnternet dünya webİnternet, “world wide web” (www) yani “evrensel ağ” anlamına gelir, bilgi ve veri akışını en hızlı ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlayan bağımsız, kamuya açık ve çift taraflı iletişimin yapılabildiği bir sistemdir. Hiç kimse ya da hiçbir kuruluş İnternet’in sahibi değildir.

İnternet ortamında herkes eşittir, çünkü İnternet’te görüş bildirmek için ne sıra beklemek ne de para ödemek gerekir. Bağlantıya erişebilen herkes kendi mesajını dünyaya iletebilir. İnternet kimseye torpil yapmaz. İster en hızlı bağlantıya sahip üniversite profesörü, ister basit bir İnternet kafede sörf yapan bir varoş çocuğu olsun, erişilen bilginin miktarı ve değeri aynıdır. Dolayısıyla İnternet ifade özgürlüğü ve çeşitliliğine en çok katkıda bulunan mecradır.

İnternet sayesinde parmak uçlarımızla ulaşabileceğimiz muazzam bir bilgi kaynağı var. Öyle ki bir çok konuda merakımızı giderebilir, gidemediğimiz göremediğimiz yerler hakkında bilgi edinebiliriz. İnternet bir nevi bütün kitapların bulunduğu, çıkarttığımız kitabı yerini kaybetmeden geri koyabildiğimiz, aradığımızı birkaç saniyede bulabildiğimiz büyük bir kütüphane görevi görür.

İnternet tüm dünyadaki haberleşme ve bilgisayar ağlarını bir noktada birleştirerek küresel bilgi altyapısı oluşturmuş ve bu karşılıklı bağlantı da arkadaşlık ve işbirliğini kolaylaştırmıştır. Bu sayede dünya çapında gelişen ve modernleşen iş sektöründe rekabet artmış ve tüketiciye daha geniş ve ucuz seçenekler sunulmaya başlanmıştır. Artık almak istediğimiz ürünün yaşadığımız ülkede mağazası olmasa bile İnternet’ten siparişini verebiliyor, sadece önümüze sunulan ürünü almak zorunda kalamayıp yüzlerce seçenekten imkanlarımıza en uygununu satın alabiliyoruz.

Başka bir avantaj da yaşlı ve sağlıklı olmayan insanların sosyal hayata daha çok katılabilmelerini ve kendi işlerini kendilerinin yapmalarını sağlamasıdır. Eve bağımlı birçok insan İnternet sayesinde eğitimlerine devam edebiliyor, alışveriş yapabiliyor ya da sosyal medyada yeni insanlarla tanışabiliyor.


İnternet dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanları aynı platformda bir araya getirebilme özelliğiyle küreselleşmenin büyümesindeki en önemli etkendir. Ama dünyanın her bölgesinin İnternet teknolojisi bakımından aynı oranda gelişmediğini, hatta bilgisayarı olmayan yerleşim birimlerinin olduğunu düşünürsek, bazı sosyal gruplar arasındaki uçurumun büyüdüğünü hatta iletişimin koptuğunu da görebiliriz. Az gelişmiş ülkelerde İnternet’in hızlandırladırdığı küreselleşme daha ziyade tek taraflıdır. Bu da İnternet’in demokrasiyi tehdit eden yanıdır.

hacker internet İnternet faydaları ve zararları

Sanıldığı kadar masum mu?

En çok bilgisayar önünde gereksiz yere vakit geçirdiğimizden şikayet etsek de, bu, İnternet’in diğer götürüleri yanında en masum olanıdır aslında. Aile hayatımız da etkilenir, çünkü daha az zaman paylaşırız onlarla. Göz, boyun, bel ve el bileklerinin tutulması ya da asıl işlevlerini kaybetme olasılığı da fiziksel deformasyon olarak sayılabilir. Dilbilgisi kuralları ihlal edildiği için dilin kendisi de yozlaşır.

İnternet aracılığıyla kurulan iletişim kolay ve pratiktir, daha az sorumluluk yükler. Bu da geleneksel ve klasik insan ilişkilerinin temelden değişmesi anlamına gelir. Ekrandaki görüntü ile yapılan iletişim, normal fiziksel temas ve yüz yüze konuşmanın yerini aldığı için anti sosyal bireyler ortaya çıkar. Ses tonunun net anlaşılmadığı ya da yüz ifadesinin belirgin olmadığı konuşmalar yanlış anlaşılmalara yol açar. Yani İnternet’ten sonra, zaten var olan sosyal problemlerimiz aslında daha da derinleşmiştir.

Evet, İnternet bize sınırsız özgürlük sağlar ama, bu özelliğinden dolayı da kontrol edilmesi çok zordur, çünkü mülki ve bölgesel sınır tanımaz. Yasal olmayan bilgi ve görüntülere İnternet’ten rahatlıkla ulaşabiliriz. İnternet’te çocukları pornografik ve zararlı sitelerden korumak zordur ama, çocuk pornosu sitelerine ya da uyuşturucu satıcılarına ulaşmak bir o kadar kolaydır. Yemek tariflerinin yanında nasıl bomba imal edildiğini de öğrenebiliriz netten. Bu arada bilgisayarımızın İnternete bağlı olması bizim tüm dünyaya açık olmamız demektir. İyi ve güncel bir virüs koruyucumuz yoksa hard diskimiz işgal edilebilir ya da hackerlar kişisel dosyalarımızı ele geçirebilirler.

Otoriteler İnternet kullanımına sınırlama getirebilir, ki İnternet’te organize olan sokak hareketlerini engellemek ve demokratik olmayan devlet yönetimlerinin işini kolaylaştırmak için son zamanlarda bu uygulamaya sıkça rastlanır oldu. Ne var ki İnternet engel de tanımaz; tüm şifreler kırılabilir ve aradığı bilgiye ulaşmak isteyen kişi bir yolunu bulur.

İçinde yaşamayı kanıksadığımız bu teknolojik ortam, insanoğlu için doğal bir habitat olmaktan çok uzaktır. Sosyal medyada iki dakikada kurduğumuz arkadaşlıklar istenmeyen hatta tehlikeli durumlarla sonuçlanabilir. Dijital taciz çok basit ve tehlikesiz bir iştir, çünkü tacizi yapanın adresini belirlemek çok zordur. Ekran başında eğlenmek, olduğumuz gibi değil de olmak istediğimiz gibi görünmek, o an için çekici ve pratik gelebilir ama bu ortamdaki şartları benimseyenler gerçek hayata döndüklerinde zorluk çekerler.

Sürat, psikolojik olarak insanda güvensizlik doğurur ve  masumiyet, sadelik ve hassasiyetin yok olmasına sebep olur. Akıl almaz hızıyla zaman mevhumunu ortadan kaldıran İnternet, gergin ve endişeli toplumlar oluşmasına yol açar. Ayrıca gelişen teknolojik hayat insanı beceriksizleştirir, sınırsız bilgi ve iletişime sahip olmak bizi öncesine göre daha akıllı veya iyi yapmaz, aksine aptallaştırır.

İnternet ve Küresel Köy

Marshall Mcluhan internet global köy küresel köy İnternet
Marshall Mcluhan

Bugün dünyanın pek çok farklı yerindeki insanlar, aynı haberi izlemekte, aynı markaların kıyafetlerini giymekte, aynı hamburgeri yemektedir. İngilizce, büyük çoğunluğun anladığı evrensel bir dil oldu. Dünya, tek tip olmaya doğru gidiyor; yani küreselleşiyoruz. Küreselleşme, ülkesel ve coğrafi sınırların kaybolması, yani dünyanın düzleşmesi olarak de algılanır.

“Küresel Köy” tabiri, Kanadalı iletişim uzmanı Marshall McLuhan’ın kitle iletişim araçlarının kullanımının toplum tarafından hızla yayılacağını ve bunun da dünyayı küresel bir köye dönüştüreceğini açıklamak için türettiği tabirdir. McLuhan, telgrafın icadıyla elektronik çağa adım atıldıktan sonra, özellikle elektronik iletişimin yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyanın küçük bir topluluk gibi olacağına inanmıştı.


McLuhan “Küresel Köy” kavramını ortaya attığında, İnternet halk arasında duyulmamıştı bile, dolayısıyla ne dediği o zamanlar tam olarak anlaşılmamıştı. Bugün ise İnternet’siz günlük hayat ve gelecek düşünemiyoruz. Dolayısıyla McLuchan’ın 1960’larda tasvir ettiği, ülke sınırlarının olmadığı, yerel kültürlerin ve dillerin yok olduğu ve tüm gezegenin sadece birkaç ekonomik güç tarafından yönetildiği o köye doğru giden dönüşü olmayan bir yoldayız artık.


 

Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.