Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı!.. Ahmet Davutoğlu yakın zamanda ne demişti? “Basın özgürülüğü bizim kırmızı çizgimizdir.” Basın, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklaması ile kırmızıya boyandı!
Türkiye’de ileri demokrasi!
Zurnanın zırt dediği yere gelmedik mi sizce?
Susalım mı, konuşmayalım mı, çığırtmayalım mı?
Bence susmayalım, konuşalım, çığırtalım!..
Haksızlık varsa ortada haksızlığa karşı gelelim, sol yumruklarımızı kaldıralım!.. İsyan edelim son nefesimizle!.. “Susturamazsınız!” diyelim…
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” denmemiş miydi?
Onun bu davranışına biz de “şeytan” kalmayalım! “Bunun hesabını verecekler, peşini bırakmayacağım!” denmişti.
Öyle de yapıldı; sonunda olan oldu ve usta, üstat, yazar, televizyoncu, düşünür, gazeteci; artık nasıl tanımlarsanız Can Dündar’ı… Bir de Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül’ü…
Hadi biraz balık hafızalarımızı tazeleyelim…
1 Kasım erken seçimlerinden önce Koza İpek Holding’e operasyon yapılmış operasyon sonrasında devlet tarafından Koza Medya’ya da el konulmuştu. Bunun sonucunda Kanaltürk ve Bugün TV gibi kanallara el konulmuştu.
Bunun öncesinde de bu kanallar Türksat’tan çıkarılmıştı…
1 Kasım’dan sonra ise Nokta Dergisi’nin yayını durdurulmuş, derginin Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü tutuklanmıştı…
Sonra?
Samanyolu’na ait 13 kanal ve radyo uydudan çıkarıldı…
Bu olaylar, son bir ayda olan olaylardı!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Amerikan CNN International televizyonundan ünlü gazeteci Christiane Amanpour’a Kasım ayı içerisinde ne demişti?
Amanpour: “Erdoğan ve AK Parti’nin ülke içinde ve dışında ‘otoriter, anlayışsız, zorba, otokrat, ayrılıkçı, kavgacı ve paranoyak’ şeklinde tanımlaması hakkında ne dersiniz?”
Davutoğlu: “Herkes bizi eleştirebilir, ama bunlar gerçeği yansıtmıyor. Basın özgürlüğü bizim kırmızı çizgimizdir.”
***
Neymiş? Basın özgürlüğü kırmızı çizgiymiş!
“Bu neyin çizgisi?” diye sormak gerekiyor…
Bu ifadeler ancak AKP çevresinde var olan yandaş medyaya söylenebilir, anlatılabilir; onlar inandırılabilir!
Bize; yani okuyan, araştıran, soran, sorgulayan kimselere anlatılabilecek bir şey değil!
Yahu siz kimi kandırıyorsunuz?!
Değerli okurlar, AKP’nin yöneticileri ülke dışına çıktığında çok demokrat, liberal, özgürlükçü görünüyor; onlardan başka bu kadar insan haklarını savunan kimse de yok, olmaz, olamaz da!
“Yurt dışında konuşalım, atalım, tutalım; ne söylesek de önemli değil, onlar zaten Türkiye’yi izlemiyorlar” diye düşünüyorlar…
Hadi canım sen de!
Türkiye’de insan haklarıyla ilgili, kitleyi ilgilendiren bir konu mahkemelik olduğunda Avrupa, hemen bir temsilcisini, gözlemcisini muhakkak buraya gönderir!
Amanpour’a “Basın özgürlüğümüz kırmızı çizgimiz” diyeceksiniz; sonra gideceksiniz Can Dündar’ı, Erdem Gül’ü içeri atacaksınız…
Dünya kamuoyu da zaten bunu görmüyor; sizi izlemiyor, takip etmiyor! Emin olun onlar bizi, bizden daha iyi takip ediyorlar!
Basın özgürlüğünde kaçıncı sıradayız bilen var mı?
2002 yılında 139 ülke arasında 100. sırada olan Türkiye; 2014 yılında, 180 ülke arasında 154. sırada bulunmaktaydı…
İşte, size ileri demokrasi, işte size ileri demokratik Türkiye!
Bugün tutuklanıp cezaevine konan Can Dündar’ın gazetecilere yönelik kısa belgeselinde yer alan bir kişiden bahsedip noktayı koymak istiyorum…
Yekta Kılıç…
Kılıç, 2012 yılında Forbes Dergisi haber müdürlüğünden istifa etmek zorunda bırakıldı!
Sonra mı?
Sonrası daha acı, daha üzücü!
Yekta Kılıç daha sonra Şanlıurfa merkezine 10 km uzaktaki bir çiftliğe “çoban” oldu!
“Alo Fatih”lerin olduğu bir ülkede Yekta Kılıç çoban olur; Can Dündar ve Erdem Gül gibiler de içeride olur!
Ne olduğunuza karar verin!
CAN‘daş mı; yandaş mı?