Boston, Amerika’ya gelen Avrupalıların ilk yerleşim yerlerinden biri. İngiliz mimarisi ve İngiliz semt isimleri bile kendinizi İngiltere’de gibi hissettiriyor. Amerikan tarihini neredeyse kendi başına yazmış olan Boston, bugün sahip olduğu üniversiteleri ve bu okullardan mezun insanlarıyla dünyanın bir numaralı kentleri arasında.
New York’tan Boston’a yolculuk
Sıcak bir çarşamba sabahı, Kıymet’le birlikte New York’tan Boston’a doğru otobüs yolculuğumuz başlıyor. Bu, rehberli, bir günlük bir tur. Rehber yol boyunca geçtiğimiz yerlerle ilgili bilgiler veriyor ve yaklaşık üç buçuk, dört saat içinde, trafiğin durumuna göre orada olacağımızı söylüyor. Her şey akışında, ancak bilemediğimiz yoldaki bir kazadan dolayı neredeyse beş saat sonra varabileceğimiz… Bu çilekeş yolculuktan sonra ancak saat 13:00’te varıyoruz ve serin kent havasını içimize çekerken, hızlandırılmış Boston turumuz da başlamış oluyor.
Boston’a genel bir bakış
Boston, Amerika’nın New England Bölgesi’nin gayri resmi merkezi, Massachusetts Eyaleti’nin en büyük kenti ve başkentidir. Amerika’nın en eski metrosuna, en eski belediye parkı Boston Common’a, en eski halk okuluna, USS Constitution adlı bugün dünyanın en eski yüzen savaş gemisine sahip olan kent, Amerika genelinde büyüklük olarak 24. sıradadır. Ülkenin kuzeydoğu ucunda bulunan şehrin Atlas Okyanusu’na kıyısı vardır ve bir liman kenti olarak deniz taşımacılığında önemli bir yere sahiptir. Charles Nehri kentin ortasından geçerek neredeyse Boston’ı ikiye ayırır ve birçok köprüyle de iki yaka birbirine bağlanır.
Amerika’nın Avrupa’dan ilk göçmen alan kenti olan Boston’a ilk yerleşenler İngilizlerdir, “Boston” adında olduğu gibi kentin birçok yeri İngiltere’deki yerleşim isimleriyle aynıdır. Zaten kent ilk başta kırmızı-kahverengi binalarıyla İngiltere’yi çağrıştırıyor. Etrafta gökdelenler olmasa çok rahatlıkla Londra’da olduğunuzu düşünebilirsiniz. Kente 19. yüzyılda İtalyanlar ve İrlandalılar göç etmeye başlamış; ve bugün İrlanda kökenlilerin en fazla yaşadığı Amerikan kentidir.
Boston kolej ve üniversiteleriyle bir öğrenci kenti
Boston’da dünyaca ünlü birçok kolej ve üniversite var: Harvard Üniversitesi (Ivy League üyesidir), MIT (Massachusetts Institute of Technology), Northeastern Üniversitesi, Boston Koleji, Wellesley Koleji bunlardan sadece birkaçı. Ayrıca burada birçok sanat okulu ve konservatuvar bulunuyor. Bu konservatuvarların en meşhuru dünyaca ünlü Berklee Müzik Okulu. Yani Boston’a öğrenci kenti denmesi boşuna değildir. Bu yüzden de kentin nüfusu oldukça genç.
Boston’da bizim de ilk durağımız Harvard Üniversitesi. Burası küçük bir Londra kasabası gibi; etraf yeşillik içinde ve oldukça sevimli bir kampus. Sohbet edenler, sincapların özgürce gezdiği yeşilliklere sereserpe yatanlar var, ama en çok bir yerlere yetişmek için koşturan öğrenciler görüyoruz. Harvard Üniversitesi’nin kütüphanesi dünyaca ünlü; Amerika’nın en eski ve en büyük üniversite kütüphanesi olmasının yanında dünyanın da en büyük akademik kütüphanesi. Üniversiteyi ziyarete gelenler kampusu gezebiliyor ve üniversite mağazasından alışveriş yapabiliyorlar. Harvard Üniversitesi’nin sloganı olan “Veritas” hakikat, doğruluk anlamına geliyor; satın alacağınız svittişörtlerde, tişörtlerde, şapkalarda, bardak ve anahtarlıklarda bu sloganın olduğu logoları görebilirsiniz.
Caddelere yayılmış tarih kokusu
Parklarda ve yollarda tarihi kişiliklerin, olayların heykellerini görmeniz mümkün. Kısa Boston turumuzda bile tarihin kentin her tarafına sinmiş olduğunu gördük.
