Onlar rahatsız oldukları toplumsal sorunları sürekli dile getirip şikayet etmektense harekete geçip birşeyler yapmayı tercih edenlerden. Atladılar bisikletlerine ve yollara düştüler. Ne mi yapıyorlar? Yolları üzerindeki masal ve tohumları toplayıp dağıtıyorlar.
Bisikletli Sahaf ‘ın yaratıcıları olan Filiz ve Rüzgar kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz yolculuğunuz nasıl başladı?
Biz kendimizi bisikletli aktivistler olarak tanımlıyoruz. Son 2 senedir hayatımızı inandığımız ilkeler doğrultusunda yaşamaya devam ediyoruz. Toplumda rahatsız olduğumuz konuları sadece dile getirmektense harekete geçmeyi tercih ediyor ve bisikletle sosyal sorumluluk projeleri düzenliyoruz.
İlk somut adımımız bisikletle parasız, etsiz ve benzinsiz Avrupa turuna çıkmak oldu. 2014 yılında bir sosyal deney olarak bisikletle Avrupa’yı parasız, cep telefonsuz ve vejetaryen beslenerek dolaştık. Toplamda 5 ay sürdü ve 17 ülkeyi dolaştık. İstanbul’a döndüğümüzde Bisikletli Sahaf adıyla ikinci el kitap sattık ve bunun teslimini bisikletle yaptık. Amacımız fosil yakıt kullanmadan, doğaya zarar vermeden de para kazanılabileceğini göstermek, aynı zamanda da ikinci el kitap satarak yenisinin alınmasını önlemekti. Bir diğer projemiz ise Tohum ve Masal Turu’ydu. Bisikletle Anadolu’nun köylerini gezerek atalık tohum toplayıp bunları şehirdekilerle paylaştık ve unutulmak üzere olan masalları kaydettik. Bu vesile ile hem şehir ve köy yaşamını yakından gözlemledik hem de köy ve kent yaşamı arasında bir köprü kurmayı amaçladık.
17 Avrupa ülkesini bisikletle dolaşmak nasıl bir duyguydu, neler hissetiniz, neler öğrendiniz?
Turistik yerlerden de geçtik, köy yollarını da aşındırdık. Sanırım en güzeli, sosyal ortamın da katkı sağladığı özgürlük hissiydi. Parasız olmamız, en azından bilgi amacıyla insanlara muhtaç olmamızı gerektirdi. Ve soğuk Avrupalı’nın, sıcak yönünü gördük. Evlerinin anahtarını verip gidenler bile oldu. Hiçbiri de bizden minnet duymamızı beklemedi.
Doğrudan Avrupa ile ilgisi yok, ama böyle minimumda yapılan bir seyahatin ruhumuzdaki zincirleri kırmada faydası oldu. Eşyaya bağımlılığımız, önyargılı kibrimiz yok oldu. En önemlisi de her şeyi yapmaya vakıf olduğumuzu gördük. Dünyanın sonuna bisikletlerimizle gidebileceğimizi anladık
Gezileriniz sırasında masal ve tohum toplayıcılığı-dağıtıcılığı yaptığınızı ilk öğrendiğimde bu beni gerçekten de çok heyecanlandırdı, bize biraz bundan bahseder misiniz?
Avrupa turu ve Bisikletli Sahaf ertesinde çıktığımız Türkiye Turu’nda kendimize bir misyon yükledik. O da Türkiye’nin kültürel ve biyolojik mirasının korunmasında somut bir adım atmaktı. Bu sebeple yol boyunca unutulmak üzere olan atalık tohumları paylaştık, Anadolu masallarını dinledik. Sloganımız “Tohum ekilmezse, masal anlatılmazsa ölür.” Biz de tohum ve masala hayat vermek için pedal çevirdik. Yola çıktığımızda elimizde 10 çeşit tohum vardı, döndüğümüzde bu sayı 160’ı buldu. Yol boyunca dinlediğimiz masalları ise yakın zamanda çıkaracağımız kitapta bulabilirsiniz.
Bisikletli Sahaf isimli grubunuzda zaman zaman çok güzel yazılar paylaşıyorsunuz . “Telefonsuz yaşam” başlıklı bir yazınızda şöyle bir cümleniz geçiyor; “İnsanların birbirlerine yaptığı en büyük kötülük çok fazla iletişim halinde olmalarıdır.” Bu cümlenizi bize biraz açıklar mısınız?
Günümüzde her eylemin tüketime dayalı olması elbette insan ilişkilerine de yansıdı. O cümlede bu durumu kastetmiştik. Arkadaşlıklarımız da kullan- at pet şişeler gibi. Derin ve kaliteli ilişkiler kurmak yerine, binlerce arkadaşımız varmış gibi görünmeyi daha çok seviyoruz. Bir yandan da iletişimimiz teknolojiyle iyice kolaylaştı ve birbirimizin zamanını ıvır zıvırla doldurmak için gereken her şey elimizin altında mevcut. Biz hayatımıza her alanda olduğu gibi iletişimde de yavaşlamayı adapte etmeye çabalıyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi’nin iklim forumunda ekoloji aktivizmi üzerine konuşmalar yaptığınızı duydum. Ekoloji aktivizmi nedir?
