Kahve falı, bakla falı, taş falı, kaburga, rune, yıldız, bulut, el falı, parlak yüzey falı vb… gibi. Çok çeşitli fallar vardır ve bunların çoğu sezgilerle bağlantılıdır. Bazıları ise daha farklı felsefeler üzerine oturtulmuştur. Biraz araştırıldığında yüzlerce fal çeşidi olduğu görülmektedir.
Falların İç Yüzü
Mesela geçmiş yüzyıllar da Fransa’da bakılan buğday falı daha ilginç bir şekilde bakılırdı. Bu falda on iki buğday seçilirdi. Her bir buğdaya bir ay ismi verilirdi. Daha sonra bunlar temiz ve sıcak bir ocağa konulurdu. İnanca göre yanan buğday taneleri hangi aylarda buğday fiyatlarının yükseleceğini gösterirdi. Bu tür daha farklı fal kültürler de mevcuttur.
Ayrıca okultizmde piromansi (yanmakta olan ateşe bakarak), kapnomansi (ateşten çıkan dumana bakarak), lebanomansi (tütsüden çıkan dumana bakılarak), kritomansi (yere dökülen una bakarak), lampadomansi (bir lambanın ışığına bakarak), jeomansi (topraktaki çatlaklara bakarak ya da toprağa taşlar atarak), aeromansi (rüzgarın su üzerinde oluşturduğu şekillere bakarak), alektriomansi (horoz yardımıyla bakılan), miyomansi (fareleri hapsedip, çıkardıkları sesleri yorumlayarak), ofiomansi (özellikle eski mısırda yaygın olan, yılanlara bakarak yapılan) belki de en karanlık yöntem olan necromansi gibi fal-kehanet yöntemleri vardı. Bunlar kültürden kültüre değişiklik göstermekle beraber, sayılamayacak derecede çoktur.
Dikkatlice incelendiğinde aslında birçok falın birer araç oldukları görülebilir. Kişi, bu nesnelere yoğunlaşarak sezgi ve görü gücünü harekete geçirmektedir. Haliyle fallar aslında kişinin sezgisel gücünü yönlendirdiği araçlardır. Kişi, tüm konsantrasyonunu o nesneye odaklar. Durugörüsel ya da diğer duyular dışı algılarıyla geleceğe dair kestirimler yapmaya çalışır. Dikkat ederseniz bazıları çıkar, bazıları ise çıkmaz. Çünkü dediğimiz gibi o sırada kestirilenler olası geleceklerdir. Mutlak gelecek değildir. Kimisinin kalbi daha saftır ve sezgisel gücü gelişmiştir, çok daha net şeyler hisseder. Kimisi daha karmaşık hislerine uydurmalar katarak süsler. Aslında bunlara ihtiyaç yoktur. Kişi kendi yetilerini kullanmayı bildiğinde, vizyonsal olarak dahi bir şeyleri görebilmektedir.
Tabi ki bazı geri seviyeli bedensiz varlıkların yardımlarıyla geleceği görmeye çalışan insanlar da vardır. Onları bu söylediklerimden tamamen ayırıyorum. O tür yöntemlere meyil edenler, kendi iç güçlerinin farkına varamayıp, gücü dışarıda arayan insanlardır. Bu da tekamül seviyesinin pekte yüksek olmadığını gösterir.
Bu sezgisel, görüsel kısım dışında bir kısım falların ise dayandığı felsefe; “Evrende hiçbir tesadüf yoktur. Her şey birbiriyle bağlantılıdır.” Felsefesidir. Bu felsefeye göre evrenin hiçbir noktasında tesadüfler yoktur. Sadece “anlamlı rastlantılar” yani “eşzamanlılık” vardır. Bu yüzden karşınıza çıkacak her işaret size bir şeyleri söyleyebilir. Buna sebep-sonuç yasası denmektedir. I-ching gibi bazı fallar bu prensip üzerine kurulmuştur. Bizim kültürümüzdeki bakla falı, zar falı hep bunlara örnektir. Mesela zar falında üç adet tavla zarı alınır ve bir kabın içine konur. İyice sallanır ve masanın üstüne dökülür. Zarların sayısının toplamı, kişiye mesaj verir. Toplam üç gelirse tüm düşlerin gerçekleşeceği ve hoş bir süprizin olacağı, dört gelirse sabırla beklenen bir şeyin kısa zamanda geleceği, beş gelirse yeni biriyle tanışacağınız gibi anlamlar çıkarılır.
