Çocuklarınızı kanser riskinden nasıl korursunuz?

Dünyada her yıl 11 milyon kişiye kanser tanısı konuluyor ve bu hastaların 7 milyonu yaşamını kaybediyor. Türkiye’de ise her yıl 200 bin kişi kansere yakalanıyor. Kanser oluşumunda %60 oranında çevresel faktörler, %40 oranında da kötü şans etkili. Bu oransal verilere göre; tüm kanserlerin üçte biri, yaşam şeklinin değiştirilmesine bağlı olarak ortadan kaldırılabiliyor.

Kanserin temeli 5 ile 18 yaş arasında atılıyor

Kanser oluşumunda günümüzde en çok suçlanan faktörler sigara, obezite, hareketsiz yaşam ve zararlı kimyasallar olarak sıralanabiliyor. Kanser korkusu ve yanlış bilgiler nedeniyle beslenme alışkanlıkları da değiştiriyor. Özellikle de besinlerinde uzun süre saklanması için kullanılan koruyucu katkı maddeleri veya ambalaj olarak kullanılan kimyasal maddelerin kanser yapıcı etkileri toplumumuzca bilinmekte. Bunun gibi korkular nedeniyle mevsimi haricinde sebze ve meyve yememe uyarıları, insanları karbonhidrat ve ete yönlendiriyor. Bu besin grubunun ağırlıklı tüketimi ise obeziteyi tetikliyor. Beraberinde sigara ve hareketsiz yaşam ile birlikte kanser riski ise oldukça arttırıyor.

Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, 1-7 Nisan Kanser Haftası’nda kanserden korunma önerilerinde bulundu.


15 yıl erken ölmemek için sigara ve tütün ürünleri kullanmayın

Sigaranın dünyada her yıl 5 milyon kişinin yaşamını tehdit ettiğini ve 10 yıl sonra bu rakamın iki katına çıkmasının beklendiği vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, kanserlerin %30’undan ve kanserden ölümlerin %50’sinden sigaranın sorumlu olduğunun altını çizdi. Vücutta en az 12 farklı kanser türünün ortaya çıkmasında sigaranın etkisi bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdoğan, “Sigara içenlerde; akciğer, ağız, boğaz, gırtlak ve yutak, kalınbağırsak, mide, pankreas, böbrek, mesane, lösemi, baş boyun kanserleri ile tıkayıcı akciğer hastalıkları görülmektedir. Türkiye nüfusunun %30’u, yani diğer bir deyişle ülkemizde 25 milyon kişi sigara içmektedir. Sigaranın içinde 50’den fazla maddenin direkt kanser yapıcı etkisi ispatlanmıştır. Sigara ve tütün kullanan bağımlıların %30’unun ömürleri 15 yıl kadar kısalmaktadır. Günde 10 adet sigara içenlerde; kanserden yaşam kaybı olasılığı sigara içmeyenlere göre 7 kat, günde 1 paket ve daha fazla sayıda sigara içenlerde ise 1225 kat artmaktadır. Sigara içmeyen bir toplum yaratırsak, özellikle akciğer kanserlerinin neredeyse %90’ından daha fazlasını olmak üzere, kanseri büyükçe bir oranda yok edebiliriz ” diye konuştu.

Kimyasallardan korkmak yerine onları doğru kullanın

Kamuoyunda kansere yol açan kimyasalların, insanların önüne sürekli korkutucu bir hedef olarak konulduğuna işaret eden Prof. Dr. Özdoğan; “Gıdalardaki kimyasalların denetimini, gıdaların saklama koşullarına uygun olup olmadığını ve doğru plastiğin doğru gıda ile buluşmasını sağlamak yerine insanları kimyasallardan uzak tutmanın çok yanlış olduğunu düşünüyorum” dedi. 2010 yılından sonra ortalama yaş süresinin 70’i bulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özdoğan, “Bunda doğru kullanılan kimyasalların etkisi inkar edilemez. Kimyasallar düşman değil dostumuz olabilir. Burada önemli olan karşı karşıya kalınan dozdur. Kimyasal, ancak doğru yönetilmediğinde ve gerekli olan doz aşıldığında vücut için zararlı olacaktır ” diye konuştu.

