İngiltere’de Kyle Fortune kimliğiyle yeni bir erkek kişilik yaratan Gayle Newland, Facebook’tan tanıştığı bir kadınla iki yıl süreyle ilişki yaşadı. İngiltere’nin Cheshire kentinde yaşayan Newland, adı açıklanmayan kız arkadaşı ile buluşurken sesini kalınlaştırıp, vücut hatlarını belli etmeyecek kıyafetler giyer, vibratör kullanarak ve birliktelikleri sırasında genç kadından gözlerini bağlamasını isteyerek gerçek kimliğini saklamayı başarır.
Cinsiyet Rolleri
Kadın – erkek ilişkileri, toplumsal dinamiklerin etkisi altında şekillenmektedir. Kadın ve erkek algısı, bu cinsiyetlerin üzerine düşen roller ve beklentiler tarihsel süreçle bir boyut kazanır. Bu davranış kalıplarının oluşumunda toplumsal etkenleri dikkate almak gerekiyor. Kadın ve erkeğin medyadaki temsili de bu algıların yeniden üretilmesine yardımcı olarak bu süreci kuvvetlendirmekte ve döngüsel hale getirmektedir.
Tanım olarak cinsiyet ve toplumsal cinsiyeti birbirinden ayırmalıdır. Cinsiyet, bireyin kadın ya da erkek olarak var olan genetik, fizyolojik ve biyolojik özellikleri olarak tanımlanmaktadır.
Toplumsal cinsiyet ise farklı kültürde, tarihin farklı anlarında ve farklı coğrafyalarda kadınlara ve erkeklere toplumsal olarak yüklenen roller ve sorumlulukları ifade eder. Yani kültür, zaman gibi değişkenler ne olursa olsun o toplumun kadından ve erkekten beklediği davranışlar belirli hatlarla çizilmiştir. Bu beklenti sadece yerine getirilmesi gereken sorumluluklarla sınırlı değil; iş seçimleri, zevkler, gündelik hayat, alışkanlıklar, hobiler gibi hayatın her alanına davranış kalıplarını oldukça geniş kapsama yaymaktadır.
Bu kalıpları yıkan örnek bir olay İngiltere’de yaşandı. Sonu ceza ile biten bu ilişki, toplumun hafızasındaki ve ruhundaki tabuları sarstığından ahlaki yasalara göre değerlendirildi.
İngiltere’de Gayle Newland Skandalı
İngiltere’de Kyle Fortune kimliğiyle yeni bir erkek kişilik yaratan Gayle Newland, Facebook’tan tanıştığı bir kadınla iki yıl süreyle ilişki yaşadı. İngiltere’nin Cheshire kentinde yaşayan Newland, adı açıklanmayan kız arkadaşı ile buluşurken sesini kalınlaştırıp, vücut hatlarını belli etmeyecek kıyafetler giyer, vibratör kullanarak ve birliktelikleri sırasında genç kadından gözlerini bağlamasını isteyerek gerçek kimliğini saklamayı başarır. Newland’ın kız arkadaşı, gözlerindeki bağı çözdüğünde gerçeği anladığını söylemektedir. Gayle Newland mahkemedeki suçlamaları reddederek, kız arkadaşı olduğunu söylediği kadının onun aslında kadın olduğunu bildiğini iddia eder. Ancak mahkeme jürisi, Newland’ı üç farklı cinsel saldırıdan suçlu bularak sekiz yıl cezaya çarptırır.
Newland’ın henüz 13 yaşındayken gerçek yaşamda kızlarla konuşmakta zorluk yaşadığından Fortune adındaki karakteri yarattığı, 15 yaşına geldiğinde bir Facebook profili yaratıp kendini yarı Filipinli yarı Latin olarak tanıtarak hesabına erkek fotoğrafları yüklediği ortaya çıkar.
Toplumun Biçtiği Roller
Toplumun kadınlardan ve erkeklerden kendi cinsel kimliklerine yönelik bekledikleri davranışlara toplumsal cinsiyet kalıp yargıları denmektedir. Kadın-erkek ilişkilerinde bu kalıp yargılar, beklentiler, biçilmiş rollerin etkisi geçerlidir. Kalıp yargıya göre doğru ya da yanlış daha önce görmüş olduğumuz çeşitli görsel imajlar tarafından biçimlenmiş olan kafamızdaki resimlerdir. Toplumun hafızasında bulunan bu resme göre: Kadından evin işini yapması, erkekten kazandığı parayı evine getirmesi beklenir. Duygusal, fedakar, ağır başlı ve anlayışlı olması gereken kadınken; erkeğin güçlü olması, duygusal zayıflıklar sergilememesi gerekir.
Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların ve erkeklerin nasıl düşünmesi, nasıl konuşması, nasıl giyinmesi ve toplumsal bağlamda nasıl etkileşim kurması gerektiğini belirlemektedir. Ebeveynler, öğretmenler, akranlar, filmler, televizyon, müzik, kitaplar ve din gibi pek çok sosyalleşme aracılarıyla toplumsal cinsiyet rolleri öğretilir. Toplumsal olarak bir cinsiyet için kabul gören kesinlemelerin bireyde davranışa dönüşmesidir. Fakat, toplumsal yapının dönüşüme açık olması, bünyesinde yer alan sosyal ilişkilerin ve değerlerin de zamanla etkilenmesine ve değişmesine neden olmaktadır. Cinsiyetle alakalı roller ve değerler de zamanla çeşitli faktörlerin etkisiyle değişebilmektedir. Bunların başında, toplumsal ve kültürel yapıları köklü ve önemli değişmelere zorlayan modernleşme ve küreselleşme süreçlerinin yarattığı etkiler gelmektedir.
