Materyalistleşen dünyada insanın hediyeden beklentisinin maddi değeri ile ölçüldüğü sanılır. Fakat insan hala aynı hissi yaratıktır ve insanı gerçekten mutlu edecek şey aslında fiyatı değil hediyenin içinde saklı olan manevi anlamıdır.
Sembolik bir anlamı olmadığı sürece, hediye almak da vermek de mutlu eder insanı. Çünkü bu eylem insana sevdiğini ve sevildiğini hissettirir. Fakat hediyenin kendisi her zaman o kadar anlamlı olmayabilir. Bazıları paketi bile açılmadan başka birine hediye edilmek üzere çekmeceye kaldırılır, bazıları ise bir gün kullanılmak umuduyla yıllar yılı masanın üstünde bekler.
Hediye aldığımızda gülümsememiz ya da suratımızda oluşan şaşırmışlık ifadesi aslında hiç düşünmeden gösterdiğimiz ve kanıksadığımız bir tepkidir. Çünkü biliriz ki; hediyeyi verenin bizden beklediği budur. Bu yüzden ayıp olmasın diye binlerce teşekkür ve mutlulukla kabul ederiz hediyeyi. Yani hediyenin her iki taraf için de anlamlı ve tatmin edici olmasının gerekliliğini yerine getiririz. Halbuki bu duyguları sembolik olarak değil samimi olarak da gösterebiliriz. Yeter ki o hediyenin gerçekten bir anlamı olsun.
Anlamlı hediye
Hediye, ‘birini sevindirmek ve mutlu etmek için verilen şey’ anlamına gelir. Yani hediye verme eylemindeki amacımız karşımızdakini iyi hissettirmek, özel olduğunu hatırlatmaktır. Dolayısıyla hediyenin maddi değeriyle ölçüldüğü düşüncesi büyük bir yanılgıdır.
Adet yerini bulsun değilse kaygımız, hediye verirken beklentimiz biraz daha fazla sevilmektir aslında. Ama bir insanın diğerini ne kadar sevdiği, verilen ya da söylenenlerle değil hissettirdiği duygu ile ilgilidir.
Evet, doğum gününü hatırlamış olmak bile bir şeydir ama bugün çok azımız bilgisayardaki takvimin ya da Facebook’un ikazı olmadan özel günleri hatırlar. Kredi kartı kullanarak ücretini ödediğimiz malın ne kadar pahalı olduğu da o an o kadar etkilemez bütçemizi. Taksitiyle ve faiziyle bir gün ödenir bu meblağ.
Hediyenin makbulü insanın ihtiyaç duyduğu bir gereksinimi de tamamlamalıdır biraz da. Fakat bunun ne olduğunu, o kişiyi yakından tanımıyorsak ya da doğrudan kendisine sormamışsak bilemeyiz. Ayrıca hediyenin içinde biraz da sürpriz olması beklenir. Paketin içinde ne olduğunu bilmek, hediye olarak para almak insana pek heyecan vermez.
Hediyenin vicdanı
Doğum gününde alınan son model akıllı telefon pahalı olduğu ve günümüzde herşeyin değeri para ile ölçüldüğü için değerli bir hediyedir. Ama bunun yerine yıllardır görüşülmemiş bir arkadaşın kapıda bir buket çiçek ile belirmesi çok daha anlamlı bir doğum günü hediyesidir.
Yeni bir spor ayakkabı elbette ki işe yarayacaktır ama köyde yaşayan teyzenin bahçesinden kendi eliyle toplayıp gönderdiği taze sebze ve meyvelerin ya da ev yapımı reçelin damakta bıraktığı tat yıllar sonra bile hatırlanır. Çünkü bu hediyede “el emeği ve göz nuru” vardır, “elimizin kiri” dediğimiz “para” yoktur.
Bu arada para ile alınmış hediye ile ilgili çoğumuzun düşünmediği ya da düşünmek istemediği başka şeyler de var: Hediyenin nasıl ve kimler tarafından imal edildiği. Spor ayakkabıların çoğu bir Asya ülkesinde günde 12 saat çalışan çocuklar tarafından üretilir, elektronik eşyalar Çinli fabrika işçilerinin kanser olmasına yol açar, deri çantaları yapmak için deri bozulmasın diye hayvanlar canlı haldeyken çıkartılır ve kozmetik ürünler tavşan ya da maymunlar üzerinde test edilerek imal edilir.
Doğaya yük olmadan ve sadece insan emeğine para ödeyerek vereceğimiz ‘etik’ hediyeler anlamlıdır. Pakete sarıp veremeyeceğimiz bu şeylerin içeriğini ve duygularımızı yazdığımız bir kart ile hediye ‘kişiye özel’ hale gelir. Yaratıcılığımız ve becerilerimizi birleştirerek pek çok orijinal hediye bulabiliriz.
Alternatif fikirler
Çocuklar hediye paketini kimin verdiğini hatırlamaz, oyuncakları da bir süre oynayıp bırakır. Geri dönüşümü yapılamayan simli ve parlak kağıt ile paketlenmiş büyük bir kutuda hediye alma beklentisi, kapitalizmin çocuklara empoze ettiği bir durumdur sadece. Ayrıca “ekolojik bir ürün” değil ise, fabrikadan yeni çıkmış her oyuncak ve kıyafet zararlı kimyasallar içerir.
