Terör eylemlerinde yayın yasağı

10 Ekim 2015 de Ankara Tren Gar’ında, 17 Şubatta Çankaya’da, 13 Martta Güvenpark’ta gerçekleştirilmiş olan terör saldırılarının hemen ardından yayın yasağı getirildi. Peki, yayın yasağının getirilmesi doğru mu, yanlış mı?

Terör eylemlerinde yayın yasağı

Terör eylemlerinin yaşanmasının hemen ardından yayın yasağının getirilmesi kimine göre doğru bir karar, kimine göre ise yanlış.

Terör saldırılarında Başbakanlık tarafından getirilen geçici yayın yasağı, olay yerini görecek şekilde canlı yayın, olayın oluş anı ve hemen sonrasına ilişkin görüntüler ve cenaze görüntülerinin verilmemesini kapsıyor. Yani Başbakanlık diyor ki; “Terör saldırıları esnasında olay yerini görme, canlı yayın yapma, cenaze görüntüsü verme.” Ama neden?


Değerli okurlar; “Medyanın terör eylemlerinde araç olarak kullanılması” (1) başlıklı yazımda terör eylemleri karşısında medyanın etik olarak nasıl davranması gerektiğini sizlerle paylaşmıştım.

Bu bağlamda yayın yasağı getirilmeli midir?

İlk olarak, medya kamuoyunun bilgi edinme ve bilgi alma hakkını sağladığı için terör saldırılarının hemen ardından yayın yasağı getirilmemelidir. Ayrıca bu tip durumlarda yayın yasağının getirilmesi çözüm değildir. Çünkü teknolojinin gelişmesi ile insanlar Facebook, Youtube, İnstagram vs. gibi sosyal medya mecralarında olayın oluş anını hemen aktarabiliyor, cenaze görüntülerini, yaralı insan fotoğraflarını toplum ile paylaşabiliyor. Dolayısıyla terör saldırılarının hemen ardından yayın yasağının getirilmesi yanlış olmakla beraber medya bu esnada görevini yerine getirememiş ve teröre hizmet etmiş gibi algılanıyor.

Diğer yandan yayın yasağı getiren Başbakanlık’ın açıklamasına göre terör saldırıları sırasında zarar görmüş insanların, cenazelerin vs. canlı olarak yayına aksedilmesi istenmiyor.  Fakat bu yayın yasağının getirilmesi bütün medyayı etkilemekle beraber işini etik olarak gerçekleştiren medya mensuplarının da önünü kapatarak engel olmuş oluyor.


Görevini etik olarak yapmayan medya mensubuna/mensuplarına yasak getirilsin!

Başbakanlık illa yasak getireceğim diyorsa o zaman kamuoyunun bilgi ve haberi sağlayacağı yayına değil olay yerini tüm çıplaklığı ile görebilecek şekilde canlı yayın yapan, olayın oluş anını ve hemen ardından olaya ilişkin yaralı insanların, cenazelerin görüntülerini açık bir şekilde vererek görevini etik olarak yapmayan medya mensubuna/mensuplarına getirsin.

Sonuç olarak terör eylemleri sırasında yayın yasağının getirilmesi görüşünün kesinlikle yanlış bir karar olduğunu ve bu kararın tekrar gözden geçirilmesi düşüncesindeyim.

İlgili yazı


(1) Medyanın terör eylemlerinde araç olarak kullanılması


Görkem Barındık
1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır.