Ah Bir Taban Olabilsem

Kim miyim ben? Benim adım halk! Hem de en tabanındakinden. Hani o bir türlü inemediğiniz, inmeyi beceremediğiniz tabandan…

halk taban halk

Siz!

Evet evet size söylüyorum!


İsminizi zikretmiyorum ki rencide olmayın, bakın yine düşünceliyim (!)

Hep ben düşünüyorum, hep ben koşturuyorum, sinir stres hep had safhada, en çok ben yoruluyorum gibi mevzulara hiç girmeyeceğim, merak etmeyin. Zaten bu anlamda sizi ikna etmek de oldukça zor olur, geçelim bunu…

Ben kim miyim?!

Halk tabii! Tanıyamadınız mı?

Şaşırtmayın beni lütfen, nasıl tanımazsınız; biraz daha yakından bakın…

“Halk halk!”

Hem de en tabanındakinden. Hani o bir türlü inemediğiniz, inmeyi beceremediğiniz tabandan.

Hah! Tanıdınız mı şimdi?!

Memnun da olduysanız şayet, her ne kadar ben olmasam da, devam edelim çok kısa sürecek bu sohbetimize.

***

Öyle oldu, böyle oldu bu seçim süreci de bitti. Öylesini böylesini açmaya, uzun uzadıya konuşmaya hiç gerek yok, bunları bir kenara bırakalım ve sonuca bakalım; sonuç ortada duruyor, bakın bakalım!

Nasıl?

Siz memnun musunuz; demiyorum tabii, ki yine başlamayın rakamsal verileri havalarda uçurmaya, duygusal patlamalara, edebi dillere… Aman ha!

Bunlara hiç gerek yok, çünkü tamamını tahmin edebiliyoruz zaten, hiç yormayın ağzınızı.

Ama şunu yapın; alın şapkanızı önünüze düşünün; biraz değil, çok düşünün; içinden nasıl tavşan çıkarırım diye değil, bu işin içinden nasıl çıkarız, neler yapmalıyız diye düşünün… Düşünün ve artık bir şeyleri kırın, düşünün ve artık var olun!

***


13 yıl geçti gitti; dile kolay, koca on üç yıl!

Hadi genel başkan değişikliğiydi, oydu buydu diyelim ve on üçü bütün olarak boş verelim; son beş yıl diyelim.
Sadece son beş yılda, hiçbir yeni fikir üretmeden, kafa yormadan, sadece kopyala ve uygula yapmış olsaydınız bile çok daha farklı şeyler olurdu; eminim!

Bakın hiç öyle rakamlarla, verilerle konuşmuyorum, dümdüz bir şey söylüyorum.

***

İşin özü inanmak, çabalamak, emek vermek!

Yoğun bir şekilde, gece gündüz demeden, yer yurt demeden zaman ayırmak.

“Her yerde olmak, aralıksız, her zaman olmak!”

Yani, ‘seçim öncesinde bir miting yap ve bırak’ ile, yılda bir defa belli bir yerde miting havasında konuşmakla, özel günlerin coşkusunu yaşayıp, yaşatıp, tamam şimdi oldu demekle olmuyor maalesef; sürekli, her yerde, her daim…

Peki kim yapacak tüm bunları?

Teşkilat!

Bunun ardından da şunu sormak lazım!..

“Hangi teşkilat?”

İşte onu ben de bilmiyorum.

Siz biliyorsanız beri gelin; ben burada, en tabanda bekliyor olacağım.

***

Son olarak!..

Yeriniz rahatsa, söylediklerimin tamamını boş verin gitsin.

İzleyin, konuşun, gülün, yiyip içip eğlenin…


Ama bizden de sırtınıza minder koymamızı beklemeyin.


 

Cihan Yılmaz
İstanbul’da yaşar, İstanbul’u da ülkenin bütününü de çok sever. Ne güzel topraklardır bu topraklar; ne güzeldir bu topraklarda düşünmek, yazmak, çizmek, yaşamak; güzeldir elbet…