Ne müttefik belli ne sığınakların yeri

Ankara’da patlayan bu son bombayla hepimizin her yanı kan revan içinde yine. Hem suçsuzuz hem de olduğumuz yerde böyle durmaya devam edersek güçsüz. Bu sefer gerçekten kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyoruz…

ne müttefik belli ne sığınakların yeri kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyorum ankara terör saldırısı

İnsan olmaya yakışır şekilde yaşamayı erteleyen, yarattığı kaoslarla yaşadığı yeryüzünü cehenneme çevirerek beşer kalmayı seçen bir varlık… Dünyada bir çocuğun bile haksız gözyaşı dökmesi tüm kainatı yasa boğabilecekken, biz her gün yaptığımız güç savaşlarıyla dünyada binlerce çocuğu öksüz, yetim bırakıyoruz. Ah’larla dolu bir dünyada yaşıyoruz artık.

Evreni sarmış bir mutsuzluk dalgası, istediğin kadar bireysel iyi ol. Bu kadar acı dolu sahneyi görüp de kendi iyi haline mutlu olman imkansız… Hadi diyelim yeterince bencilsin, daha çok da vurdumduymaz… Ama başkasına yanmayan kendine hiç mutlu olamaz. Mutluluğun yolu birbirimiz için empati kurmaktan, yeri gelince de birbirimiz için üzülmekten geçiyor. Bu yüzden denir ya mutlu olmak mı istiyorsun yardım et etrafına, hatta kimse de bilmesin bir tek sen bil bunu… Böylece benlik damarlarını değil, sevgi damarlarını genişletirsin… Belki de bu şekilde fabrika ayarlarına geri dönebiliriz, çünkü kendimizden geri kalan, hatırlamak istediğimiz tek şey bir parça insanlık artık.


Üzülerek yazıyorum bu yazıyı da terör kelimesini parmaklarımın ucundan dökülen satır aralarında var etmek istemezdim. Günden güne ülkemin insanına yapılan saldırılar beni buna mecbur etti. Ankara’daki bu üçüncü bombalı saldırı hepimizi artık can evinden vurdu. Görüyoruz ki günden güne dozajı artarak ilerlemekte. Üzülmek ve hiçbir şey yapamamak yeterince hepimizin sinirlerini zayıflattı. Bu sefer inanılmaz bir köprüden geçiyoruz.


Hani Emre Aydın’ın “Bu kez anladım” adlı parçasındaki gibi…

Bu kez anladım…
Kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyorum.
Ben ordaydım.
Erbabı yalnızları, yutan kentler biliyorum.
Bu kez anladım.
Hüzünlerden bozma,
Mutluluklar yaşıyorum.
Ne müttefik belli,
Ne sığınakların yeri…

Kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyoruz

Ankara’da patlayan bu son bombayla hepimizin her yanı kan revan içinde yine. Hem suçsuzuz hem de olduğumuz yerde böyle durmaya devam edersek güçsüz. Günden güne halimiz daha kalamayacak bu olanlara eğer böyle hiçbir şey yapmadan devam edersek. Gidişatı görmek için bir kahin olmaya gerek yok herhalde. Herkesin aklını başına toplama zamanı geldi de geçiyor bile. Zaman artık herkesin üstüne düşeni yapma vaktidir. Daha da uyuşmadan uyan ey Türk!


Çünkü bu sefer gerçekten kuru dallardan yapma bir köprüden geçiyorsun…


Gizem Serra Sözen
2006 yılında tanıştığım Mevlana’nın Mesnevisi ile manevi yolculuğum başladı diyebilirim. Manevi değerleri her zaman maddi değerlerin önünde tutan bir anne ve babayla büyüdüğüm için maneviyata yakın bir genç olarak büyüdüm, bu yüzden kendimi hep şanslı gördüm. Çünkü hayattaki en yakın iki rol modelim hal ehli insanlardı. Şimdi cüz-i irademle öğrendiklerimin üstüne her gün bir yenisini daha ekleyerek burada sizlerle paylaşmayı diliyorum… Söz uçar, yazı kalır… Biz en iyisi her ay yazılarda buluşalım…