Suriyeli mülteci çocuklar Türkiye’de köle gibi satılıyor

Suriyeli çocukların çocuk işçi, katalogla satılan bir köle olduğu Türkiye’de, Suriyeliler her geçen gün patlama noktası haline getirilen bir sosyal sorun haline geliyor. Dünya Sosyal Hizmet Günü kapsamında Türkiye’de korunmaya muhtaç bireylere yönelik yeterli adım atılmadığına dikkat çekildi.

Suriyeli mülteci çocuklar Türkiye'de köle gibi satılıyor

Her yıl Mart ayının üçüncü Salı günü, Dünya Sosyal Hizmet Günü olarak adlandırılıyor, sosyal hizmet uzmanları tüm dünyada bugünü mesleki bir gün olarak görerek çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Bu yılın etkinliklerinde Suriyeli mülteci çocukların soruları ön plana çıkıyor. Türkiye’de Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, yaptığı basın açıklamasında Türkiye’nin en önemli sorunlarını sıraladı.

Korunmaya ihtiyacı olan insan Türkiye’de çok fazla

• Ne yazık ki günümüzde, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, LGBTİ, mülteci, yoksul, hapishanedeki mahkum başta olmak üzere hakları elinden alınan veya hakları daha fazla korunmaya ihtiyacı olan insanlar, insan hakları çiğnendiği ya da insan haklarının gerekleri yerine getirilmediği için daha fazla psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmakta, yalnızlaşmakta ve çaresiz hale gelmektedir. Bu çerçevede her geçen gün insanın insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakları korumaya ve bu hakları geliştirmeye daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.


• İnsanların sırf insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakların gereklerinin yerine getirilmesi için bireyleri psikososyal yönden güçlendirmek başta olmak üzere çeşitli mesleki uygulamalar gerçekleştiren sosyal hizmet uzmanları olarakinsan haklarının çiğnenmesinden ve haklarının yerine getirilmemesinden dolayı büyük bir endişe içindeyiz.

• Diğer yandan; Sosyal hizmet alanında işsizliğe mahkûm bırakılmış meslek gruplarından icat edilen yeni mesleklerle yanlış politikalar yürütülmeye devam edilerek büyük bir çıkmazın içine girilmektedir. Bizler bu çıkmazda, cinayete kurban giden kadınları, kıyıya cesedi vuran Aylan Bebekleri, cinsel kimliğinden dolayı öldürülen insanı, sosyal yardım yapanların kendilerinin bile yiyemeyeceği gıdayla, yanmayan kömürle ve bir insan bu kadar parayla ne yapar denecek nakdi yardımlara mahkum bırakılmış yoksulu, kısacası insanlığımızı yitirmek istemiyoruz. Bu nedenle bizler bugünü insan haklarının gereklerinin yerine getirilmesi için bir mücadele günü olarak görüyoruz

• Bölünmemiş bir insanlık için mesleğimizin savunuculuk ve hak temelli bakış açısıyla tüm yurttaşlarımızı dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce vb. yönünden ayırt edilmeden haklarını savunmaya ve haklarının gereklerinin yerine getirilmesini talep etmeye davet ediyoruz.

Suriyeli çocuklar köle gibi satılıyor

Önce misafir sonra geçici koruma statüsü verilen yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kapılarını açan ülkemizde, Suriyelilerin yaşam koşulları her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Suriyeli çocukların çocuk işçi, katalogla satılan bir köle olduğu  ülkemizde, Suriyeliler her geçen gün patlama noktası haline getirilen bir sosyal sorun  olarak karşımıza çıkıyor.

Ne yazık ki günümüzde, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, LGBTİ, mülteci, yoksul, hapishanedeki mahkum başta olmak üzere hakları elinden alınan veya hakları daha fazla korunmaya ihtiyacı olan insanlar, insan hakları çiğnendiği ya da insan haklarının gerekleri yerine getirilmediği için daha fazla psikososyal sorunlarla karşı karşıya kalmakta,  yalnızlaşmakta ve çaresiz hale gelmektedir. Bu çerçevede her geçen gün insanın insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakları korumaya ve bu hakları geliştirmeye daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.


İnsanların sırf insan olduğundan dolayı sahip olduğu hakların gereklerinin yerine getirilmesi için  bireyleri psikososyal yönden güçlendirmek başta olmak üzere çeşitli mesleki uygulamalar gerçekleştiren sosyal hizmet uzmanları olarakinsan haklarının çiğnenmesinden ve haklarının yerine getirilmemesinden dolayı büyük bir endişe içindeyiz.

Halihazırda muhafazakar neoliberal sosyal politika uygulamaları,  her geçen gün artan bu sorunları çözmüyor, aksine sorunlar daha fazla artıyor. Çocuklara yönelik ihmal ve istismar sayıları artıyor.  Kadına yönelik şiddet,  önleme mekanizmalarının tersine artmaya devam ediyor.  LBGTİ’ler ayrımcılıkla daha da kötüsü nefret cinayetleri ile karşı karşıyalar.

Yoksullar, siyasi partilerin kendi iktidarlarını kurmak ve korumak için bir araç haline getirilen dar sosyal yardımlara bağımlı hale getiriliyor.  Engelsiz ve ulaşılabilir bir hayata sahip olmaları gereken engelliler ve yakınlarının önüne engeller konmaya devam ediyor. Engellilerin hakları engellilere lütufmuş gibi verilmeye devam ediyor.

Ülkemizde son dönemde yaşanan olaylarda daha iki gün önce yaşanan katliamda olduğu gibi insan eliyle yaratılan afetlerde desteğe ihtiyaç duyan insan sayısı daha da artıyor. İnsanlar için güvenli ortamlar bozuluyor.

Ülkemizde bunlar yaşanırken, her fasılda amaç olarak dillere dolanan gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmak mümkün olamayacaktır.

Suriyeli çocukların çocuk işçi, katalogla satılan bir köle olduğu Türkiye'de, Suriyeliler her geçen gün patlama noktası haline getirilen bir sosyal sorun haline geliyor.

Gelişmişlik, düşünce özgürlüğünün olduğu, insanların ötekileştirilmediği, insanların kutuplaştırılmadığı, bütün insanların onuruna ve insan haklarına saygı duyulduğunda olur.

Diğer yandan; Sosyal hizmet alanında işsizliğe mahkûm bırakılmış meslek gruplarından icat edilen yeni mesleklerle yanlış politikalar yürütülmeye devam edilerek büyük bir çıkmazın içine girilmektedir. Bizler bu çıkmazda, cinayete kurban giden kadınları, kıyıya cesedi vuran Aylan Bebekleri,  cinsel kimliğinden dolayı öldürülen insanı, sosyal yardım yapanların kendilerinin bile yiyemeyeceği gıdayla, yanmayan kömürle ve bir insan bu kadar parayla ne yapar denecek nakdi yardımlara mahkum bırakılmış yoksulu, kısacası insanlığımızı yitirmek istemiyoruz. Bu nedenle bizler bugünü insan haklarının gereklerinin yerine getirilmesi için bir mücadele günü olarak görüyoruz


Bölünmemiş bir insanlık İçin mesleğimizin savunuculuk ve hak temelli bakış açısıyla tüm yurttaşlarımızı dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce vb.  yönünden ayırt edilmeden haklarını  savunmaya  ve haklarının gereklerinin yerine getirilmesini talep etmeye davet ediyoruz.


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.