Şu son günlerdeki Türkiye’yi gördükçe gülsek mi ağlasak mı diyorum. Ülke gerçekten birileri tarafından mı yönetiliyor, yoksa kendisi mi kendini yönetiyor dememek mümkün değil! O zaman bir bakalım da neden bunları söylüyorum…
AKP yaparsa böyle yapar!
AKP’nin son günlerde gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki politikasına baktığınızda hayran kalmamak mümkün değil!
İzleyince “Ya işte bu!” diyorum…
Neden mi?
Sadece şu birkaç gündeki izledikleri siyaset akılları zorluyor! Türkiye’nin batısı ayrı ağlıyor, doğusu ayrı… Eee biz de büyük aydınların yanında okyanusta bir damla olabilirsek ne mutlu bize!.. Dilimiz döndüğünce iki kelimeyi yan yana getirip bu halka bir şeyler anlatmaya çalışalım…
Önce şu MİT tırlarına gidelim…
Tırlar, askerler tarafından durdurulduğunda ortada flu bir resim vardı. Tırların içinde ne olduğu bir türlü belirlenememişti, ta ki duayen gazeteci Can Dündar’ın Cumhuriyet gazetesinde o fotoğrafları ortaya koyana kadar…
Önce, “O tırlarda hiç bir şey yok” dendi…
Sonra, “Evet tırlarda bir şey var ama silah değil, Bayırbucak Türkmenleri’ne yardım tırları” dendi…
Şak!
Önce foto ardından görüntüler ortaya çıkınca “Efendim, bu vatan hainliği, alçaklık!” dendi.
Eeee hani yardım tırlarıydı?..
Sonra bazı çevrelerce vatan haini ilan edilen Can Dündar ve Erdem Gül yardım (!) taşıyan tırların görüntülerinden dolayı tutuklandılar…
Buraya kadar olan şeyleri herkes biliyor…
AKP, gerçekten Bayırbucak Türkmenleri için yardım tırları gönderdi. Hem de öyle böyle değil. Tabiri caizse dualarla, davul zurna ile…
Tam tamına 54 tırla, kornalar çalarak…
Hatta bunu perçinlesin diye Yalçın Akdoğan da bir konuşma yaptı.
Yani söylemek istediğim şu: Birkaç yıl önce gönderilen tırlar gerçekten yardım tırı olmuş olsaydı bunun reklamı AKP tarafından son derece güzel bir şekilde yapılır ve arkasından da bir güzel su dökülerek uğurlanırdı, bugün olduğu gibi! Açıkçası halka ‘meleğiz’ fotoğrafı muhakkak verilirdi…
AKP bir şey yaparsa böyle yapar!
Türkiye’nin doğusu da bir, batısı da bir. Al Batı’yı vur Doğu’ya…
Bu arada bilmenizi isterim ki son 10 yılda MİT’in bütçesi % 465 artmış; bu size bir şeylerin mesajını veriyordur umarım. Sonuçta o kadar yardım tırı kolay taşınmıyor değil mi?!..
Buradaki hayali sizlere bırakıyorum…
Eee başka ne oluyor şu aralar…
Hani hatırlar mısınız zamanında eski Çalışma Bakanı Faruk Çelik “800 TL büyük para, neden geçinilmesin, geçinilir?” demişti. Şimdi bu bakanımız Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı oldu ve geçen günlerde ekranların önüne çıkarak “Kıyma 32 TL, kırmızı et en fazla 34 TL olacak!” dedi.
Oldu mu?
Yeni bir haber yapıldı, karar uygulanıyor mu diye…
Kasap dalga geçer gibi “Kuşbaşı 38 kırmızı et bilmem kaç lira” dedi!.. Sözüm ona kasap tabiri caizse “Kim takar bakanlığı!” dedi.
Haklı da aslında!
Başka bir yere gidelim şimdi de…
Yer Artvin…
Haklarınıza baktığınızda ‘seyahat özgürlüğü’, özgürlüğü savunan bir devlet için vazgeçilmez bir haktır!
Peki gerçekten öyle mi?
Artvin’de hani bir ara çıkıp da “Bu milletin bilmem neresine koyacağız!” diyen bir zat-ı muhterem vardı ya, ha onun şirketi “ölüyü diriyi …………”
Korkmayın yazmayacağım!
Gözünü Artvin’e dikmiş!
Kendisi sağda solda birçok şey arayan bu zat, bu kez herhalde milletin başka bir şeyini arayacak!
Neyse..
“Seyahat özgürlüğü” demiştim…
Artvin Valiliği, kente giriş çıkışları yasaklamış. Yahu kardeşim bu ne korku böyle!
Hani biz özgür bir devlettik!
Batı’da Taksim’den korkulur; Doğu’da da şimdi Artvin’den mi korkuluyor!
Birkaç bin koca yürekli insan bir araya geldiği zaman yüce Rabbim kefenlerini giyenlere neler yaptırıyorsun!
Bugünlük bu kadar yeter, yoksa Türkiye’de kefen kalmayacak!
İlgili yazılar
Kanlı Pazar’ı anlamadan bugünü konuşmak
Derviş Baba Ali Denizci’nin “Görüyorum duyuyorum sorumluyum” projesi