Sosyal medya kendi çapında bir e-ticaret platformu oldu desek yanlış veya eksik konuşmuş sayılır mıyız? Bence tam yerinde bir tespit olur. Sosyal medya artık kurumsal markaların ve şahsıların ürettikleri “şey”leri “pazarlama” amacıyla kullandığı bir portal oldu.
Tıpkı klasik perakendecilerin ve e-ticaret yapan markaların ihtiyacı olan marketing stratejilerine sosyal medya stratejileri de eklendi. Lakin delinin biri kuyuya bir taş atıyor sonra herkes aynı şeyi yapıyor. Kimse gerçekleştirilen eylemin mantığıyla ilgilenmiyor. Bir defa denenmiş ve es kaza başarı sağlanmış olan uygulama ve stratejiler her daim işe yarayacak zannediliyor.
Hayır, öyle bir dünya yok!
Sosyal medya pazarlamasında OUT olmuş başlıca 2 trend var. Bunları sırasıyla;
- Hashtag Etkisi
- Clickbait Yöntemi
Hashtag Etkisi (The Hashtag Effect)
Twitter ile hayatımıza giren ve günün ülke ve dünya gündeminin belirlendiği ufak sütun çoktandır marketing stratejileri için “IN” olmaktan çıktı.
1 saat veya 10 saat gündemde olmanın eskisi kadar ekstrası yok. Farkındalık oluşturmak için yeni yöntemler arasanız iyi olur çünkü hashtag etkisi çoktandır OUT oldu.
Bir zamanlar epey etkiliydi. Çünkü organik yapılıyordu. Anlamlı sözcükler seçiliyordu. Rastgele değil, günün en yoğun saatinde yapılması önemliydi. Şimdi yazılım yardımıyla 5 dk içinde gündem olabiliyorsunuz. Üstelik çok cüzi ücret karşılığında…
Stratejiden yoksun, amaçsız, rastgele bir hashtag markaya, ürüne veya kişiye yarar sağlamaktan çok zarar veriyor. İnsanlar artık yapay hashtaglerden bıkmış durumda. O sütunda hangi marka olursa olsun (sponsorlu hashtagler hariç) insanların tepkisini çekiyor.
Bir defasında çok ünlü bir sanatçı için yapılan hashtag Twitter tarafından kara listeye alındığı için yazılım yardımıyla dahi sözcük, hashtag listesine girmemişti. Umutların yitirildiği, sanatçı ile ajansın birbirine girdiği sırada o hashtag TT oluverdi. Ve ertesi gün gazeteler o sanatçının Twitter’da gündem olmasından bahsediyordu.
Evet, başta Twitter’ın yazılım kullanıldığı için zararlı olarak işaretlediği hashtag birkaç saat sonra kara listeden düşüp gündeme girmişti. Üstelik gece boyu TT (trend topic) listesinden inmemişti. Sonuçta binlerce liralık PR, basit bir hashtag ile sağlanmış oldu. Lakin unutmayın kedi her zaman pilav yemez.
Olta Haber (Clickbait)
Facebook’un baş belası olan “clickbait” yani “olta haber” sorunsalı radikal bir kararla engellendi.
Ocak 2015’ten itibaren, Facebook’ta deyim yerindeyse parayı veren düdüğü çalacak. Zira Facebook’u ayakta tutan reklam verenler, Facebook’taki üyelerde yaşanan inaktive duruma değinerek ödenen reklam bedelinin hedef kitleye ulaşmadığını veya hedef kitleyi bir türlü ikna edemediklerini söylüyordu.
Bu problem epeydir var.
Dikkat ettiyseniz ana sayfanızda arkadaşlarınızla ilgili paylaşımlardan çok ilgisiz manşetlerin yer aldığı fanpage paylaşımları bulunuyordu.
Bildiğiniz gibi konuyla alakası olmayan fakat okuyucuyu, kullanıcıyı link vasıtasıyla bir başka platforma yönlendirmek üzere hazırlanmış “içerikle ilgisiz manşet” durumuna olta haber denilmektedir.
Clickbait yöntemini genelde online haber siteleri ve içerik portalları kullanıyor zannedilse de e-ticaret siteleri de olta haber taktiğini kullanmaya başlamıştı. Lakin ilk anda siteye çektiğiniz tüketici kandırıldığını anlayınca ikinci defa aynı hataya düşmüyor. Dolayısıyla müşterinin aklında hiç gereği yokken markayla ilgili olumsuz bir izlenim peyda oluyor.
Sevgilisine 14 Şubat’ta çiçek almayı unutmuş bir erkeğin sevgilisiyle barışma olasılığı, clickbait yöntemiyle tüketiciyi kandıran markanın yeniden o tüketiciye kendini sevdirme oranından daha yüksektir.
Çok acımasız görünse de bu benzetmenin yeterince açıklayıcı olduğunu düşünüyorum…
***
Sosyal medya pazarlama yöntemleri arasında benim hiçbir şeye değişmediğim iki yöntem var. Bunlar tavsiye ve sponsorlu reklam.
“Tavsiye yöntemi” için; Twitter ve Instagram fenomenleri, Facebook’ta milyonlarca üyesi olan fenomen hayran sayfaları (fan page), bloggerlar, sözlük yazarları kullanılmalı. Tüm bunları marka kendisi değil, marka adına profesyonel bir sosyal medya & digital PR uzmanı veya dijital ajans halletmeli. Zira markanın amacı arka toplamak değil, proje veya hizmet üretmektir.
İkincisi yani “sponsorlu reklam yöntemi” ise zaten adı üzerinde marka, Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda sponsorlu içerik üretip direkt hedef kitleye yönelir. Yaş, cinsiyet, şehir, meslek, kişisel zevkler gibi ayrımların olduğu sponsorlu reklamlarda önemli olan creative yanı ağır basan görsellerin kullanılmasıdır.
***
Sosyal medya pazarlamasıyla ilgili daha geniş yelpazede değerlendirilmelerin yapılması mümkündür. Burada mühim olan daha doğrusu anlatmak istediğim şu ki, markanın fayda – kalite eğrisinde hep en iyiyi hedeflemesi gerekmektedir.
Geleneksel yöntemler her zaman değerlidir.
Ancak unutmayın ki “değer”, içinde bulunduğumuz ekonomik sistemde tek başına bir anlam ifade etmiyor.
Sürekli gelişen ve her 60 saniyede milyonlarca hatta milyarlarca işlemin gerçekleştiği bu sanal dünyada, yerinizde saymak belki değerinizden bir şey eksiltmez; fakat tüketicinin gözünde daha değerli olmanızı engeller. Sanırım marka(lar) için bundan tehlikeli bir şey yoktur. Ben danışmanlığını yaptığım markalara daha ilk toplantıda bu gerçeği fısıldıyorum. Her işte veya meselede olduğu gibi dijital marka konumlandırması yapılırken de sonda söylenecek şeyler başta konuşulmalıdır. Böylece hem marka açısından hem de marka yöneticisi açısından süreç daha sağlıklı ilerler.