Yeni bir tecrübe yaşamak, yapamadığı bir şeyi öğrenmek çocuklar için daha sevindiricidir. Bisiklete ya da kaykaya binmeyi öğretmek için gösterdiğimiz sabır, müzeye ya da hayvanat bahçesine götürerek harcadığımız para ve zaman, yeteneğini ortaya çıkartacak ve kendini ispat etmesine yardımcı olacak oyuncağın ne olabileceğini düşünürken kullandığımız yaratıcılık çocuklar için maddi değeri yüksek bir hediyeden daha kıymetlidir. Mesela; çocuk adına dikilmiş bir fidan O’na doğanın güzelliğini, mevsimlerin akışını ve sabırlı olmayı öğretecek ve en azından ağaç var olduğu müddetçe hatırlanacaktır.
Hediye önerileri
Zamanımızın şartlarını irdeleyip biraz da çaba sarf edersek, arkadaş veya sevgilimizin de yılarca hatırlayacağı hediyeler hazırlayabiliriz:
• Kronolojik sırayla dizilip albüm şeklinde hazırlanmış, güzel hatıraları ya da bir çocuğun büyümesini gösteren fotoğraflar
• Çalabildiğimiz müzik aletiyle verilen mini konser
• Evlenecek olanların düğün hazırlıklarında aktif bir şekilde çalışmak
• Ne zamandır kilo vermek isteyen arkadaşı motive etmek için beraber koşuya çıkmak
• Çalışmaktan bunalmış bir diğerini tüm hazırlıklarını yaptığınız bir pikniğe ya da geziye davet etmek
• Evinde yemek yapmak
• Destek vermek istediği bir kuruluşa, adına bağış yapmak
• Parası yetmediği için başlayamadığı bir kurs ya da atölye çalışmasının taksitini ödemek
• Kısa bir süre sonra teslim etmesi gereken ödev ya da makalesinin son okuması ya da düzeltmelerini yetiştirmek, yirmili ya da otuzlu yaştakilerin en memnun olacağı hediyelerdir.
• Çocuğu olan bir arkadaşınız bir hafta sonu çocuklarına bakabileceğinizi ya da çocuklarının ödevine yardımcı olabileceğinizi teklif ettiğinizde çok mutlu olacaktır.
Romantik ve özel bir akşam hazırlamak, saçlarını tarayıp manikür yapmak, masaj seansı hediye etmek ya da bizzat masaj yapmak ise hiçbir sevgili tarafından geri çevrilmeyecek hediye teklifleridir.
Yaşlıların ise zamanı bol ama enerjisi ve sosyal ortamları azdır, ayrıca o zamana kadar satın alınacak her şey zaten alınmıştır. Yaşlı bir tanıdığınızı en çok evinde ziyaret edip ev işlerini ya da dışarıdaki alışverişini yapmanız, varsa köpeğini gezmeye çıkarmanız, gözleri iyi görmüyorsa gazete ya da kitap okumanız, eski fotoğraf ya da kitaplarını arşivlemeniz, bilgisayar kullanmayı öğretmeniz ya da bozuk radyosunu onarmanız çok memnun edecektir.
Maddi değeri olan anlamlı hediyeler
Tabii ki insanların maddi ihtiyaçları da var ve bunlar da bazen manevi hediyeler kadar anlamlı olabilir. Sahip olduğunuz değerli bir takı ya da eşyayı hibe etmek, bir spor müsabakasına ya da sinemaya bilet, ya da sevdiği bir lokantada yemek ısmarlamak, keyifle tüketebileceği güzel bir yiyecek ya da şarap almak ise vakti olmayanların düşünebileceği seçenekler olabilir. Etik bir şekilde imal edilmiş, bilgi ve yaratıcılığı geliştirecek bir oyuncak çocuklar için oldukça faydalıdır. Bunların doğaya zarar vermeyen düz sarı kağıtla paketlendikten sonra üzerine çizilmiş desen ve resimlerle sunulması hediyeyi daha sempatik hale getirir.
Az veren candan, çok veren maldan
Çağımız toplumlarının büyük bir bölümü hayatı idame etmek için çok çalışmak zorunda olduğu stresli bir hayat yaşamakta. Böyle bir ortamda insanoğlunun, kendine itiraf edemiyor olsa bile, en çok ihtiyacı olan şey üzüntüsünü, mutluluğunu, korku ya da kaygılarını rahatça anlatabileceği, güven duyduğu ve kendisini anlayabilecek bir insan ile dertleşmesidir. Sohbet etmek ve ya dertleşmek iki tarafa da kendini iyi hissettirir ve hayatı daha çok sevmesini sağlar. Ama maalesef günümüz insanı bu ihtiyacını karşılamak için hiç tanımadığı terapist ya da psikologlara gitmek zorunda olduğunu hisseder.
Kaç yaşında olursa olsun, bugünün sosyal şartlarını düşündüğümüzde, vaktimiz ve sabrımız da varsa eğer, sevdiğimize verilebileceğimiz en faydalı ve en özel hediye küçük bir karta yazdığımız şu taahhüt olabilir aslında:
“Seni en az bir saat boyunca hiç lafını kesmeden dinleyeceğim.”