İklim Forumu için Ekoloji Aktivizmi: Bireysel Tercihlerimizin Topluma ve İklime Etkisi başlığı altında bir oturum düzenledik. Ekoloji aktivizmi, doğa için yapabileceklerimiz üzerinden harekete geçmektir. Şikayetçi olunan konularda başkalarının bir şey yapmasını beklemektense kendi başına harekete geçmektir. Bireylerin tüketim alışkanlıklarını sorgulaması üzerinden topluma yaptığı etkiyi azaltmasıdır. Eğer bireysel olarak alışkanlıklarımızı sorgularsak hepimiz birer ekoloji aktivistlerine dönüşüp dünyaya verdiğimiz zararı en aza indirmiş olacağız.
Sizler gibi ruhu gezgin olan, yolculuğa çıkmayı çok isteyen ama cesaret edemeyen kişilere neler söylemek istersiniz?
Yolculuklar kendimizi yeniden keşfetmek, önyargılarımızı yıkmak ve yabancıların nezaketine güvenmeyi öğrenmek için harika fırsattır. Gideceğiniz ülkenin dilini veya kültürünü bilmenize gerek yok. Hatta paranızın olmasına dahi gerek yok. Para kullanmadan gerçekleştirdiğimiz bisikletle Avrupa turu bunun için en büyük kanıt nitliğinde. Yeter ki isteyin.
“Cebinizde para olmadığında kafanız daha rahat oluyor” diye bir cümlenizi okudum. Cebinizde paranız olmadığında hayatınızı nasıl idame ettiriyorsunuz? Bir de freeganizim diye bir terimden bahsediyorsunuz, nedir freeganizim?
Şöyle ki, bizce para kazanmak için iş yapıldığı gibi onu harcamak da bir iş, emek ve zaman istiyor. Paramız olmadığında öncelikle ihtiyaçlarımızı kısıyoruz. Kısamadığımız yemek ihtiyacı için çöpten yemek bulabiliyoruz, akşam pazarına gidip tezgahlardan topluyoruz veya fırınlara bayat ürün soruyoruz.
Bizim pratiklerini uyguladığımız Freeganizm, tüketim karşıtlığı üzerine kurulu kinik bir felsefe. Tüketmeyerek kendini özgürleştirmeye dayalı. Free yani özgür kelimesi buradan, ve(gan) ise bitkisel beslenip et yememek demek. Çalışıp para kazanmak yerine, çöpe gidecek yemeği yemek, ulaşımda kas gücü kullanmak şeklinde vuku buluyor.
Bazı insanlar hayatlarının bir döneminde birden vegan ya da vejetaryen beslenmeye geçiş yapıyorlar. Sizce insanların bu bilinç düzeyine geçmelerinde hangi nedenler rol oynuyor?
İki ana sebebi var bizce. Biri sağlık, diğeri ahlak. Biz sağlıklı olmak için değil, et yemeden de hayatımızı sürdürebildiğimiz için et yemiyoruz. Yeterince sağlıklı olduğumuz bisikletle binlerce kilometre gidebilmemizden anlaşılabilir.
Bu zamana kadar yolda yaşadığınız en ilginç deneyim ne oldu?
Çek Cumhuriyeti’nin bir köyünde gecelememiz gerekiyordu. Uygun alan ararken bir bara davet edildik. Biraz konuştuktan sonra, bizi evinde misafir etmek istediğiniz söyledi. Epeydir içiyor olacak ki eve dönüş yolumuzda bisikletiyle 8 çizerek gidiyordu. Eve gittik ve rahat bir uyku çektik. Derken sabah ev sahibimizle denk gelince bizi tanımadı ve resmen evden kovulduk.
Sosyal sorumluluk projesi kapsamında okullara ekolojik kütüphane kurduğunuzu duydum, ekolojik kütüphane nedir? Ve sizin gibi güzel yürekli insanlara, yaptığınız işlerde destek olmak için bizler neler yapabiliriz?
Avrupa turundan dönünce başlattığımız ekolojik girişim Bisikletli Sahaf’ın bir uzantısı. Önceden 2. el kitapları toplayıp satar ve bisikletle adrese teslim ederdik. Türkiye Turu dönüşü bunu kar amacı gütmeyen bir bisikletli hareketine dönüştürmek istedik ve toplanacak kitapları satmak yerine ihtiyacı olan okullara kütüphane yapmak üzere harekete geçtik.
4 şekilde bize destek olunabilir;
1- Kitap bağışlayarak.
2- Kütüphane ihtiyacı olan okulları bize bildirerek.
3- Kitapları okullara taşırken kendi bisikletinizle bize yardım ederek.
4- Projeyi duyurarak.
İndigo Dergisi olarak, insan olmanın erdemine varabilmiş bu güzel yürekli insanlara teşekkür ediyoruz. Okuyucularımızın projeyi paylaşımlarıyla sesleri dileriz milyonlara ulaşsın. Dünya daha güzel ve daha yaşanabilir hale ancak güzel bakan, güzel görüşlü insanlarla gelecektir. ‘Ben ne yapabilirim?’ diyen herkesi bu ve benzeri projelere destek olmaya davet ediyoruz.