Kuantum teorisinin düşünce boyutuna katkıları

Düşünce, insana bahşedilen en büyük özellik. Düşüncenin de bir enerji olduğundan yola çıkarak düşüncelerimizle bizler, var olan her şey ile etkileşim halindeyiz. Pozitif yaşam / pozitif düşünce, kuantumun keşfi ve kullanım alanlarının yaygınlaşmasından sonra, kuantum düşünce felsefesi günümüzde yer etmeye başladı.

Kuantum teorisinin düşünce boyutuna katkıları

Kuantum fiziği teorisinin yardımıyla, atomların ve moleküllerin iç yapılarına nüfuz edilebilmektedir. Günlük hayatımızda birçok elektronik alette kullandığımız ve teknolojinin hemen hemen temelini ve katkılarını oluşturmuştur.

Algıladığımız maddenin, klasik fizikten aksine sanıldığı gibi durgun durağan sabit bir yapısı olmadığı, alt boyutlarına doğru inceleme ve deneyler sonucunda cansız görünen her şeyin aslında bir enerji hareketi olduğunu kuantum teorisi sayesinde bilgilere ulaşılmıştır.


Fakat ilginçtir ki, yaşadığımız dünyayı bu şekilde göremiyoruz ve her şeyin katı madde olduğunu, sabit olduğunu görebiliyoruz. Enerjetik boyutunu görmemize engel nelerdir?

Karl Pribram şu biçimde veriyor: “Çünkü tüm duyu organlarımız şu veya bu şekilde mercekler sistemine göre ayarlanmıştır. Gözdeki mercek sistemi daha gelişmiştir; ama kulaktaki helezon ve hatta derideki algılama kanalları da hep mercek sistemine göre çalışırlar. Bekesy’nin çalışmaları, tüm sensorik yüzeylerin basit birer mercek gibi çalıştığını ortaya koymuştur.”

kuantum_fizigi_dusunce_uzay_dunya_demokritos_einstein_bohr_planck_14

Yani şunu düşünelim, bizlerdeki beş duyuyu kaldırın, önümüzde engel kalmasın, sırf frekanslardan oluşan sonsuz bir aleme tanıklık edeceğizdir. İyi ya da kötü olarak gördüğümüz her şeyin sadece ve sadece enerjilere tekabül eden frekanslar olduğunu görseydik, neler düşünürdük acaba?  Ve iyi ya da kötü olarak gördüğümüz herşeyin temelinin aynı olduğunu görseydik…

Nasıl bir dünya oluşurdu?

Algılamalarımız, duygularımız ve düşüncelerimizin bizi yanılttığını anlamamak içten bile değildir.

Ve asıl üzücü olan, o frekanslar bütünlüğüyle bir ömür boyu savaşarak mücadele ederek ömür tükettiğimizdir.

Mistikler binlerce yıl önce “Alemlerin aslı hayaldir” sözü bugünkü bilimin gerçeklerini ortaya koymaktadır.

Kuantum Düşünce Felsefesi

gunese_bakmak

Psikoloji bilimi ve bu alanda çalışan tüm bilim adamları, insanların hayata daha olumlu bakış açısıyla bakmalarını ve pozitif düşünmelerini önerirler. Bu nitelikli bir yaşam için en uygun olandır. Çünkü nitelikli bir yaşam herkesin ihtiyacıdır ve hakkıdır. Bu yüzden çok sayıda bilim adamı, 1990’ların ortalarında olumlu psikoloji yaklaşımını yaygınlaştırma yönünde çalışmalara başlamışlardır.

Olumlu psikolojinin hedefi, psikolojinin bir bilim dalı olarak yalnızca ruhsal bozuklukları düzeltmekle değil, olumlu niteliklerin yapılandırılmasına yönelmesini de sağlamaktır.

Olumlu psikolojinin öznel değerlendirmeleri şunlardır: Huzur, tatmin olma duygusunun gelişmesi, memnuniyetin artması, umut besleme, iyimser davranış ve düşünce, pozitif düşünme ve mutluluktur.

Bireysel düzeyde incelemeler ise, sevme yeteneği, cesaret, başkalarıyla olan ilişkiler, duyarlılık, azim, affedicilik, özgünlük, ileri görüş, manevilik, doğal yeteneklerdir.

Toplumsal düzeyde incelemeler, sorumluluk, bakım, başkalarını düşünme, nezaket, ılımlılık, hoşgörü ve iş ahlakı yer alır. (*)


DeVos’a göre, pozitif düşünme bir lüks değildir, bir gerekliliktir.

Psikoloji ve psikiyatri bilimi, olumlu psikoloji çalışmaları, pozitif yaşam ve pozitif düşünce, zamanla kuantumun keşfinden ve kullanım alanlarının yaygınlaşmasından sonra, kuantum düşüncenin de önemi ortaya çıkmaya başladı. Çünkü kuantumda esas, enerji, etkileşim, çekim ve haberleşmeydi. Madde enerji bütünüdür ve bize bahşedilen en büyük özellik düşünce ise ve düşünce de bir enerji ise, düşüncelerimizle bizler, var olan her şey ile etkileşim halindeyiz. Ve sonuçta kuantum düşünce felsefesi günümüzde yer etmeye başladı.

Binlerce seneden beri var olan ve var olan tüm inanç sistemlerini de destekleyen pozitif yaşam felsefesinin ve pozitif düşünce sisteminin, çağımıza ve anlayışımıza daha uygun hale getirilmiş ve açıklanmış hali Kuantum Düşünce Felsefesini oluşturur.

kuantum_fizigi_dusunce_uzay_dunya_demokritos_einstein_bohr_planck_11

Pozitif düşünce, sadece iyi ve iyimser düşünceden çok, kişiye, topluma, en uygun formatta olanı, en mantıklı ve en İHTİYACA uygun olanı belirlemek, tespit etmek, bunu hayata geçirerek yaşam alanı yaratmaktır. Yaşam felsefesini oluşturarak, düşünce ve fikirlerin bir enerji bütünü yaratıp, fiziksel alanda bunu desteklemektir.

Kavramsal olarak, ne isteniyor ise, İHTİYACA uygun ne ise o tespit edilir, basit ve yalın bir istek-düşünce-cümleleri oluşturulur ve düşünce sistemine yerleştirilir.

Zamanla bu formattaki (teknikteki)düşüncelerimiz, duygularımıza, isteklerimize, arzularımıza ve en önemlisi de hareketlerimize yön vermeye başlar. Kısacası, değişen düşünce sistemimizle doğru orantılı olarak fiziksel sağlığımızda da değişimler meydana gelir. Sağlıklı düşünce yapısı, fizik bedeni de sağlıklı kılar ve bunu destekler. Atalarımız boşuna, “sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” dememişlerdir.

Pozitif düşüncenin, sadece iyi düşünce olmadığını, mantıklı olanın ve İHTİYACA yönelik en uygun olanın olması gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum. Çünkü bilim adamları, olumlu psikolojinin kişiler üzerinde “olumsuz” etki yaratabileceğinden de endişe etmişlerdir.

Pozitif düşünce, kuantum düşünce, kesinlikle “adam sende”cilik değildir, “boşverme” değildir. Nasılsa pozitif düşünüyorum, sağlığım yerinde olacak, her istediğim gerçekleşecek, her şey güllük gülistanlık olacak diye düşünülmemelidir. Unutmayalım ki, düşünce, davranış ile bütünleşirse ve gerekli çaba gösterilirse değer kazanabilir.

Pozitif düşünmek, pozitif davranmak, herkese iyi davranmak, gülücükler dağıtmak, her dediklerini yapmak anlamına gelmemelidir.Mantıklı olan ve İHTİYACA uygun olan ne ise o olmalıdır.

Yaptığımız davranışların sürekli olumlu ve pozitif olma düşüncesi yanlıştır. Yani bizler hayatımız boyunca her saniye pozitif olamayız. Olamadığımız için de kendimizi suçlamamalıyız.

Merkezde olduğumuz sürece, her şey ne kadar güllük gülistanlık iken, merkezden ayrıldığımızda her şeyin tersine döndüğünü düşünmek, ve artık hep böyle gideceği endişesine kapılmak yanlıştır.

Hayat inişler ve çıkışlar ile doludur. Her an pozitif düşüneceğiz derken de hayatı unutmamalıyız. Hayatı olduğu gibi ve olması gerektiği gibi yaşamak gerekir. Yoksa, hepimiz uzak çıkılmaz ulaşılmaz dağlara çıkar oradaki mağaralarda hayatımız boyunca olumlama yaparak pozitif kalabilirdik. O zaman dünya bu kadar çeşitli ve farklı yaratılmazdı. Önemli olan, hayatın içinde ta kendisi olabilmek ve kendimizi unutmadan, merkezden uzaklaşsak da, geri döneceğimizi bilerek yaşamak en doğru olan olacaktır. Mükemmel olan ruh varlığının, maddi dünyaya doğmasının, başka bir açıklaması olabilir miydi?

insan_bir_noktaya_baktikca


İnsan hep bir noktaya bakarak, dengede ve merkezde kaldığını düşünür. Oysa, dönen çark onu yavaş yavaş merkezden uzaklaştırır. Ve O hala merkezde kaldığını düşünmeye devam eder. Merkezden uzaklaştığına dair olaylar yaşamaya başlar ve bu olayların şiddeti zaman zaman doz artışı gösterir. Ta ki gözünü baktığı yerden ayırıp da gerçeği görene kadar…

Dejavu ve paralel evrenler


Kevser Yeşiltaş
1971 İzmir doğumlu. Uluslararası Flexo Baskı tesisleri bünyesinde çalışan bir fabrikada Grafik, Reproduksiyon ve Cyreel Üretim Müdürü. 23 yıldır halen Grafik Tasarım ve Renk Ayrım Uzmanlığı mesleğine devam ediyor. Eylül 2009'dan bu yana İndigo Dergisi'nde yazarlık yapıyor. Mayıs 2010'dan bu yana da sinirotesi.com'da kitap yazarlığı yapıyor. http://kevseryesiltas.com kendi sitesinden ziyaret edebilirsiniz.. Yayımlanmış kitapları: Kuantum Gizli Öğretisi (Ağustos 2010) En'el Hakk Gizli Öğretisi "Hallac-ı el Mansur" (Mayıs 2011) Batıni Mevlana (Eylül 2011) Işık Eri Haci Bektaş Veli (Ocak 2012) Arif İçin Din Yoktur Muhyiddin İbn-i Arabi (Temmuz 2012)