FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği 15’inci Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nda, çok çarpıcı bir açış konuşması ile Türkiye’de eğitim sisteminin eksikliklerine dikkat çekti.
Elektroniğin Dahisi olarak tanınan, İstanbul Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı, FMV Işık Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman açış konuşmasına başlarken, “Ülkemizde yaşanan menfur olaylarda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin, devletimizin, halkımızın başı sağ olsun” dedi.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği temsilcilerinin ve basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği konuşmadan çarpıcı başlıklar sosyal medyada da eş zamanlı olarak konuklar tarafından paylaşıldı.
“Batılı kültürde hayal kurmak demek hedef koymak demektir.”
Prof. Dr. Sıddık Yarman, tüm eğitim kurumlarının programlarını ülkenin ve dünyanın piyasa ihtiyaçlarında belirlemesi gerektiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Yarman, ülkemizde 2035 yılına kadar elektronik sektöründe yaklaşık 500 bin elektrik-elektronik mühendisine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu mühendislerden yaklaşık 50 bininin yaratıcı, girişimci, araştırmacı olması gerektiğini vurguladı. Bu mühendislerin 200 bininin servis sektörü, kalan 250 bininin üretim sektöründe kalması gerektiğinin altını çizdi.
“Sanat, spor ve kültürle beslenmemiş bir eğitim altyapısında, ne temel ne de uygulamalı eğitim olabilir”
Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Kaliteli öğrenci ancak kaliteli öğretmenlerin elinde yetişir” dedi. İlk ve ortaöğretimde özellikle çocuklarımızın temel bilimlerde alt yapısının geliştirilmesine işaret etti. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, doğa bilimleri bilmeyen bir mühendisin yaratıcı, yenilikçi, gelişimci bir mühendis olamayacağını da vurguladı.
“Sanat, spor ve kültürle beslenmemiş bir eğitim altyapısında ne temel, ne de uygulamalı eğitim olabilir” diyen Prof. Dr. Sıddık Yarman, yaratıcı mühendis yetiştirebilmenin en alt katmanının saha eğitimi olduğunu vurguladı.
Çocukların gelişiminde aile, yaşadığı çevre ve medya etkisi
Prof. Dr. Sıddık Yarman konuşmasında; “Ana sınıfından üniversiteyi bitirinceye kadar yaratıcı, yenilikçi ve girişimci eğitimin var olabilmesi için çocuklarımızla birlikte onları yeşerten, onları büyüten aileler ve öğretmenlerin, çocukların yetiştiği çevrelerin bilimle, sanatla bezenmiş, ciddi bir kültürel iklimde olması gerekir. Bunun için de çocukların; izledikleri televizyon programları, filmler, okudukları kitapların, gazetelerin ülkenin genel kültürel yapısını desteklemesi gereklidir” dedi.
“Eğitimde sürdürülebilirlik ve gelenekler esastır”
Ülkemizin bireyleri olarak karabasan gibi üstümüze gelen bu kara bulutları bir an önce göndermemiz gerekiyor diyen Yarman konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Dünya değişiyor, ülkemiz değişiyor, eğitim teknolojileri değişiyor. Sonuçta eğitim metodoloji yöntemlerinin değişmesi Allah’ın emridir. Eğitimde sürdürülebilirlik ve gelenekler esastır. Bununla beraber değişen eğitim teknolojileri paralelinde zaman içinde sınıf eğitim yöntemleri de değişecektir. Klasik okullarımızdaki eğitimler proje bazlı olmak zorundadır. Proje bazlı eğitimler de aynen müzik aletleri piyano, gitar gibi öğrenci öğretmen arasında teke tek ya da grup bazında 3-5 kişilik gruplar halinde yapılması şarttır. Sonuçta okullarımızı, öğrencilerimizle proje bazlı grup eğitimi alabilecek formata dönüştürmek zorundayız. Bununla birlikte öğretmen sayısını ve kalitesini artırmak zorundayız. Bu çizgiyi yakalayabildiğimizde 2035 vizyonumuzu gerçekleştirme şansımız olacaktır. Bu vizyonu yakalamak için ilk adım bu şartlar altında kaliteli öğretmenler yetiştirmemizdir. Bunun için hep birlikte, ülke olarak organize olmamız gerekiyor” dedi.