Gerçekten de Boston tarihi Amerika’nın tarihinde çok önemli bir rol oynamış. Kent, 1630 yılında Püriten İngilizler tarafından kurulmuş; İngilizler politika, ticaret, finans, din ve eğitim alanında hemen yapılanmaya gitmişler ve aydınlar hareketinin merkezi olmuş. 1660’lı yıllara dek İngiliz kolonilerinin her türlü ihtiyacı Avrupa’dan Boston Limanı’na gelirmiş. Gelelim Boston’ın benim için önemine. Tabii ki nedeni bu liman, çünkü tarih derslerinden hatırladığım nadide bilgilerden biri olan Boston Çay Partisi (Tea Party) burada gerçekleşmiş.
İngiliz Parlamentosu’nda temsil edilmemelerine rağmen Avrupa’dan gelen İngiliz çayına yüksek vergiler ödeyen koloni mensupları yine çay vergisi artınca 1773’te Boston Limanı’na gelen İngiliz gemilerindeki tonlarca çayı denize dökmüşler. Bu eylem sembolik olmakla birlikte Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nı çıkartan kıvılcımlardan biri. Ve 1775-76’da genel bir isyanla Bağımsızlık Savaşı başlamış. Bu ilk savaşlar her yıl Vatanseverlik Günü (Patriots’ Day) olarak anılıyor. Aynı zamanda bu önemli günde, uluslararası Boston Maratonu’nu da yapılıyor. 1897’den beri yapılan maraton her yıl nisanın üçüncü pazartesi düzenleniyor.
Yeme – içme
Deniz ürünleri konusunda oldukça iddialı bir kent. Burada taze deniz ürünlerini ucuza yiyebilirsiniz. Okyanus manzaralı restoranlarda deniz ürünleri yemek bambaşka bir zevk. Ayrıca Amerikan ve Avrupa mutfağından yemekler sunan lokantalar da bulabilirsiniz. Özellikle bu bölgeye has olan ekşi mayalı somun ekmek içerisinde servis edilen kum midyesi çorbası (clam chowder), küçük paket içinde verilen galetaların da eklenerek yendiği geleneksel bir yemek.
Bu çorbanın kökeni İrlandalılara dayanıyor; Kolonist İngilizler Boston’a gelirken bu tarifi de yanlarında getirmişler. Sebze, süt/krema, midyeden yapılan bu çorba gerçekten oldukça doyurucu. Boston’da biraseverler için de yerel bir alternatif var: Amerikan Devrimi’nin mimarlarından Samuel Adams’la aynı adı taşıyan Samuel Adams birası.
Faneuil Hall (tarihi toplantı salonu), Quincy Market, North Market ve South Market’in olduğu alan Faneuil Hall Marketplace adıyla biliniyor. Bu alan müzisyenlerin, sihirbazların, sokak satıcıların, mağazaların, yeme-içme üzerine olan her şeyin olduğu Boston’ın gözde yerlerinden biri. Özellikle Quincy Market’te her türlü damak tadına uygun yiyecek-içecek bulmanız mümkün. Buranın hafta sonu çok kalabalık olduğunu söylemeyi de unutmadılar.
Boston’a geleceklere iki yol alternatifi
Boston kesinlikle yürümesi zevkli bir kent. En iyi yürüyüş yolu alternatiflerinden biri de Özgürlük Yolu (Freedom Trail). Bu yol kentin on altı tarihi noktasını; müzeleri, parkları, kiliseleri, toplantı evlerini ve mezarlıkları kapsıyor. Ziyaretçi merkezlerinden alacağınız haritayla kırmızı tuğlalı veya kırmızı çizgiyle belirtilmiş, dört kilometrelik yolu takip ederek gezebilirsiniz. Bu yol aynı zamanda ABD’nin ilk tarihi yürüyüş yollarından biri.
İkinci bir gezi alternatifiyse Ördek Turları (Duck Tours). Bu tur Boston’ın simgesi olarak kabul edilmekte. Rehber eşliğinde bir buçuk saat süren tur hem karada hem denizde gidebilen araçlarla yapılıyor. İki ana duraktan kalkan bu tur, ya seksen dakika sürüp otuz altı tarihi noktayı ya da altmış dakika sürüp yirmi iki ziyareti kapsıyor.
Gezimizden anladık ki Boston bir günde gezilmesi mümkün olmayan bir kent. Kent içi trafik öylesine yoğun ki New York yoluna çıkış bile yirmi dakika sürüyor. Ve biz bir dahaki gelişimizde uzun süre kalmak için kente veda ederken, Boston güneşi Charles Nehri üzerinde batıyor.