Sebze ve meyveden uzaklaşıp karbonhidrat tüketimini arttırmayın

Günümüzde, iyi tarım uygulamaları ile organik tarım kıyaslandığında, birbirine sağlık açısından üstünlük sağlayan bir veri bulunmadığını anlatan Prof. Dr. Özdoğan, “Bugün gerçek anlamda organik gıda yetiştirmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Çünkü organik ürünleri toprak altında ya da üstünde yetiştirmek için minerale, özel bitkilere ve organizmayla mücadeleye ihtiyacınız var. Bunlar olmadan yetiştirmek neredeyse imkansız. İyi tarım uygulamalarının uluslararası tanımı; sebze ve meyvede kimyasal kalıntı, böcek ilacı ve fiziksel kalıntının olmamasıdır. Bunun yanında; yetiştirilme sırasında insana ve bulunduğu çevreye zarar vermeyen bir üretim tarzıyla yetiştirilmesi de önemli. Bu nedenle amaç, insanların önüne çok daha pahalı ve ulaşımı zor ürünler yerine, herkesin ulaşabileceği sağlıklı ürünler getirmek olmalıdır. Meyve ve sebzeye karşı oluşabilecek önyargı, bu ürünler yerine karbonhidrat ve et tüketimini artırmakta, bu da önemli sağlık sorunlarına zemin hazırlamaktadır” açıklaması yaptı.


Yanmış etten uzak durun bağırsak kanseri riskini azaltın

Bağırsak kanserlerinin en önemli nedenlerinden biri, sağlıksız beslenme alışkanlıklarıdır. Beslenme şekli, kırmızı et tüketimi ağırlıklı ve lifli gıda oranı düşükse, bağırsak yapısında bozulmalar oluşur. Çünkü lifli gıdaların bağırsaktan çıkışı kolaydır ancak et türü besinlerin bağırsakta kalış süresi uzundur. Kabızlık oluştuğunda da bu besinler bağırsak içinde çürüyerek kimyasal özellik kazanır ve bağırsağa zarar vermeye başlar. Bu kimyasallar aynı zamanda kan yolu ile tüm vücuda yayılır. Kırmızı et yerine balık ve tavuk tercih edildiğinde, lifli gıda tüketim oranı artırıldığında sindirim sistemi olumsuz etkilenmeyecektir. Özellikle mangalın sık tüketimi vücutta kanser yapıcı önemli bir nedendir. Kömür alevi ile etin teması, anormal miktarda kimyasal açığa çıkmasına neden olur. Bu nedenle protein alımı daha çok baklagillerden sağlanmalı, tam işlenmiş tahıl ürünleri yerine çavdar, yulaf ve tam buğday unu ve bunlarla yapılmış gıdalar tüketilmelidir.

Çocuklarınıza sağlıklı beslenmeyi 5 yaşından sonra öğretin

Çocukluk çağından itibaren hamburger, cips, gazlandırılmış içecekler ve hazır gıdaların yoğun bir şekilde tüketimi, gençlik dönemindeki kanser vakalarında önemli bir artışa neden olmaktadır. Özellikle 5 yaşından itibaren sağlıksız beslenen çocuklar 20-25 yaşlarına geldiklerinde önemli sağlık sorunları yaşamakta hatta 20’li yaşlarında mide ve bağırsak sistemlerinde meydana gelen kanserlerle karşılaşmaktadır. Çocukluk çağında sıklıkla görülmeye başlayan kabızlıkta dikkatli olunmalı ve yemek alışkanlıkları tekrar gözden geçirilmelidir. Bu nedenle ailelerin, çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırabilmeleri için evde yemek yeme kültürünü küçük yaşlardan itibaren onlara aşılamaları, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeleri için gerekli şartları sağlamaları, beslenme şekilleri ile onlara örnek olmaları çok önemlidir.

Haftada 4 saat egzersiz ile kanser riskini %25 azaltın

Kanserden korunmada kilo kontrolünün önemi büyüktür. Kilo alımı ve obezitenin en önemli nedenleri arasında hareketsiz yaşam olduğu düşünülürse, haftada 2,5 saat hafif tempolu ve haftada 1,5 saat yüksek tempolu bir egzersiz ile ortalama 4 saatlik spor yapmak bu nedenle çok önemlidir. Düzenli spor ve günlük egzersiz ideal vücut ağırlığına ulaşmada ve kiloyu korumada önemli bir etkiye sahiptir. Pilates, bisiklete binmek ve tempolu yürüyüşler gibi vücudu yormayan sporlar hem vücuda zindelik verir hem de sağlıklı kilo kontrolünde etkilidir.

Gelecekte kanseri %50 oranında yok edin


“Kanserle mücadelede en önemli silah bilgidir. Kanserden korkmayan bilinçli toplum olabilmek ancak eğitimle mümkün olur” diyen Prof. Dr. Özdoğan, “Yaşamlarının ilk yıllarından itibaren sağlıklı beslenmeyi öğrenen, sigara, alkol gibi olumsuz alışkanlıklardan uzak duran, düzenli spor alışkanlığı kazanmış çocuklarımız sayesinde gelecekte tüm kanserleri %50’in üzerinde yok edebiliriz. Bu da bilinçli bir aile yapısı ve bilinçli bir toplum sayesinde mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.