Derin araştırma ve raporlama yapılması zorunlu olan konu: Fuhuş!
Fuhuş (bknz: tdk): İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunmaktır.
2005 yılından itibaren fuhuşun yeni imajı ise dini nikah sonrasında yaşanan cinsel ilişki ve sonrasında mehir olarak verilen bedel olarak gözüken bir para karşılığında tamamlanan alışveriş olarak toplumumuza yerleşmiştir.
Ağlamanız için yeterinden fazla vurgulamak istiyorum.
Bu şekilde “Seks Kölesi” olarak pazarlanan kadınların veya erkeklerin yaş sınırlaması yok!
Hadım etmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğinizden eminim.
1-9 yaş arasında erkek ve kız çocuklarına bile fiyat biçilmiş bir liste bulunmaktadır.
Erzincan Milletvekili Erdoğan Özyalçın, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk’ün yanıtlaması için TBMM ‘ye sunduğu soru önergesinde;
– “Erzincan’daki Sabancı Çocuk Destek Merkezi’nde sosyal hayata uyum amacıyla rehabilatsyon gören çocuklardan 20 Afgan uyruklu çocuk, kabul edildikleri 21.07.2015 tarihinden beş gün sonra merkezden izinsiz ayrılmış ve kaybolmuşlardır. Önergenin verildiği tarih itibariyle, çocuklardan hala haber alınamamıştır. Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) Kayıp Şahıs verilerine göre, Ocak 2015 tarihi itibariyle ülkemizde toplam 5 bin 169 çocuk kayıptır.” diyerek bu çocukların akıbetini sorgulamıştır.
Sayın Özyalçın’ın duyarlılığını takdir ederek şu soruyu yinelemek istemekteyim:
“Ülkemizde son bir yıl içinde terör örgütleri tarafından kaçırıldığı tespiti yapılan çocuk sayısı kaçtır, akıbetleri nelerdir?”
Birleşmiş Milletler yetkilisi Zainab Bangura, İŞİD’in seks köleleri için hazırladığı ‘Fiyat Listesini’ ortaya çıkardı.
Bangura bu listede bir yaşındaki çocukların bile bulunduğunu ve 1-9 yaş arasındaki çocukların 165 dolardan binlerce dolara varan fiyatlara varan geniş bir liste olduğunu belirterek gözler önüne sermiştir.
Listeden seçilmeyen ‘seks kölelerinin’ İŞİD üyelerine verilmekte olması ve reddedilecek bir iradeye sahip olmadıklarını bir yana bırakalım intihar etme şanslarının bile olmadığını güç olsa da idrak etmek zorundasınız!
Adana’da göz altına alınan 5 çocuk annesi Suriyeli A.V. “Su satarak para kazanamadığı için çareyi kız kardeşini satarak bulduğunu” söylemiştir.
Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava dosyasına, bir fuhuş çetesinin telefon dinleme kayıtları takılarak elinde iki Suriyeli kadın olduğunu ve 50 dolardan başlayan fiyatları olduğu söylenmektedir.
İstanbul Feminist Kolektif topluluğu araştırmalarına istinaden 2015 yılında, yılın ilk 6 ayında bilinen rakamlara göre 144 kadının, erkekler tarafından öldürüldüğünü raporlarında bildirmiştir.
Çilem Karabulut kimdir?
Çilem Karabulut Adana’da yaşayan ve kocası Hasan Karabulut’u (33) evinin yatak odasında öldüren bir kadındır.
Çilem Karabulut, eşi Hasan Karabulut’u neden öldürmüş ve neden pişman değildir?
Çilem’in eşi Hasan Karabulut evliliklerinin 28. gününden itibaren Çilem’i para getirmesi sebebiyle fuhuşa zorlayarak satmaktaydı. Hamile kalan Çilem, o zamana kadar iki kez polise ihbarda bulunmasına rağmen nedeni tam olarak açıklanamayan sebepler ile Hasan’ın yanına tacizlerine boyun eğerek geri dönmüştür. Fuhuşa zorlayan Hasan Karabulut’un baskılarını redderek öldürüleceği korkusu ile Hasan Karabulut’un Çilem Karabulut’u döverken kullandığı silah ile bir kaç el ateş ederek öldürmüştür. Yine Çilem Karabulut, kendi iradesi ile olayı polislere itiraf ederek teslim olan kişidir.
Çilem Karabulut isimli bu kadın temsili bir örnek olup Türkiye’de ve dünyada şiddete maruz kalan ve baskıyı reddeden binlerce kadınlardan sadece bir tanesidir.
Şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan kadınlar öfkeli olarak erkekler karşısında polise sığınmalarına rağmen kendilerini hatta ailelerini korumak için öldürmekten başka çare bulamamaktadır.
2015 yılının ilk 6 ayında İFK verilerine göre kadınlar 14 erkeği öldürmüş, 17 erkeği de yaralamıştır. Gerçekleştiren kadınların hemen hemen çoğunluğu polise kendi iradesi ile teslim olmuş ve “Pişmanım!” diyen olmamıştır.
Kadınların işlediği bu cinayetler anlık bir cinnet değildir.
Kadınların çaresinin tükendiği anda ve kurtulmak için her yol aranmasına rağmen öldürmekten başka bir çarenin olmadığı o ana kadar her türlü işkence, şiddet, taciz ve tecavüze maruz kalıp boyun eğmenin ardından ortaya çıkan isyan şekli olarak öldürmeye başvurmuşlardır.
Sizler için benden uzak olsun dediğiniz bu olaylar hepimizin sırayla başına gelebilecek kadar kapımızda yaşanan olaylar olduğunu algılayıp beyninize sokmalısınız.
Yaşanan bu olaylar çocuklarımızın, eşimizin, annemizin, kardeşimizin başına gelebilecek kadar yakın olduğunu ensemizde hissetmek zorundayız.
Kalkan uvuz ile olsa ‘Adamlık’, ilaç depolarında kalmazdı bir atımlık!
