Sade bir vatandaş olarak ben; artık koltuğunda poposuyla değil beyniyle oturan yöneticiler görmek istiyorum. Hak ettiğim şekilde yönetilmek ve geleceğe güvenle bakmak istiyorum.
Yazının 2. bölümünü okumak için tıklayınız
Her seçimin arkasından Aziz Nesin’in ne kadar haklı olduğunu savunan partililer değil, Aziz Nesin evet haklıydı ama biz değiştirdik diyen bir ekip görmek istiyorum. Ben artık halka inmek gerekir söyleminden vazgeçip, kendisinin halk olduğunu kabul eden ve bunu içselleştiren bir partiyi desteklemek istiyorum.
Ya ya yaa Şa şa şaaa Evren Paşa çok yaşa! Ne sağcıyız, ne solcu; fitbolcuyuuuz fitbolcu dedik. Seksen darbesini alkışlayıp bir de üzerine çok büyük bir çoğunlukla anayasasını milletçe onayladık. O günün bakış açısıyla, ülkede oynanan oyunlar bitmiş, akan kan durmuştu.
Neler oldu Seksen darbesinde?
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi.
- Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).
- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
- 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
- 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
- 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
- 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
- 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
- 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı.
- 3 gazeteci silahla öldürüldü.
- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
- 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 14 kişi açlık grevinde öldü.
- 16 kişi –kaçarken– vuruldu.
- 95 kişi –çatışmada– öldü.
- 73 kişiye –doğal ölüm raporu– verildi.
- 43 kişinin –intihar ettiği– bildirildi.
- Üniversite özerkliğine darbe vurulup, YÖK kuruldu.
- Sorgulayıcı araştırıcı eğitim modeli yerine, ezberci model dayatıldı.
Ne sağcıyız ne solcu…
Seksenlerde ergen olanınız var mı? Bu sloganı hatırlıyorsunuz değil mi? Ne sağcıyız ne solcu. Neden bir insanın ideolojisi, felsefesi, hayata bakış açısı olmasın? Bu sloganı kim ve neden üretti ve kimler destekledi? Solu yok ederken, sağcılar da olmasın diye slogan üretenler neden İlim Yayma Cemiyetini kapatmamışlardır?
Kimlerin ürettiği apaçık ortada, tarihin tozlu sayfalarında yerlerini aldılar. Keşke insanımız merak edip de bu sayfaların tozlanmasına izin vermeseler.
Bu kadar can ve mal kaybının ardından aileler çocuklarımız hayatta kalsınlar (yaşamasınlar sadece hayatta kalsınlar!) mantığı ile hareket ettiler. Çocuklarını korumak adına bu sisteme onay verdiler. Kendilerince haklıydılar bekli de.
Seksenlerde ergen olanlar hayatta kaldılar mı? Evet. Peki nasıl yaşıyorlar?
Düşünmek yaassaaggg. Okumak yassaaggg. Üretmek yaassaaggg. Kitap zümme haşa hepsi yakıldı. Öyle deniz kenarına oturup onunla ilgili şiirler yazmak, o da yassaagg. Çünkü Deniz asıldı. Komünist olmak yassaaggg. Bunlar, vatan haini hala!..
Ve böylelikle ülke tek kutuplu bir siyaset ve eğitim sistemi içerisine çekilmiş, toplumsal bir çöküşün alt yapısı oluşturulmuştur. Okumayan, üretmeyen, düşünmeyen, bilmeyen, araştırmayan, itaatkar bir insan yapısının oluşturulması için her türlü baskı ve sindirme politikası uygulanmıştır.
Seksenlerde ergen olanlar bugün kaç yaşlarındalar? Küçük bir hesap yapalım mı? O günlerde 12-22 yaş aralığındaki bu gençler, bugün 47-57 yaşındalar. Peki neredeler bunlar? Ne iş yaparlar? Kimisi memur oldu, kimisi amir, kimisi öğretmen, kimisi yönetici, bir kısmı siyasetçi. Düşündürülmeyen, ürettirilmeyen, muhakeme yeteneği olmayan bir nesil, yeni bir nesle öncülük ediyor! En kötüsü de böyle olduklarının farkında değiller. Kendilerini bilgili sanan cahiller topluluğunun içinde yaşıyoruz.
Bugün geldiğimiz noktada, bu kadar acı, kan, zulüm, dehşet karşısında hala Ana Muhalefet Partisi ve bu parti mensupları “Biz oylarımızı düşürmedik, oy çaldılar, makarna kömür dağıttılar” söylemlerinden öteye gidemiyorlar ise, başka bir muhalefet partisi ise mücadeleye devam edeceğiz açıklaması yapabiliyor ise, bu durum karşısında bir tek kişi istifa etmeyi düşünmüyor ve kimse aynaya bakmayıp onu bunu kötüleyerek yola devam etme kararı almış ise soruyorum size suçlu kim?
İnsanoğluyuz, hata yapabiliriz. Ama durup bir düşünür, hatamızın kaynağını bulur ve hata yaptığımız konuyu düzeltir, kendimize yeni bir yol çizer ve yolumuza devam ederiz. Eğer yaptığımız hatayı düzeltemez isek hayat devam eder ve biz olduğumuz yerde kalırız.
Sayın Ana Muhalefet Partisi yöneticileri size soruyorum , yıllardır yüzde yirmi beş – otuz oy aralığından dışarı çıkamadık diye düşündünüz mü hiç? Ne yaptık diye sordunuz mu kendinize? Hata yaptık galiba, biz bu işi beceremiyoruz, çekilelim yerimize başkaları gelsinler gibi bir fikir geçti mi aklınızdan?
Biliyorum siz de seksenlerde ergendiniz. Sindirildiniz, baskılandınız, cahil bırakıldınız. Ama kendinizi geliştirmek için ne yaptınız? Diyelim ki geliştiremediniz, diplomayla koltukla geliştiğinizi sandınız. Bari bir kere de aynaya bakın da artık bir umut ışığı görebilelim.
Eski bir söyleyiş vardır bilirsiniz. Herkes kendi kapısının önünü temizler ise bütün sokak temiz olur diye. Sizin de kendi kapınızın önünü temizleme zamanınız gelmedi mi sizce?
Sade bir vatandaş olarak ben; artık koltuğunda poposuyla değil beyniyle oturan yöneticiler görmek istiyorum. Hak ettiğim şekilde yönetilmek ve geleceğe güvenle bakmak istiyorum. Her seçimin arkasından Aziz Nesin’in ne kadar haklı olduğunu savunan partililer değil, Aziz Nesin evet haklıydı ama biz değiştirdik diyen bir ekip görmek istiyorum. Ben artık halka inmek gerekir söyleminden vazgeçip, kendisinin halk olduğunu kabul eden ve bunu içselleştiren bir partiyi desteklemek istiyorum.
Bize ne sağcığız ne solcuyuz dedirttiren zihniyet, sağı aldı bir yere getirdi ve biz solcu geçinenler de öylece baktık. Kulaktan dolma bilgilerle, ezberlediğimiz üç beş kelime ile bir yerlere geldiğimizi zannettik.
Peki bu ülkede yazan çizen, okuyan, düşünen, üreten insanlar hiç mi yok? Tabii ki var. Ama biz gerçekten kaç kişiyiz?
Yarını iyileştirmenin tek yolu bugün neyi yanlış yaptığını bilmektir.
— Robin Sharma