İnsanın Değer Yapılanması

İnsanlık kendi değerini anlayamadı. Bunun derin yalnızlığını hep yaşadı. Tutunacak bir yol, bir bağ, bir süreç, ‘kendine karşı hissettiği değersizlik duygusunu unutturacak’ bir fikir aradı; unutamadı. İnsanın anlam arayışı işte tam burada başladı.

insanın değeri

Yeni bir toplum için yeni bir insan!

Yazılı bilgi daha çok itibar ve saygı görüyor. Aynı bilginin sözlü olarak açıklanması şüphe götürebiliyor ve bu bir faraziye ya da deli saçması denilebiliyor. Yazılı olduğunda ise, bu demek ki önemli bir şey ki yazılmış deniliyor. Bilginin içeriği önemsenmiyor ve içerik gözetilmiyor. Sadece sunuluş şekliyle değerlendiriliyor. İnsanlar bilgiye değil sunum ve şekle değer veriyor.

İnsanlık ne yazık ki çok uzun bir süreden beri kendisi haricinde neredeyse her şeyi değerli ve faydasına hizmet eden her unsuru da önemli olarak algıladı. Kendi faydası ise kendisine öğretilmiş olanlardı. İnsanlık kendi değerini anlayamadı. Bunun derin yalnızlığını hep yaşadı.


Tutunacak bir yol, bir bağ, bir süreç, ‘kendine karşı hissettiği değersizlik duygusunu unutturacak’ bir fikir aradı; unutamadı. İnsanın anlam arayışı işte tam burada başladı.

‘Sen çok değerlisin! Değerli oluşundan dolayı çok da önemlisin!’ sözlerini ne dışarıdan ne de içeride kendi ruhundan duyamadı. Bencilliği peşinde koşmayı kendisine değer vermek zannederek oyalandı. Bencilliğine hizmet eden her unsuru kullanmaktan kaçınmadı. Kendine hizmet edene önemli, kendi egosuna ise işte gerçekte budur değerli anlayışıyla yaklaştı. Her şeyi yaptı etti ama yine kıvrandı. Çünkü unuttuğu ruhu her an ensesinde onu uyarmaktaydı.


insanın değeriİnsanın değer yapılanması diye bir şey yok aslında!

İnsanın yapısını oluşturan değerler ise keşfedilmek istenmiyor. Bu uzun ve yorucu ve zorlu uğraş tüm sistemi yeniden ele almayı gerektiriyor. Zaten kimse de bu konulara eğilmiyor. Halihazırda tüm insanlık kendi yalanlarına teslim ediliyor ve insanlar buldukları avuntuları kaybetmek istemiyor. ‘Bulmuşum rahatımı bende bir teselli’de diyor. Mevcut sorunların devamı insanlık hali denilip geçiştiriliyor.

Eğer; değer sadece fayda ve “egoya tapınım” şeklinde bir anlayışla eşleştirilirse ve bunu tüm insanlık toptan kabul edip ‘evet doğrusu bu’ derse ve sadece tek bir olasılığa inandırılıp her türlü acabalardan el etek çektirilirse insan düşünmeyi bile bir yük, bir zorluk, bir angarya olarak görürse ve insan kendisinden habersiz ve sezdiği kendisini bilmek istemezse ne yapılabilir ki?


Henüz olmayan bir insanlık asıl değer yapılanma sürecinin olma umudunun tımarhanelik bir hayali olan bu yazı bugün sadece bir sancı niteliğindedir ve umulur ki bu sancı bir doğuma gebedir! İlk doğum beraberinde yapılanmayı da getirecektir ve her zaman olduğu gibi yeni yapılanma eski sürece rağmen ilerleyecek ve kendisini gösterecektir. Yeni bir toplum için yeni bir insan! 


 

Türker Ercan
Türker Ercan, 1 Haziran 1972 doğumlu. Öğrenciliği hiç bırakmayan bir öğretmen. Uzakdoğu sporları ile uğraştı. Felsefe, psikoloji, parapsikoloji konularında ve mantık alanında uzun yıllar araştırmalar yaptı.