23 Nisan’larda “Egemen” değil miyiz?

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir?” Egemen değil miyiz kutlayamıyoruz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı?

23 Nisan'larda "Egemen" değil miyiz?

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuş; 29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan “Cumhuriyet” önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiştir. Ve Meclis önergeyi kabul etmiştir; böylece Türkiye Devleti’nin yeni yönetim biçimi Cumhuriyet, yeni ismi “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak belirlenmiştir.

29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle devletin yönetim biçimi, Cumhuriyet olarak ilan edilmiştir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanımız olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından 23 Nisan 1924’te, 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanması için talimat verilmiş, 1929’da da bu bayram dünya çocuklarına armağan edilmiştir.


Atatürk, TBMM açılış sevincini geleceğin temsilcileri çocuklarla paylaşarak ‘Bu bayramı çocuklara armağan ediyorum’ demiştir.

“Küçük hanımlar küçük beyler !
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memeleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.”
Mustafa Kemal ATATÜRK

TBMM’nin açılışı egemenliği padişahtan alıp halka verme

Atatürk’ün de söylediği gibi, “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur”. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler.

Saltanatın kaldırılışıyla Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu gerçekleştirilirken TBMM’nin açılışı, egemenliği padişahtan alıp halka verme ve halkın bu günü bayram olarak kutlama amacı taşımıştır. Çocuk bayramı ise savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukları bir bahar şenliği ortamıyla sevindirmek amacındadır.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”

Bu cümle bir ilkedir, TBMM’de kürsünün arkasındaki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk Milleti adına Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temel dayanağını oluşturan ilkedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. maddesi bu cümle ile başlıyor.

Atatürk İlkeleri ve devrimleri olarak bilinen, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal egemenliğini sağlaması yolunda TBMM’nin yaptığı yasalar, bu temel ilke üzerinden hareketle ortaya çıkmıştır.

Peki “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” cümlesini söylemiş ve ilke edinmiş önderimizin bu sözünü her birimiz biliyoruz ancak acaba benimsememiş bir millet miyiz?


Bugün ülkemizde huzur ve refah içinde coşkuyla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı kutlayabiliyor muyuz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin her bölgesinde çocuklar, bugün sağlık, huzur ve güvenlik içinde mutlu mu?

Korunup kollanıyorlar mı, sosyal hizmetleri veriliyor, sevgi ve eğitimleri sağlanabiliyor mu?

Cumhuriyetin çocukları olarak yetişiyorlar mı?

Kendilerine Atatürk tarafından hediye edilmiş bayramı bugün kutlayabiliyorlar mı?

Eğer çocuklarımıza sevgi, huzur, güvenlik ve korunma ortamı sağlayamıyorsak ülkemiz için nasıl bir gelecek yaratabiliriz?

Milletçe ciddi olarak düşünmeli, ülkemizin içinde olduğu durumun bilinciyle hareket etmeliyiz. Bugün en coşkulu kutladığımız bu bayramı kutlayamıyorsak eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının birer ferdi olarak her birimiz üzüntü duymalı, sorumlu olmalıyız.


Savaş sırasında öksüz ve yetim kalan çocukları sevindirmenin naifliğine sahip önderimizin hediyesine sahip çıkamadığımız için utanç duyarken bugün ülkemizde yaşananları görmediğine sevinsek mi üzülsek mi bilemiyorum.

Çocuğun Atatürk’e efsane cevabı: Benzemez kimse sana!


Hale Karaarslan
İndigo Dergisi’nde Yazı İşleri Müdürü ve Yayıncı olarak görev yapıyor. İndigo Dergisi’ni kendisi ve yazarlar için bir okul olarak görüyor. Yaşama ve insana dair pek çok şey öğrenerek, yürekleri sonsuz güzellikle çarpan bir sevgi ailesinin içinde her gün biraz daha maskelerinden arınarak, özünü, kendi olanı buluyor. İki harika çocuğunun öğretmenliğinde ve eşinin her konuda kendisini destekleyen sevgisi eşliğinde öğrenmeye devam ediyor. İstanbul ve Marmaris'te yaşıyor.