Falların Tehlikeli Tarafı
İnsanoğlu, Tanrının bir parçasına sahip olduğu için muhteşem bir oldurma gücüne sahiptir. Yüksek bir inanç ve odaklanma ile yapamayacağı şey yoktur. Hepimizin medyadan bildiği “the secret” olayı ve benim de geçmiş sayılarda yazmış olduğum “varoluşu sürekli kılan evrensel yasalar” yazım da belirttiğim gibi, yüksek odaklanma ile bazı şeyleri oluşturabiliriz. Bu yüksek oluşturma gücünün koşulları, ilk olarak irade yasasıdır. Yani kişinin iradesiyle istemesi ve niyet etmesidir. Ardından bir şeyleri ol’durmak için kişinin benzeşim yasası açısından o duygu ve düşüncelere kendini kaptırması ardından da çekim yasasının devreye girmesi gerekir. Bu üç yasa ile kişi hayatına olumlu ve olumsuz enerjileri, olayları çekebilir.
Fal denilen olgu
Fal denen olguda kişi kendini fazla kaptırırsa o şey olmayacaksa bile kişi oldurur. Mesela biri size, kaza yapacağınızı söyledi. Siz kaza yapacağınıza inanır ve korku ile bir beklentiye girerseniz irade yasası çalışmaya başlar. Korkular ve o şeyin olacağına inanmak, o olayın gerçekleşmesine izin vermek demektir. Çünkü kişi korkuları ile o olaya yoğunlaşır ve enerji o olayın gerçekleşmesi için akmaya başlar. Ardından o olayın hayallerini de kişi kurarsa, olmayacaksa bile o kaza meydana gelir. Bu yüzden falda söylenen bir şeye fazla kafayı takmak yasalar gereği o şeyi meydana getirmeye yeterlidir.
Bu açıdan oldukça tehlikeli bir durumdur. Hem psikolojik olarak hem de ruhsal olarak kişiyi etkiler ve olmayacak şeyleri oldurabilir. Bunlara ek olarak da kişinin, falı bakan yüzünden çektiği bu ruhsal acıların vebali (yükü, karması) fal bakan kişiye geçmektedir. Bu da fal bakan kişinin tekamülünü yavaşlatan ya da gerileten bir boyuta ulaşabilir. Bu açıdan da falda kötü olayların söylenmemesi veya görülen şeylerin gerçekmiş gibi lanse edilmemesi gerekir. “Evle ilgili bir taşınma yaşayacaksın.” cümlesi ile “Evle ilgili bir taşınma yaşayabilirsin” cümlesi arasında dünyalar kadar fark vardır. Birinci cümle kesinlik içerir ve evrendeki yaratım yasalarını devreye sokar, ikinci cümle ise olasılığı bahseder ve karşıdaki kişiye seçim şansı tanır. Bakarken bu cümlelerin kurulmalarına da çok dikkat edilmesi gerekir.
İkinci tehlikeli tarafı, kişi geleceği görmek için yetilerini kullandığında tabiri caize dikkat çeker. Yanlış kullanımlar, fallara aşırı yoğunlaşmalar, enerji artışına ve enerji dengesizliğine sebep olur. Bu da geri seviyeli bedensiz varlıklara davet göndermekle eş anlamlıdır. Dikkat ederseniz, çok fal bakanlar belli bir süre sonra içsel bir sıkılışa girmektedir. Bazıları daha hoş olmayan paranormal olaylar deneyimlemektedir. Yani bu açılımlar, manevi boyutta dikkat çeker. Kişi, enerjisel olarak da hassassa obsede olabilir.
Bu tehlikelerin dışında, kişinin nefsine kendini kaptırması da söz konusu olabilir. Görüsü arttıkça daha da ileri gidip, nefsini azdırabilir. Bu da kişinin tekamülünü gerileten bir olgudur.
Bu sebeplerden dolayı fallar yasaklanmış, tehlikeli olarak gösterilmiştir. Gerçekten de kontrolsüz ve aşırı fal merakı kişinin hayatını zehir etmekte hatta kimisinde bağımlılık yapmaktadır. Aşırı hırs ile daha ötesini bilme isteğini dizginleyememekte ve bu yoğun hırs ve neftsen dolayı kişi yitip gidebilmektedir. Bunlar sezgilerin kontrollü kullanılması ve gereksiz kullanılmaması gerektiğinin en iyi göstergeleridir.
İlgili yazılar
‘Geçmiş Sislerle Kaplıysa Gelecek Bağırsaklarla Yazılır’: Sessizlik
Geleceğimiz ve potansiyellerimiz
Kuantum Fiziği ve Kuantum Düşünce