Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası Projesi

Abdi İbrahim yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden ve 500 yıllık geçmişiyle tıp tarihinde önemli bir yere sahip olan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifa’sı yenileme projesiyle iletişim alanında ödül aldı. Proje, dünyada iletişimin oscarları olarak kabul edilen Mercury Mükemmellik Ödülleri’nde bronz ödüle layık görüldü. Abdi İbrahim tarafından yenilenen Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası, ziyaretçilerden de yoğun ilgi görüyor.

Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası Projesi

Abdi İbrahim tarafından 1,5 yıl süren çalışmaların ardından yenilenen Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası projesi iletişim sektörünün en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Mercury Mükemmellik Ödülleri’nde bronz ödül aldı. Çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilenen ve geçtiğimiz yıl törenle hizmete açılan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası projesi, bu yıl 26.’sı düzenlenen ve dünyada iletişimin oscarları olarak kabul edilen Mercury Mükemmellik Ödülleri’nde medya ilişkileri alanında ikinci oldu.

Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim İş Geliştirme Direktörü Elif Elkin, 1912 yılından bu yana yenilikçi ürün ve hizmetleri, cesur ve öncü girişimleriyle, dokunduğu hayatları ve dünyayı iyileştirmek için tutkuyla çalışan bir şirket olarak aldıkları bu ödülden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.


Elkin: “Hem tıp hem de ülkemiz tarihi açısından çok büyük değere sahip olan bu önemli projenin medya ilişkileri alanında iletişim ödülü alması bizleri çok mutlu etti. Kurumlara, markalara veya müşterilerine önemli, fark yaratan katkılar sağlayan kuruluşları ödüllendiren bu organizasyonda ödül almış olmak hepimiz için gurur kaynağı. Çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilediğimiz Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’na ziyaretçi sayısı da her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz yıl Darüşşifa’yı 235 bin 437 kişi ziyaret etti. Hedefimiz yaptığımız iletişim çalışmalarıyla daha fazla sayıda insanın bu değeri görmesini sağlamak” dedi.

Mercury Mükemmellik Ödülleri’ne bu yıl 23 ülkeden bine yakın proje katıldı ve projeler iletişim alanında uzman 66 kişilik bir jüri tarafından tek tek ve titizlikle değerlendirildi.

Bir yılda 235 bin 437 kişi ziyaret etti

Osmanlı döneminde hastane olarak insanlara şifa dağıtan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nı ziyaret edenler 15 ve 18. yüzyılda erkeklere estetik göğüs ameliyatları yapıldığını, yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların varlığını ve İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya yayılış öyküsünü izleyebiliyor. Beş asırlık tıp tarihini gün ışığına çıkaran ve çağdaş müzecilik anlayışıyla Abdi İbrahim tarafından yenilenen bu önemli eseri bir yılda 235 bin 437 kişi ziyaret etti.

1488 yılında hastane olarak kapılarını açan ve 1915’de kapanana kadar hastaları tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmaları uzun bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern bir tasarımla gerçekleşti. Tıp tarihinin en önemli merkezlerinden biri olan Edirne Darüşşifası, tarihine ve mimari dokusuna saygı duyularak ve Osmanlı tıbbına dair bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek yenilendi. 26 odası bulunan Edirne Darüşşifası birebir o dönemin uygulamalarını yansıtabilmek amacıyla büyük bir titizlik ve emekle kurgulandı.

Edirne Darüşşifası’nda neler sergileniyor?

Abdi İbrahim tarafından çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilenen Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’ndaki eserler günümüzün modern ve etkileyici sunum teknikleriyle bugüne ve gelecek kuşaklara aktarılıyor. Ziyaretçiler; 15 ve 18. yüzyıllar arasındaki dönemde erkeklerde estetik göğüs ameliyatları yapıldığını, yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların varlığını, gülcülüğün ve gülsuyunun memleketinin bilinenin aksine Edirne olduğunu, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığı ve ameliyat teknikleri gibi birçok değerli bilgiyi hem metinlerle hem de canlandırmalarla yerinde öğrenme şansını yakalıyor.

Darüşşifa’yı ziyaret edenler ayrıca tablet şeklindeki ilaçların yapımında kullanılan tenzu (ilaç) kalıbı, Darüşşifada musıki icrası, dönemin tedavi yöntemlerini gösteren balmumu heykelleri, Osmanlı Tıbbından günümüze ilaç hazırlama yöntemlerine ait belgesel ve ilaç yapımında kullanılan bitkilerden örnekler ile başağrısı tedavisi için kullanılan dağlama yönteminin resmedildiği minyatürü de görme imkanını buluyor, Edward Jenner’in çiçek aşısına kadar insanlığın yegane umudu olan ve İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya yayılış öyküsünü de izleyebiliyor.


“Mimari özellikleriyle de batıya ilham verdi”

Mimari özellikleriyle de batıya ilham veren Edirne Darüşşifası, ilk kez hastane fonksiyonları esas alınarak merkezi sistemde altıgen planlanmış yeni bir hastane mimarisi. Bu merkezi sistem sayesinde hasta hizmetleri daha az sayıdaki personelle yapılabilmiş. Daha sonra bu sistem 19. yüzyılda Avrupa’da ve Amerika’da revaç kazanmış ve Gasthius, Stuiven, Philadelphia Presbyterian, John Hopkins gibi önemli hastanelerde de kullanılmış. Ayrıca Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın mükemmel akustiği ve havalandırma feneri de hastane mimarisinde dikkat çeken uygulamalar arasında yer alıyor.

Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası hakkında

Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid’in 1484’te Akkirman Seferleri’nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne’de yeni bir hastane açılınca darüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne’nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi’ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı. 1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman’ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık’taki Fransız Hastanesi’ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.

II. Bayezid Darüşşifası’nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır. İlk avlunun (Birun) sağında sıra halinde yer alan altı odada (poliklinik); hekimler, kehhaller ve cerrahlar, hastaların ilk muayenelerini yaparlardı. Bazı odalarda ise akıl hastaları tecrit edilirdi. Avlunun sol tarafında çamaşırhane, kiler ve mutfak vardı. Mutfakta hasta yemekleri pişirilir, çalışanlar yemeklerini imarette yerdi.

Şifahane bölümünde, yüksek bir kubbeyle örtülü havuzlu mermer döşeli bir salonun çevresinde, ocaklı 6 kış ve sekili 5 sofa (yaz odası) bulunmaktadır. Sofalardan biri müzikle tedaviye ayrılmıştı, dördünün de yazlık oda olarak kullanıldığı kabul edilir. Hastane mimarisi tarihinde merkezi sistem olarak tanımlanan bu planın ilk uygulandığı yerlerden biri olması bakımından Edirne Darüşşifası’nın dünya hastanecilik tarihinde önemli bir yeri vardır.

Şifahanenin büyük kubbesinin tepesindeki fener, hem iç mekanı aydınlatıp ferahlık vermek hem de havayı ve pis kokuları dışarı atmak amacıyla yapılmıştır. Bu bölümün akustiği de çok iyi ayarlanmıştır.

İlgili yazılar


Şişli Camii: Erken Cumhuriyet döneminde bir Osmanlı yapısı


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.