HSBC Premier Ekonomi Sohbetleri etkinliğinde, Türkiye ekonomisi ve mali piyasaları pozitif görünümde olduğuna, ancak enflasyon yükseldikçe risklere karşı hassaslığın artabileceğine dikkat çekildi.
HSBC bankasının premier müşterilerine özel düzenlenen ve bu yıl ikincisi İstanbul’da gerçekleştirilen seminerde, HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel, HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ve HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Çoklu Varlık Fonları Kıdemli Yöneticisi Osman Yılmaz ekonominin gündemi ve finansal piyasalarla ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
Aksel: Türkiye ekonomisi ve mali piyasaları için görünüm pozitif
Konuşmasında küresel ekonomilerin 2016 yılında kırılgan bir dengede seyretmesi ve ekonomilerde toparlamanın yavaş ve kademeli olacağına dair görüşlerini koruduklarını dile getiren HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel, “Bu kırılgan dengenin sonucu olarak, emtia fiyatlarının mevcut düşük seviyelerinde uzunca bir süre kalmasını ve Amerikan Merkez Bankası’ndan gelecek faiz artırımlarının yavaş ve düşük olmasını bekliyoruz” dedi. Aksel sözlerine şöyle devam etti: “Başta Avrupa bölgesi olmak üzere Türkiye’nin ana ihracat pazarlarında ekonomilerin yavaş da olsa toparlanma eğilimine girdiği, petrol fiyatlarının düşük kaldığı, Avrupa ve Çin merkez bankalarının destekleyici politikalara devam ettiği senaryo önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi ve mali piyasaları için pozitif görünüm yaratıyor” dedi.
Ekonomi Sohbetleri
Şubat ayı başında yaptıkları “Ekonomi Sohbetleri” toplantısında, dengenin kötümser tarafına kayan beklentiler nedeni ile piyasalarda gerçekleşen satışların alım fırsatı olduğunu, spekülasyon amaçlı döviz taşıyan müşterilerinin kurdaki yükselişleri TL’ye geçme fırsatı olarak değerlendirilebileceğini vurguladıklarını hatırlatan Aksel şunları söyledi: “Son haftalarda beklentimize paralel piyasalarda yaşanan düzeltme hareketi ve sermaye piyasalarında gerçekleşen getiri sonrasında, hisse senedi piyasası ile ilgili olumlu görüşümüzü koruyoruz.
Nisan ayında TCMB başkanı ataması yaklaştıkça, piyasada tekrardan iç veya jeopolitik risklerin fiyatlanabileceği görüşümüz doğrultusunda ve enflasyon ile mevduat piyasası ile ilgili beklentilerimizi de dikkate alarak, tahvil piyasası ile ilgili görüşümüzü Avrupa Merkez Bankası kararı sonrasında piyasalarda yaşanması olası pozitif havayı da gördükten sonra kademeli olarak “olumlu”dan “nötr”e çekiyoruz. Riski dağıtan ve getiriyi çeşitlendiren “çoklu varlık” tipi fonların uzun vadeli yatırımlar için uygun araçlar olduğu görüşümüzü yineliyoruz.”
“Fiyatlar yükseldikçe risklere karşı hassaslık artacaktır”
HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ise küresel piyasalar ve ekonomideki son gelişmelerin Avrupa ve Japonya merkez bankalarını düşük enflasyon ve görece zayıf büyümeye karşı yeni tedbir almaya iterken, Fed’in faiz artışlarını daha temkinli yapacağına işaret ettiğini söyledi. “Şubat ortalarından itibaren bu durum ve petrol fiyatlarında düşüşün durması gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışlarının yavaşlaması açısından kısa vade için görece olumlu bir görünüm sundu. Fakat Fed Mart toplantısında beklemede kaldıktan sonra piyasada Nisan ve Haziran için faiz artışlarının konuşulmaya başlandığını görebiliriz” diyen Aksoy, şunları dile getirdi:
“Son gelişmelerle Fed’in Ocak’ta beklemede kalması için iki neden ortadan kalmış görünüyor. Bu nedenler küresel finansal piyasalarda türbülans ve ABD’de verilerin zayıf açıklanmasıydı. Küresel görünüm dışında Türkiye’ye gelebilecek akımlar açısından makro ekonomik gelişmeler ve beklentilere bakmakta fayda var. Düşük petrol fiyatlarının desteğiyle 32 milyar dolar seviyesinde görece düşük cari açık, Türkiye’nin potansiyel büyümesine yakın %3.5 büyüme ve sene içinde %8 civarında seyrederek 2016’yı %8.7’de bitirebilecek bir TÜFE enflasyonu bu sene beklediğimiz makro resimde ana figürleri oluşturuyor.”
Aksoy, “Gelişmekte olan piyasalara sermaye girişleri sürmedikçe, enflasyon yüksek seyrederken, büyüme ve cari açıktaki olumlu durumun tek seferlik etkilerden kaynaklanacak olması Türkiye piyasasını uzun vadeli yurtdışı fonlar açısından ön plana çıkartabilecek bir görünüm sunmuyor. Türkiye finansal varlık fiyatları geçmiş seviyelere ve gelişmekte olan piyasa ortalamasına göre ucuz kalıyor. Fakat Nisan’da Merkez Bankası başkanlığına yapılacak atama ve gelişmekte olan piyasalara son haftalardaki sermaye girişlerinin devam etmemesi gibi riskler son yükselişler sonrası kısa vade için Türkiye piyasalarında yukarı yönlü hareket konusunda temkinli olunması gerektiğine işaret ediyor” değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz: Türk Lirası cinsi varlıkların pozitif ayrışması sürecek
HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Çoklu Varlık Fonları Kıdemli Yöneticisi Osman Yılmaz da şu görüşleri dile getirdi: “Düşük emtia fiyatları ve ihracat pazarlarındaki ılımlı toparlanmanın sonucu olarak 2015 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin cari açığında iyileşme gözlemliyoruz. Diğer yandan, TCMB’nin uyguladığı sıkı para ve likidite politikalarının sonucu olarak son aylarda kredi talebinde azalma ve enflasyonda da bir miktar düşüş var. İç ve dış dengelerdeki bu toparlanmanın sonucu olarak sene başından beri benzer gelişmekte olan ülkelerden pozitif ayrışan Türk Lirası cinsi varlıkların, önümüzdeki dönemde de bu performansını sürdürmesini bekliyoruz.
Seneye büyüme ve kredi piyasalarına ilişkin negatif başlangıç yapan küresel piyasalarda ise ABD ve Avrupa Merkez bankalarının destekleyici para politikaları sayesinde geçtiğimiz aydan itibaren olumlu bir seyir var. Zaman zaman dalgalanmalar yaşayacak olsak da, 2016 yılının hem yurt içinde hem de küresel piyasalarda hisse senetleri ve tahvil gibi riskli varlıklar için pozitif bir sene olmasını bekliyoruz.
Daha önce Bursa, Isparta, Antalya, Eskişehir, İstanbul ve İzmir’de düzenlenen seminerler ile HSBC, birikim yönetimi konusundaki uzmanlığıyla Premier müşterilerinin bireysel ekonomilerini desteklemeyi hedefleniyor. Seminerler kapsamında katılımcılara Türkiye’de ve küresel piyasalarda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmeler de aktarılıyor.