Cinsiyetçi şakalarla ‘k.ltak, or.spu, fahişe, yosma’ gibi lafları duymamış bir kadın yoktur herhalde. Her dilde olduğu gibi Türkçede de bir kadına hakaret etmenin en yaygın yollarından biri, onun cinselliğini aşağılamak.
Arabasını yavaş süren bir kadına kornaya basa basa bağıran şoförün, “Yürüsene be … koyiim,” diye bağırması, olağan dışı bir senaryo değil.
Öyle bir noktaya geldik ki karşıdan karşıya geçerken işittiğimiz ıslık seslerini, dostlar arasında “taş gibi hatun” olarak anlatılan kadınının ölçülerini dinlemeyi neredeyse pozitif deneyimler olarak görmeye başlayacağız.
Eğitimli, iyi aile çocuğu erkeklerimiz asla böyle şeyler söylemez diyecek bazılarımız. Doğru da diyecek. Bir kadının suratına or.spu veya kaşar demeyecek kadar kültürlü olanlarımız, acaba erkek arkadaşları arasında da bu kelimeleri kullanamayacak, kullanan arkadaşlarını ikaz edecek kadar ince düşünceli olabiliyorlar mı?
Türkiye’de her 4 saatte bir kadın şiddet görüyor
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre dünyada ortalama her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Tahminlere göre her beş kadından biri tecavüz veya tecavüze yeltenme ile durumuyla karşılaşacak. Türkiye ise bu durum ne yazık ki bu ortalamanın üstüne çıkıyor. Türkiye’de her 4 saatte 1 kadın şiddete maruz kalıyor.
Hem Türkiye’de hem dünya genelinde çoğu kadın, şiddeti yabancılardan değil en yakınlarından yani eşlerinden ve diğer aile fertlerinden tanıyor. Hacettepe Üniversitesi’nin bu sene yayımladığı “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” sonuçlarına göre Türkiye’de evli kadınların yüzde 38’i aile içi fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu istatistik ise ülkemize özel değil. Dünyanın her yerinde şiddet, kadına önce ailesinden geliyor.
Cinsiyetçi şakalar toplumu olumsuz yönde etkiliyor
Oysa ki ruhsal hastalığı olmayan hiçbir baba, kızının fiziksel veya sözlü tacize uğramasını istemez. O zaman nasıl oluyor da bu babalar ister istemez kadınlarımızın yüzde 38 gibi yüksek bir orandaki tacizlerine ortak oluyorlar? Acaba sorunun kaynaklarından biri, gün be gün kullanılmasına göz yumduğumuz cinsiyetçi şakalaşma ve küfürler olabilir mi? Şakadan kaka olmuyor mu?
“Babacım” seslenişi ile cinsiyetçi şakalara tepki
Son günlerde İskandinav ülkelerinde viral olan Babacım (Dear Daddy) adlı kısa video, bu kelimelerin gücünün evrensel olduğunu ortaya seriyor.
Babacım, bir genç kadının babasına haykırışı. Buruk sesli anlatıcı genç kızlık yıllarından itibaren işiteceği hakaretleri ve maruz kalacağı şiddeti anlatıyor bir bir babasına. Başına gelen bu tacizlerin sorumlularından birinin ise etrafında yapılan cinsiyetçi şakalara göz yuman, hatta katılan kişinin aslında babasının ta kendisi olduğunu gösteriyor. Her ne kadar bu baba kızının doğumundan beri onun istikbali için her şeyi göze almış olsa da…
14 yaşıma geldiğimde sınıfımdaki erkek çocuklar bana or.spu, fahişe gibi bir sürü laf etmiş olacaklar. Bu sözleri şakadan söylediklerini, erkek çocukların böyle şeyler yapmalarının normal olduğunu biliyorum… Ama senden bir ricam var baba. Erkek kardeşlerimin kızlara or.spu demelerine izin verme. Çünkü değiller! Ve bir gün bir çocuk gerçek sanabilir.
