Öykü kitabı yazarı Özlem Narin Yılmaz, yazmaya üniversite yıllarında başladı. Kayıp Yalnızlık Ormanı, Kızböceği, Karmeleği isimli kitapları yayımlandı.
Öykü kitabı yazarı Özlem Narin Yılmaz
Özlem Narin Yılmaz, 1978 doğumlu. 2000 yılında Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği’nden mezun oldu. Yazmaya üniversite yıllarında başladı. Kayıp Yalnızlık Ormanı adlı ilk öykü kitabı Eylül 2006’da, Kızböceği adlı ikinci öykü kitabı Şubat 2008’de Everest Yayınları tarafından, Karmeleği adlı öykü kitabı Eylül 2010’da Can gençlik Yayınları tarafından yayımlandı. Bazı öyküleri ve yazıları Mahsus Mahal, Kitaplık, Notos Öykü, Hece Öykü, Eşik Cini, Lacivert dergilerinde ve Radikal Kitap Eki’nde yayımlandı. Yazınsal çalışmalarını sürdüren yazar, halen İstanbul’da öğretmenlik yapıyor. Huzursuz Periler isimli yeni romanı ile öyküde olduğu kadar romanda da iddialı olduğunu bildiğimiz yazara sorduk:
“Dünyayı Siz Yönetseydiniz” Ne Olurdu?
Dünyayı ben yönetseydim eğer
Dünyayı ben yönetseydim eğer, ilk olarak yeryüzünde ne kadar top, tüfek, tank, silah, bomba varsa imha edilmesini isterdim.
Dünyayı ben yönetseydim: Yasakladığım tek şey savaşmak olurdu.
Belki de yasaklamama gerek kalmazdı, çünkü insanlar artık savaşmaya gerek ve istek duymazlardı.
Sonra da ülkeler arasındaki sınırları kaldırır, gelir dağılımındaki adaletsizliği önler, dünyayı koca bir açıkhava müzesi gibi ziyarete açardım.
İnsanın yeryüzünün tek hakimi olmadığını, yaşama hakkına sahip tek canlı olmadığını, doğa ve hayvan katliamı yapamayacağını bildirirdim. Her türlü hayvan sömürüsüne son verir, kendi doğal ortamlarında rahatça yaşamalarını sağlardım.
Okullarda çocuklara cinsiyetçilik, homofobi ve ırkçılık karşıtı dersler koyarak küçük yaştan itibaren nefret suçunun ne olduğunu öğrenmelerini sağlardım. Rekabete dayalı eğitimi değil oyuna, eğlenceye, sanatsal üretime dayalı bir eğitim sistemini yerleştirmeye çalışırdım.
Dünyayı ben yönetseydim; Küçük yaşlardan itibaren çarpım tablosunu, fiil çekimlerini ezberlemeyi değil, klasikleşmiş edebi eserleri okumayı zorunlu tutardım.
Çalışma saatlerini azaltır, her çocuğun ve yetişkinin, günün uzun saatlerini okumaya ayırabilmesi için gerekli düzenlemeyi yapar, kitaplara ulaşımı kolaylaştırırdım. Yeryüzünde çok sayıda kütüphane inşa ettirirdim.
Sanatçıların sanatsal üretim yapabilmeleri için uygun koşullar hazırlar, toplumun sanat eserlerine daha kolay erişimini sağlardım.
Edebiyatı ve sanatı hak ettiği düzeye taşırdım. Yani en yukarılara.
Toplumsal cinsiyetçiliğe son verir, kadınların yaşamın her alanında hak ettikleri ve olmak istedikleri düzeyde olmalarının önündeki engelleri kaldırırdım.
Çocuk bakımı, ev işleri gibi kadını toplumsal hayattan koparan durumları sadece onun asli görevi ve sorumluluğu olmaktan çıkarır, bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapardım.
Dünyayı ben yönetseydim; Kadını sözde göklere çıkarıp cennete yerleştiren, gerçekte ise öldürüp aşağılayan, köleleştiren, cehennemde yaşatan anlayışa son verirdim.
İnsanların cinsel yönelim ve cinsel kimliklerinden dolayı aşağılanıp dışlanmalarının önüne geçerdim.
Her yana büyük harflerle “Yeryüzü hepimizin!” diye yazdırırdım.