Reyhanlı’da 52, Suruç’ta 34, şimdi de Ankara’da 97 kayıp verdik. Haritaya bakın terörün adım adım Ankara’ya gelişini görürsünüz zaten. Öyle büyük istihbaratlara falan da gerek yok. Bir sonraki hedefin neresi olduğunu da kolaylıkla tahmin edebilirsiniz. Dilerim amaç, Hatay’dan sokulan boruyu Edirne’den çıkarmak değildir.
Böyle günlerde yazmak çok zor. Dün birkaç kez yazıp çok sert bulduğum için sildim. Yumuşata yumuşata anca bu kıvama sokabildim. Bugün belki çok daha sertlerini yazmak lazımdı ama inanın içimden geçenleri kaleme döksem her biriniz birer antidepresan başlamak zorunda kalırdınız. Selda Bağcan’ın 1993 yılında Uğur Mumcu’nun arkasından söylediği Uğurlar Olsun şarkısı 2 gündür dilime pelesenk oldu. Tarifsiz acılar içindeyim. Böyle büyük acıları yaşamaya layık bir toplum değildik.
Reyhanlı’da 52, Suruç’ta 34, şimdi de Ankara’da 97 kayıp verdik. Haritaya bakın terörün adım adım Ankara’ya gelişini görürsünüz zaten. Öyle büyük istihbaratlara falan da gerek yok. Bir sonraki hedefin neresi olduğunu da kolaylıkla tahmin edebilirsiniz. Dilerim amaç, Hatay’dan sokulan boruyu Edirne’den çıkarmak değildir.
Daha komşu ülkenin teröristlerine gizli silah yardımı yapmayı bile beceremeyen, teröristlerle yaptığı gizli görüşmenin kayıt altına alınmasını önleyemeyen, görevinin yatak odalarını gözleyip iktidara servis yapmak olduğunu zanneden, etrafına topladığı koca koca adamlara komşu ülkeyle nasıl savaş çıkaracağını anlatan bir astsubay emeklisinin yönettiği örgütün, bu olayın istihbaratını yapamayacağını tahmin etmeliydiniz.
Başka neyi tahmin etmeliydiniz? Tek vasfı 17-25 Aralık operasyonlarını engellemek olan özel görevli bir bakanın bu kadar büyük bir güvenlik zafiyetinde sorumluluğu alıp istifa etmeyeceğini… Ölen yok, kalan yok ama köprünün halatı koptu diye bir Japon mühendis harakiri yapıyor da; hadi harakiri yapmasından vazgeçtik; bir bakan bu kadar büyük bir güvenlik zafiyetinden sonra hiç olmazsa istifa etmez mi? Peki böyle bir soruyla karşılaşınca sırıtan öbür bakana ne diyorsunuz?
Bir şeyi daha tahmin etmeliydiniz: Suruç’ta havaya uçan canlı bombanın yakalanıp adli makamlara teslim edildiğini zanneden bir başbakanın bu ülkeyi yönetmekten aciz olduğunu…
Bir şeyin farkına varmalıydınız: Bu güzel ülkenin, kendi hırsızını kollayan, çıkarcı, kendi ordusuna düşman, hain, embesil bir topluluk tarafından uçurumun eşiğine getirilişini şen ve histerik kahkahalarla seyredenlerin bu yaşanılanlar karşısında infiale kapılmaya hakkı olmadığını…
Belki kanıksamış olabilirsiniz ama şunu söyleyeyim ki bu öyle az buz bir olay değildir. Olayın boyutunu gözünüzün önünde şöyle somutlaştırayım: 1977 yılının 1 Mayıs günü Taksim Meydanı’nda 32 kişi öldü de üzerine düzinelerce kitap yazıldı, 40 yıldır da konuşuyoruz.
Böyle toplu katliamları alt yazı ile Irak’tan duymaya alışmıştık. “Bağdat’ta Şii mahallesindeki Pazar yerinde bomba patladı, 60 kişi öldü” gibi. Bu güzel ülkeden Ortadoğu bataklığına saplanmış bir Irak yaratmayı başaranlara lanet olsun. Kaderimiz değilsiniz, defolup gidin bu ülkeden.