Ne Türk Yer Ne De Kürt!

AKP son dönemlerde izlediği politikalarla pusulasını değiştirip Kürtçü politikadan daha çok Türkçü politikaya döndü. 7 Haziran seçimlerindeki HDP’nin başarısı, AKP’yi farklı düşünmeye sevk etti. Peki Kürtler ne düşünüyor bu konuda?

türk kürt kardeştir barış türk kürt kardeşliği kürt sorunu

Ne Türk Yer Ne De Kürt!

Bugünün tarihi, gün gelip bir gün yazılmaya başlayınca herhalde 7 Haziran, o tarihin en önemli yerini alacaktır.

7 Haziran Genel Seçimleri’nde HDP, AKP’ye “Dur!” diyerek tabiri caizse AKP iktidarının tekerine taş koydu. Bu yüzden 7 Haziran tarihi, Türk demokrasi tarihinde analiz edilecek önemli bir seçim oldu dersek yanlış olmaz…


2015 yılının Mart ayındaki “Dolmabahçe Mutabakatı”na kadar kol kola, diz dize olan AKP ile HDP bir anda iki ayrı kutup haline geldiler. Tabi bunda Dolmabahçe görüşmesinden sonra 17 Mart’ta Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız!” söylemi de etkili oldu.

Bu açıklamadan sonra her şey ters düz oldu. İki dost düşman oldu…

Bu olaylardan sonra AKP’li Yalçın Akdoğan ekranların önüne çıkıp HDP’ye yönelik şu cümleleri söyledi: “HDP sürece ihanet etti. Dolmabahçe’deki görüşme de mutabakat değildi!”kürt sorunu dolmabahçe mutabakatı görüşmesi yalçın akdoğan sırrı süreyya önder

Tabi canım, görüşme sırasında Sırrı Süreyya Önder’in elinde tuttuğu kağıtta da zaten pazardan alınacakların listesi vardı!..

Akıllarla oynamak da böyle bir şey…

Şunu sormak gerekiyor burada: Oslo gibi Dolmabahçe’de de gizli, kapalı kapılar ardında ne yapıldı; karşılıklı ne vaatler verildi? Ne oldu da anlaşma bozuldu?!

Akdoğan, HDP için “Sürece ihanet ettiler!” demişti. Peki Oslo’da PKK yetkilileri ile görüşenler için veya o görüşme emrini verenler için ne diyeceğiz Sn. Akdoğan?!..


Bizimkiler “cici”; onlar da “kaka” mı?.. Bu anlattıklarınızı işte böyle çocuk ifadeleri ile gidin çocuklara anlatın!.. Bu ülkede “Resmi gazeteye inanma!” diyen insanlar oluşturmuşken muhakkak ki size de inanan çıkacaktır!

Bu ülkede bu ifadelere inananlar kadar inanmayanlar da var. Bu insanları yabana atmayın! Düne kadar Kürtçüydünüz; bugün Türkçü oldunuz!

Yine soruyorum: “13 yıllık AKP iktidarında kaç kez MHP lideri Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret ettiniz?” Ne hikmetse oğul Tuğrul Türkeş’i bir futbolcu edasıyla AKP’ye transfer ettiğinizde Tuğrul Türkeş ile birlikte Alparslan Türkeş’in mezarına koştunuz.

Tek başına iktidar için 3-4 puan gerekince bir anda Milliyetçilik sevdası tuttu sizi de. Tuğrul Türkeş de dünden razı zaten bir bakanlık koltuğuna!..

Bu millet ama bunları yemiyor artık! Ne Türk’ü, ne Kürt’ü…

Değerli okurlar, şimdi size, ulusal bir gazetede gazeteci olan bir arkadaşımın izlenimlerini aktaracağım… Şırnak-Beytüşşebap’ta (ismini veremeyeceğim) bir köydeki köylülerin siyasi gündeme dair düşüncelerini bu arkadaşım bana şöyle aktardı:

Sıcak çatışmanın yaşandığı Şırnak’ta iktidara karşı büyük bir kızgınlık var. Gösterilen öfke HDP’lilerin yanı sıra yıllardır bölgede AKP’ye oy vermiş ve AKP’yi koşulsuz desteklemiş kişilerde bile hissediliyor. Çözüm sürecinin bölgeye ağır bir şekilde tahribat verdiğini dile getiren bölgenin insanları tek sorumluyu ise AKP iktidarı olarak gösteriyorlar.

“Biz iktidarı geçmişte çok samimi buluyor ve destekliyorduk. Oyumuz da hep AKP’ye gitti. Ancak son iki yılda söylemleriyle Kürtleri karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Her gün farklı bir şey söylüyorlar. Bir gün İslamcı oluyorlar; bir gün milliyetçi. Bir gün ‘çözüm buzdolabına’ diye sesleniyorlar bir başka gün ise ‘400 vekil verseydiniz olmazdı’ diyorlar. Oy için Kürt halkı heba oluyor. Sürekli şekil değiştiriyorlar. MHP’ye bakın, onun hiç yoktan duruşu belli”.

Beytüşşebap’daki bu köyün sakinleri, “Biz Kürt’üz ancak PKK’lı değiliz. Aynı bayrağın altında yaşayan milletiz.” diyorlar.


Hadi, şimdi bu insanlara gidin anlatın anlatacaklarınızı bakalım!..


 

Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…