Kabadayı Düzeninde Racon Kesmek

Kabadayı olunacaksa; biat etmenin, sömürülmenin, emek düşmanlığının, aydın karşıtlığının, ölümlerin, yarattıkları kan havuzlarında semirenlerin, umutsuzlukların, çocuk bedenlerini ticari çıkar olarak görenlerin, devlet terörünün, eşkıyanın, açlığın, yasakların karşısında olunmalıdır.

yılmaz güney kabadayı dündar kılıç ilhan selçuk kabadayı nedir

Kabadayı kimdir?

Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı gibi sırtını devlete dayayan sözde yurtseverler; partili yandaşlarını toplayarak gazete basan, gazeteci dövenler; iktidarın gücüne güvenerek racon kesenler; histeriye kapılıp mezhep, etnik köken nefreti kuşanarak, komşusunu linç etmeye çalışanlar bugün “Kabadayı” olarak isimlendirilmektedir! Peki, Kabadayı kimdir?

Türkiye’de gerçek “Kabadayı” olarak bilinen Dündar Kılıç kendini tanımlarken: “Düzen kahpe, biz kabadayıyız. Gangster başka, mafya babası başka, kabadayı başka. Kabadayı sever, sayar, hümanisttir. İnsan sevgisinden başka şey tanımaz. Bütün dünya ülkelerinde, bilhassa demokrasi ülkelerinde mafya teşkilatları vardır. Türkiye’de de vardır, ama mafya kimdir, işte bu tartışılır. Mafya bir teşkilat olayıdır. Mafyanın Meclis’te milletvekilleri olur, bakanları olur, polis müdürleri olur, hatta fahişeleri bile olur. Bu teşkilatlara sahip olan insanlardır mafya. Ama kabadayılar halkın bağrından kopmuştur. Bu kelime yıllardır rahatsız ettiği halde yine de halka hizmet ve emek verdiğimiz için mutluyum. Hangi kabadayı nerede devletin kasalarına el uzatmış veyahut kötü bir faaliyet göstererek bir kimsenin para karşılığında canını yakmış, veya bir yerde kiralık katil olmuş?” cümleleri ile toplum içindeki yerini de tarif eder.


Türk Dil Kurumu sözlüğü kabadayıyı, Kendine özgü namus kurallarını esas alıp toplum kurallarının dışına çıkarak zorbalık yapan kimse olarak tanımlıyor. Popüler anlamı ile kabadayılık kavramı, külhanbeyliği, serserilik gibi kavramlarla özdeşleştirilir ve zaman zaman da pozitif bir şekilde yürekli anlamında kullanılır.

Psikolojide ve hukukta kabadayılık, daha üstün konumda ya da güçlü olanın karşısındakini -genellikle istediklerini yaptırmak amacıyla- etkilemesi, ezmesi ve gözünü korkutmasıdır. Bu durum, doğrudan sözlü veya fiziksel tacizi içerebileceği gibi isteksiz birini zorla ikna etmek, tehdit ederek ya da manipüle ederek istediklerini yaptırmak olarak tanımlanır.

Kabadayının kişisel özellikleri otoriter, idare etmek veya baskın olmak ihtiyacı olan özelliklere sahip insan olmasıdır. Sosyal becerilerde eksiklik ve astlara önyargılı yaklaşım risk etkenleri olabileceği de belirtilir. Çabuk sinirlenme ve güç kullanımı, saldırgan davranışlara eğilim, başkalarının davranışlarını düşmanca algılamak, kendi görüntüsünü korumaya yönelik takıntı ve takıntılı veya sert karşılıklarda ısrar başlıca özellikleridir.


Kabadayı ile Külhanbeyi

Kabadayı ile Külhanbeyi her ne kadar yakın özellikler taşısa da iki farklı kavramlardır. Külhanın sözlük anlamı: Osmanlı zamanında hamamlara sıcak su vermek için suyun ısıtıldığı yer anlamında olup, soğuk kış günlerinde başıbozuk serseri takımının hamamlarda su ısıtılan, bu sıcak külhan yerlerinde kışı geçirdikleri için kendileri ile bu isim zamanla özdeşmiş ve bu isimle anılır olmuşlardır. Osmanlı döneminde Külhanbeyler tulumbacılar (Bugün ki İtfaiyeci) giyim kuşamları, gözü kara olmaları ve kendi konuşma üslupları ile bu sıfat kendilerine yakıştırılmıştır.

Gerçek Kabadayı

12 Mart 2006 tarihinde İlhan Selçuk, Cumhuriyet gazetesindeki “Pencere” köşesinde; “Kabadayı daha çok mert, içi dışı bir, güvenilir, sözünün eri kişiler için kullanılıyor…Ya külhanbeyi? Ağzı bozuk, sinirli, fırsatını buldu mu kendinden küçük olan ya da zor durumda bulunan veya güçsüz kimseye posta koyan; çevreye hava atan, kendini bir halt sanan; yürüyüşü ve salınışıyla kabadayı taklidi yapıp içinden pazarlıklı kişiliğiyle takıyyeciliğini sürdüren, para pul işinde üçkâğıtçılarla birlik olup dürüst davranmayan ve de zoru gördü mü pısan kişi bugünkü toplumun külhanbeyidir!” iki farklı kavramın özelliklerini belirtmiştir.

Hukuk ve adalet sisteminin çürümüşlüğü şiddeti, zorbalığı halkın gözünde hak aramanın aracı kılar. Adına ister ‘Mafya’ diyelim, ister ‘Kabadayı / Külhanbeyi’ sonuçta bu kişiler suç dünyasının kanunsuz kahramanlarıdır. Özgür düşüncenin, sanatın, şiirin karşısında duran güç, her ne kadar romantik görünse ve sahici adalet algısı yaratılmaya çalışılsa da ilkel bir kabile anlayışı olduğu gerçeği değişmez.

Kabadayı olunacaksa; biat etmenin, sömürülmenin, emek düşmanlığının, aydın karşıtlığının, ölümlerin, yarattıkları kan havuzlarında semirenlerin, umutsuzlukların, çocuk bedenlerini ticari çıkar olarak görenlerin, devlet terörünün, eşkıyanın, açlığın, yasakların karşısında olunmalıdır.


Erke sırtını dayayıp gazete köşelerinde tetikçilere hedef göstermek, rant uğruna kentsel dönüşümler adı altında insanların mülklerine çökmek, işçi ölümleri sonrasında yakınlarını tekmelemek, birinci sınıf koyu takım elbiselerle insanlar üzerinde korku yaratmak, ekmek almaya giden çocukları vurmak, ağacı savunan gençleri hain ilan edip infaz etmek Kabadayılık değildir.