Hikaye mi olmak istersin marka mı?

Günümüzde birçok marka ve kuruluş markalaşmanın önemini keşfetmiş ve  iyi bir hikaye anlatıcısı olmayı önemsemiştir. Özellikle de son bir kaç yıl içinde hikaye anlatıcılığı üzerine birçok sertifika programı günden güne artarak açılmaya başlanmıştır. Yirmi birinci yüzyılın trendi olan markalaşmanın hikayedeki gibi gerçeklik, merak uyandırma, ürünle bağlantılı olarak imajlarındaki tutarlılık ve kendine has özgünlüğe dayanan iyi bir hikaye anlatıcılığından geçtiği günden güne önemi kavranarak anlaşılmıştır.

Hikaye mi olmak istersin marka mı?

Yaşanmış ya da yaşarken gerçekleşmesi mümkün olan şeylerin okuyucuda merak uyandıracak ve ona haz verecek şekilde kaleme alındığı kısa edebi yazılara hikaye denir ama hikaye sadece bununla sınırlı değildir.

Hikaye, yer ve zaman şeklinde insan yaşamını olaylar aracılığıyla okuyucuya aktarırken ayrıca karakter ve okuyucu arasında da bir duygusal bağ kurulmasını da sağlar. Hikaye olay, çevre, zaman ve kişiler etrafında ilerlerken birbiriyle kurduğu bütünsel kurgu sayesinde okuyucuyu etki altına alarak onda bir gerçeklik algısı yaratır.


Marka ise bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesinin sağlaması için kişi adlarıyla birlikte özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar ve malların biçimlerinin yahut ambalajlarının çizimle görülebilen ifadelerini sunan, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret ve sembolleridir.

Bir markanın sevilmesi ve tutulması için hikayeye çok ihtiyacı vardır, hikayesi rakipleri arasında sivrilmesindeki en önemli etkileyicilerden biridir. Fakat aynı şey iyi bir hikaye için geçerli değildir, hikayenin okuyucu tarafından kabul görmesinde ve sevilmesinde hiçbir markaya ihtiyacı yoktur.

Ayrıca her hikaye zamanla kendi markasını da yaratabilir. İçinde geçen terimler, konular ve karakterlerin kullanıldığı eşyalar eğer hikaye sevilmişse bir gün gelir marka bile olabilir. Bana kalırsa iyi bir hikaye eğer isterse bir gün mutlaka kendi markasını da yaratır fakat iyi bir marka için bunu söylememiz zor. Çünkü  bir markanın hikaye olabilmesi için bazen ticari yaklaşımların ötesinde pazarlama stratejilerinin dışında kalarak dürüstlüğe ve açıklığa dayalı bir tutum izlemesi gerekir.

Ticari kaygıları düşünürsek bu bir işletme için en zorudur. Popüler kültüre uymadan özgün olabilmesi ve ticari kaygı duymadan kendi misyonuyla hareket edebilmesi için gerçekten kendi değerlerine çok bağlı olmalı, misyonunu korumalıdır. Günümüz hızlı tüketim dünyasında markalar tüketimi daha kabul gören yaklaşımlar benimserken kısa vadeli daha anlaşılan reklamlar kullanmaya ve tüketici alımlarını arttırıcı faaliyetleri popüler kültürü göz önünde tutarak kendini kısa ve basit ifade etmeye çalışması göz önünde tutulduğunda markaların hikayeleşerek akıllarda kalması oldukça az zor bir ihtimaldir. Bunun üstesinden gelebilen markalar genelde azdır ve çok fazla ticari kaygı duymayan markalardır. Gerçekliğini kanıtlamış markalar da her zaman rakiplerini geride bırakırlar. Unutulmamalıdır ki her şeyin çokça ve kolayca ulaşımın olduğu günümüzde  markaları kurtaracak tek şey yarattıkları özgün hikayelerdir. Kıssadan hisse; stratejisi olmayan işletmelerin yok olmaya mahkum olduğu gibi hikayesi olmayan markaların da artık ayakta kalması bir o kadar güçtür.


Bir Markada Olması Gerekenler:

  • Sözcükler
  • Sayılar
  • Harfler
  • Şekiller
  • Ürünün Şekli
  • Ambalaj

Bir Hikayede Olması Gerekenler:

  • Kendine özgün karakter
  • Kurguyla karakter arasında tutarlılık
  • Esrarengizlik ve merak uyandırma
  • Doğru ifadeler ve terimler kullanma
  • Gerçeklik

Bir şeyin akılda kalmasının en etkili yoludur hikayeler. Kutsal kitaplarda bile birçok şey hikayelerle anlatılmıştır. Çünkü bir şeyi anlaşılır kılmanın en etkili yolu onu metaforlarla hikayeleştirerek anlatmaktır. Günümüzde birçok marka ve kuruluş bunun önemini keşfetmiş ve  iyi bir hikaye anlatıcısı olmayı önemsemiştir. Özellikle de son bir kaç yıl içinde hikaye anlatıcılığı üzerine birçok sertifika programı günden güne artarak açılmaya başlanmıştır. Yirmi birinci yüzyılın trendi olan markalaşmanın hikayedeki gibi gerçeklik, merak uyandırma, ürünle bağlantılı olarak imajlarındaki tutarlılık ve kendine has özgünlüğe dayanan iyi bir hikaye anlatıcılığından geçtiği günden güne önemi kavranarak anlaşılmıştır.

Hikaye olmak zor olsa da hikaye olmayı beceremeyen kurum, kuruluş ve kişilerin artık iyi bir marka olamadığı, ikisinin birbirinden ayrılmadan yeni bir çağa uzandığı bambaşka bir dönemden geçtiğimiz aşikar… Hikaye; eğitici, öğretici ve özgünlüğüyle akılda kalıcıdır.


Marka olmak ise toplumda etiket, itibar ve kabul görmektir. Hangisi olmak istediğinize artık siz karar verin?


Gizem Serra Sözen
2006 yılında tanıştığım Mevlana’nın Mesnevisi ile manevi yolculuğum başladı diyebilirim. Manevi değerleri her zaman maddi değerlerin önünde tutan bir anne ve babayla büyüdüğüm için maneviyata yakın bir genç olarak büyüdüm, bu yüzden kendimi hep şanslı gördüm. Çünkü hayattaki en yakın iki rol modelim hal ehli insanlardı. Şimdi cüz-i irademle öğrendiklerimin üstüne her gün bir yenisini daha ekleyerek burada sizlerle paylaşmayı diliyorum… Söz uçar, yazı kalır… Biz en iyisi her ay yazılarda buluşalım…