Daha doğduğumuz anda bir kimlik/inşa sürecinin nesnesi oluruz. Doğumu takiben, hemen hiç gecikmeden, biyolojik cinsiyetimiz ekseninde oluşup anlam kazanan bir davranışlar örgüsünün mensubu haline getiriliriz.
Doğum sonrasında, çocuk için belirlenen toplumsal dünya gittikçe belirginleşir; elbiseler, saçın boyu ve biçimi, hitaplar, oyuncaklar, çocuğa yönelik davranışlardaki sevecenlik biçimi ve dozajı, çocuk için uygun bulunan veya uygun bulunmayan davranışlar, çocuk için düşünülen ve arzulanan meslekler tüm bunlar söz konusu inşa eyleminin sonraki bazı aşamalarını oluşturur. Toplum için kadın-erkek ayrım son derece önemlidir. Bu nedenle de alanları oldukça net bir şekilde birbirinden ayrılmıştır. Buna göre birey ya kadındır ya da erkektir. Toplum, bireyden, değişmez bir ölçüt kabul ettiği biyolojik cinsiyetine göre davranışlar sergilemesini ister.
Geleneksel cinsiyet rollerini savunanlar, kuşkusuz “Cinsiyet” konulu tartışmalardan ve geleneksel anlayışa alternatif bir bakış açısı ortaya konmasını ahlaka uygun bulmazlar, çünkü onlara göre zaten her şey olması gerektiği gibidir. Geleneksel bakışı destekleyenler, geleneksel kuralları benimsemeyen “farklı” kişiler ortaya çıktığında ise onları “Sapkın” ve “Tehlikeli” olarak sınıflandırabilirler.
Erkek ve kadında yeni roller ve rollerdeki değişim, yenilik, yabancılık ve uyum süreci getireceğinden korku yaratabilir. Bu nedenle, sadece toplumdaki güçlü gruplar değil, ezilen ve ayrımcılığa uğrayan gruplar da var olanı devam ettirme isteği içinde olabilir. Değişen koşullarda var olanı devam ettirmeye çalışmak, özellikle kadınlar olmak üzere iki cinsiyette de hoşnutsuzluk ve gereksiz yükler ortaya çıkarabilir. Değişimden kaçarak kolay olanı seçmeye çalışırken, partnerlerin mutsuzluğu ya da kendimiz olamamak gibi dolaylı fakat daha olumsuz sonuçlar getirebilir.
Salt ev işlerinden sorumlu olan kadın, şimdi hem dışarıda hem de içeride çifte mesai yaparak, yani hem evde hem işte çalışarak, “süper kadın” olma zorunluluğu hissedebilir. “Süper Kadın” olma baskısının, artan iş yüküyle birlikte ilişkilerinde mutlu olamayan ve hayattan doyum alamayan kadınlar ve mutsuz ilişkiler yaratması da kaçınılmazdır. Yaşam karşısında iddialı ya da girişken kadınlar, anlayışsız, hırçın, dediğim dedik, inatçı gibi o kadar çok olumsuz geri bildirim alır ki, neredeyse erkekler için olumlu kabul edilen karakterler özelliklerinden dolayı suçlu hissetmek zorunda bırakılır.
Sonuç
Kalıp-yargılar ve cinsiyet rollerinin özellikle de kadınlar üzerinde yarattığı iş yükü ve partnerlerin memnuniyetsizliğinin yanı sıra kişilerin karşı cinsin olumlu sayılabilecek özelliklerini yansıtma ve içselleştirerek yaşama hakkını da elinden aldığını söylemek olasıdır. Kırılan duygularıyla, iç dünyasında yaşadığı çatışmalarla ya da cinsel sorunlarıyla ilgili konuşmak isteyen ve kadınların duygularını, deneyimlerini birbiriyle paylaşmasını çok olumlu değerlendiren bir erkek, “erkekler ağlamaz” yargısı ve bu tip davranışların erkeklere uygun görülmemesi nedeniyle içindekileri saklamaya devam eder.
Gündüz yenilmezlik maskesi ile dolaşıp, sert imajını argo dili ile süsleyen erkeklerin, geceleri alkol ve uyuşturucunun sunduğu ikinci bir yaşam seçeneğinde kadın giysileri ile bastırdıkları duyguları ortaya çıkarttıkları ya da kariyerlerinin doruğunda olan kadınların küfürbaz aldatmalarda kendilerini aradıkları modern zamanların bir gerçekliğidir.
Cinsiyet rollerine uygun davranma yükünü bireyin üzerinden almak, tabulaşan yargıların olumsuz sonuçlarından kurtulmak, herkesin kendi tekilliğini özgürce gösterebilmesini sağlamak, diğer cinsiyete özgü kabul edilen özellikleri rahatça içselleştirip, geliştirebilmek için gereklidir. Değişim kadınların başarılı olmaktan erkeklerin ağlamaktan korkmaması için kaçınılmazdır.