Yönetmenliğini Jakob Ström‘ün yaptığı 5 dakikalık bu filmin mesajını şöyle anlatıyor:
Kimse tecavüzcü olarak doğmuyor ama kimsenin tecavüzcü olmaması için hepimiz sorumluluk almalıyız. Bu sorumluluk öncelikle erkek çocuk ve yetişkin erkekler arasında kullanılan o cinsiyetçi jargonu öldürmekle başlar… Bu hepimize bağlı: aşağılayan ve yaralayan yorumları, ister tanıdığımızdan, ister bir yabancıdan duyalım, kabul etmemeliyiz.
Norveçli kuruluş CARE daha önce bu konuda birçok kampanya başlatmasına rağmen bu film ilk kez bu kadar ilgi gördü. Belli ki etkili bir şekilde damara basmayı başardı. Filmin babalara hitap etmesi, kısa filmin başarısında büyük rol oynuyor.
Video: Babacım (Dear Daddy)
Bir tarafını öptüğüm, bilmem neyini ne yaptığım veya “seks işçisi” manasına gelecek yüzlerce küfür, şakalaşma dahi olsa…
Posted by indigo dergisi on 25 Aralık 2015 Cuma
Babacım videosunun erkeklerden beklentisi ortada. Peki biz kadınlar ne yapmalıyız? Öncelikle bilinçlenmeliyiz. Sözlü taciz, sonucunda şiddet ve tecavüze yol açmakla beraber, kadınların öz güvenini de zedeliyor.
Naomi Wolf: Kadına yapılan hakaret, koyulduğu yerde kalmıyor.
Beauty Myth: How Images of Beauty are Used Against Women (Güzellik Mitosu: Güzellik İmgeleri Kadınlara Karşı Nasıl Kullanılıyor) adlı kitabıyla üçüncü dalga feminist dalgasın sözcüsü olan Naomi Wolf, cinsiyetçi şaka ve tabirlerin kadınların günlük hayatlarını, dikkatini ve yaratıcılıklarını olumsuz etkilediklerini yazıyor.
Naomi Wolf’un 2002’de yayınlanan Vagina: A New Biography (Vajina: Yeni bir Biyografi ) adlı son kitabı karışık eleştiriler almış olsa da çok önemli bir noktaya değiniyor: Kadına yapılan hakaret, koyulduğu yerde kalmıyor.
Wolf’un gelmiş geçmiş en kötü kelime olarak sunduğu İngilizce “cunt” kelimesiyle yapılan küfürlerin kadınlarda stres hormonunu yükselterek uzun vadede sadece psikolojik değil, fiziksel problemlere bile yol açabildiğini iddia ediyor. Bu iddiasını ise bilimsel delillerle destekliyor.
Kadınlar, vajinalarına yapılan sözlü hakaret ya da tecavüz imalarına -bu sözler şakadan bile olsa- sert tepki gösterirler. Bu tepkinin arkasındaki bilimi anlamasak bile, bu çeşit tacizlerin kötü olduğunu bir çeşit altıncı hissiyle sezinleriz.
Bilinçlenmek ve bilinçlendirmek ilk adım. CARE‘in hazırladığı kısa filmin Avrupa‘da ilgi ile karşılanması bu gaye doğrultusunda olumlu bir gelişim.
Aynı şekilde Türkiye toplum ve gerçeklerine uyarlanarak benzer kampanyalar başlatılabilir. Hem kendimizi hem de bizi kollamak isteyen babalarımız ve kardeşlerimizin okuması gereken kitaplar Türkçeye çevrilmeli. Mesela, Naomi Wolf’un bir klasik konumundaki Güzellik Mitosu’nun Türkçe çevirisi henüz mevcut değil. Ama en önemlisi, Babacım videosundaki konuşmacının da rica ettiği gibi sessiz kalmamak.