Gelir adaletsizliği dağılımı arasındaki fark dünyada ve Türkiye’de her yıl giderek artan bir trendde. İnsanlar arasındaki gelir adaletsizliği, toplumu ya daha fakir ya da daha zengin olmaya iterken, orta direk dediğimiz zengin ve fakirin arasında kalan kitlenin seviyesi giderek azalmaktadır…
Dünyadaki gelir adaletsizliği ne durumda?
Amerika’da faaliyet gösteren Boston Consulting Group’un (BSC), sonuçlarını 2013 yılında paylaştığı raporda bakın neler yayımlanmış:
- Dünyadaki toplam servet 135 trilyon dolar.
- Tüm dünyadaki bu servetin 52.8 trilyon dolarına, dünya nüfusunun sadece binde biri olan bir zümre sahip.
- Kısaca binde birlik bu seçilmiş zengin grup, tüm dünyanın servetinin % 39’una sahip.
Dünyadaki gelir adaletsizliğine bakarak Türkiye’ye doğru geleceğiz ve gelir dağılımındaki bu adaletsizliği gözler önüne serecek bir IMF verisi paylaşıyor olacağım sizlerle.
Peki dünyadaki bu seçkin zengin grup, servetlerine servet katarken, dünya ekonomisi neden büyüyemiyor acaba?
Cevabı tahmin edebileceğinizi düşünüyorum. Bu zengin küçük zümre, ekonomileri büyüterek zengin olma yoluna gitmiyor. Sadece başkalarının gelirlerinden pay alarak büyüyorlar. Çünkü dünya ekonomisi büyüme anlamında bir tıkanma noktasında. Zenginlerin gelirleri devamlı büyürken, geri kalanların gelirleri devamlı küçülüyor ve dünya ekonomisi bu yüzden durgun. Tam anlamıyla bir kalkınmadan bahsedilecekse, gelir adaletsizliğinin önlenmesi şart.
Ayrıca şunu da yeri gelmişken ifade etmek gerekir. Reel işler yaparak büyümek artık zenginlerin işi değil. Onlar hep paradan para kazanma düşüncesindeler. Hal böyle olunca kurlar ile oynayarak, çeşitli manipülasyonlar yolu ile istikrarsız ortamlar yaratarak; savaş çıkararak, kaos yaratarak canım ülkemdeki insanların cebindeki paraları da değersizleştirip, kendi paralarını değerlendiriyorlar.
Böylece ekonomilerindeki büyümeler, yapılan reel işlerden dolayı değil, para oyunlarındaki gösterdikleri üstün başarılarla gerçekleşiyor. Sadece bizden çalınca da büyüme onlara artı, bize eksi yazıyor ve sonuçta dünya ekonomisi bir durgunluk halinde.
Türkiye’deki gelir adaletsizliğine bir bakalım
Credit Suisse’ın küresel servet raporunu bir inceleyelim. (2014)
- 2013 yılında Türkiye’de 10.000 – 100.000 dolar serveti olan kişi sayısı nüfusun %30.3’ü.
- 2014 yılında ise bu oran %22.8 olarak belirlendi.
Aynı raporda %10’luk zengin kesimin payına göz atacak olursak:
- 2000 yılında zenginlerin toplam servetten aldığı pay %66.7
- 2007 yılında %70.2
- 2014 yılında %77.7
Bu da demek oluyor ki 2014 yılına kadar geçen süre içerisinde, Türkiye’de zenginler daha zengin olurken, geri kalanın serveti yıllar içerisinde azalmış.
Japonya’daki ve Türkiye’deki gelir dağılımı
İlk olarak iki ülkenin GSYH (gayri safi yurtiçi hasıla) düzeylerini inceleyelim. Aşağıda IMF verilerini görebileceğiniz grafiğe bir göz atalım.
- 2014 yılı itibari ile grafikte gördüğünüz gibi Japonya’nın GSYH’si 6,21 trilyon dolar iken
- Türkiye’nin GSYH’si 1,01 trilyon dolar.
2013 – 2014 yıllarında, 1 milyar doların üzerindeki milyarder sayıları ise aşağıdaki gibi:
Milyarder sayıları | |||
2013 | 2014 | GSYH (Trilyon Dolar) | |
Japonya | 24 | 24 | 6,21 |
Türkiye | 45 | 60 | 1,01 |
Bu tablodan çıkan çarpıcı sonuç ise şöyle:
- Japonya’nın GSYH’si Türkiye’nin GSYH’sinin tam 6 katıdır. Buna çoğumuz şaşırmadık, Japonya gibi teknoloji üreten bir ülkenin GSYH’si tabi ki kat ve kat yüksek olacaktır.
- Şaşırılacak nokta, Japonya’daki milyarderlerin sayısında bir artış yokken, Türkiye’deki milyarder sayısındaki artış %33 oranında.
Yoksul halkın giderek daha da yoksullaştığı bir Türkiye tablosu
Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi Türkiye’deki gelir adaletsizliği, olumsuz yönde artan bir trend içerisinde. 2014 yılı itibari ile Japonya’nın geliri bizden 6 kat fazla iken, milyarder sayısı bizim milyarder sayımızın yarısından daha azdır. Yani geliri daha adaletli bölüşen bir Japonya varken, gelir artışının zenginlere kaydığı ve geriye kalan fakir halkın daha da yoksullaştığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Gelir adaletsizliği ile önümüzdeki 20 sene içerisinde savaşamazsak, dünyadaki zenginler kendi gelirlerini para oyunları ile katlamak için, kaos yaratmak suretiyle, bu yoksul halkları kullanarak, zenginliklerini daha da artırmanın yollarını arayacaklardır.
O yüzden Türkiye’nin bu duruma mahal vermeyecek ekonomik, sosyal ve kültürel önlemleri alması ve halkların yoksullaştırılmasına izin vermemesi gerekmektedir.