Siyasette ülkenin sorunlarını çözecek bir kıvılcım göremiyoruz

Ben bu ülkede hala yaşayanlar arasındayım. Şanslı mıyım? Sanmıyorum. Çünkü ne zaman ümit etsem, biraz gülümsesem yine zifiri karanlık bir olay yaşanıyor. Ülkedeki yetmiş dört milyon insan, biz, sanki bir kuklacının iplerine bağlı gibiyiz. Artık istediğimiz gibi sokağa çıkamıyoruz, can korkusu yaşıyoruz. Siyasi partilerde de ülkenin sorunlarına çözüm olabilecek bir kıvılcım dahi göremiyoruz.

Artık istediğimiz gibi sokağa çıkamıyor, can korkusu yaşıyoruz. Siyasi partilerde ülkenin sorunlarını çözecek bir kıvılcım dahi göremiyoruz.

Ufukta karanlık günler

Bu patlamalar birkaç gün gündemimizi meşgul ediyor ve daha sonra unutuyoruz, unutmak istiyoruz. Çünkü yavaş yavaş büyüyen savaşın farkındayız. Ülkenin gidişatının çocuk yetiştirmek için hiç de uygun olmadığını biliyoruz. Ufukta karanlık günler görünüyor ve biz elimizi taşın altına koymadığımız sürece, hiçbir şey olmamış gibi davrandığımız sürece karanlık günlerin gelmesi hızlanacaktır.

Kızılay‘da yaşanan terör olayı hepimizin sorunudur. Ölenler hepimizin kardeşidir, babasıdır, çocuğudur. Hepimiz ölenlerden aynı oranda sorumluyuz. İnsanların ölmemesi için teröre acilen bir çare bulunması gerekiyor.


Her şeyden önce bu ülkenin saygı duyulması gereken bir anayasası var, işlemesi geren bir hukuk sistemi var. Devlet eliyle yürütülen güvenlik sistemindeki sorunun artık çözülmesi gerekiyor. İktidarlar, anayasada yazan sosyal devlet ilkesini yerine getirmekle ve ülke insanının güvenliğini sağlamakla yükümlü değil midir? Bangır bangır televizyonlarda olması gereken muhalefet nerede? Terörü kınamak neyi değiştirecek? Tüm bu sorular cevapsız kalırken bir de başkanlık sistemi ile gündem meşgul ediliyor. Üstelik başkanlık sistemi bu ülkenin yapısına ne kadar uygun? Bize ne gibi faydaları olacak? Biz terörün bitmesini, işsizliğin azalmasını, adaletin sağlanmasını, ekonominin düzelmesini, turizm gelirlerinin artmasını istiyoruz. Başkanlık sistemi tüm bunları yapacak mı?


Bütün siyaset kaos içinde!

Siyasi partilerde ülke sorunlarını çözecek bir kıvılcım dahi göremiyoruz. Umutsuzluğumuz bu yüzden. Çıkıp öneri sunmaları gerekirken kınamakla yetiniyorlar. Artık bu patlamanın sonuncusu olacağından da şüpheliyiz.

Ankara katliamını yapan terör örgütü evet suçludur. Ankara katliamını önleyemeyen iktidar da suçludur. Haksızlıkla, yolsuzlukla, yalanla yeterince mücadele etmeyen bizler de suçluyuz. Hepinizin iktidarı yerin dibine batsın, hepiniz bir genç kız hayatı etmezsiniz diye hastane kapısında feryat eden vatandaş haklıdır. Artık ülkenin geleceği için elimizi taşın altına koymaya mecburuz.


Gün, Türk Kürt kardeş ve birlik olma günüdür. Teröre geçit vermeme günüdür. Hep birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak zorundayız. Doğrudan ve haktan yana taraf olmalıyız. Haksızlık karşısında susmamalıyız. Yoksa toplu toplu öleceğiz!


Ceren Kurt
Hikayelerim var, iç içe geçmiş duygulardan besleniyorum. Zaman zaman karanlık tarafa gider gelirim. İşte bu yolculuklarda hikayelerimi biriktiririm. Hayat sürekli akış halinde bu yüzden kendim dahil hiç kimseyi tam anlamıyla tanıdığımı düşünmüyorum. Herkes değişir, zaman değişir ama yolculuk baki kalır. Masal kahramanları gerçektir. Ve paralel evren vardır. Hatta paralel evren dövmesi yaptırmak isterim, kendi üzerimden oraya kapı açmış gibi olurum hem. Hobilerim arasında kedileri bezdirene kadar sevmek vardır. Ve dünyanın yegane ilacı sevgidir.