Her insan ideallerinin peşinden gidebilir mi? Gidenler efsane oluyor ve arkasında bir şeyler bırakıyor. Gidemeyenler ise gidenleri okuyor, seyrediyor. Siz hangisi olacaksınız? Giden mi, kalan mı?
Düşün, harekete geç ve uygula
Zaman kavramı kişiden kişiye değişiyor. Bir şeye ulaşmak için zamanın hızla geçmesini isteyen bir kişiye göre zaman durmuştur, zamanın geçmesini istemeyen birisi için zaman hızla akar. Mağlup takım için +4 dakika hızla geçerken, galip takım için zaman bir türlü geçmek bilmez. İnsanlar arkasında kocaman bir hayat bırakırlar, 60’lı yaşlarında geriye dönüp bakınca “ne de çabuk geçti bunca yıl” cümlesini duyarız hep. Aslında bu cümle için 60’lı yaşlarda olmaya gerek de yok. Şu an en az 20 yaşında olan bir kişi bile, geride kalan 5 yılı düşününce “zaman ne de çabuk geçmiş” diyebiliyor.
Peki zaman bu kadar hızla geçerken biz hayatımız için neler yapıyoruz?
Zamanı öldürüyor muyuz yoksa sonuna kadar kullanıyor muyuz? Boşa geçen zamanımız var mı? 5 yıl sonra bugünümüzü düşündüğümüzde yazık olmuş geçen zamana mı diyeceğiz, ne de çok şey sığdırmışım şu 5 yıla mı? Bu tamamıyla bizim elimizde. Ortalama her insan 6 yaşında okula başlıyor. Önündeki 15 yılı, o kişinin hayatını şekillendiriyor. Okul hayatında çok başarılı ise bu durum o kişinin ondan sonraki kalan tüm hayatını etkiliyor. Aslında 6 yaşından 22-23 yaşına kadar geçen süre bir çocuğun bütün hayatını nasıl şekillendirir? Henüz küçücük çocuklar önündeki derslerin onların yaşantısını bu denli etkileyeceğini nasıl bilebilir? Bizler veli olarak bunu çocuklara nasıl anlatmalıyız?
Şimdiki aklım olsaydı…
Mesleğini seçmiş, belki istemediği bir iş ile uğraşıyor, istemediği bir okula gitmiş, istemediği insanlarla sürdürüyor hayatını, o zaman anlıyor geçmişte yaptığı yanlışları…
İnsanların hayattan beklentileri ve hedefleri oluyor. Hedefler ulaşılabilir olmalı. Hiç kitap okumamış bir insan yazar olmayı isteyemez. Yüzmeyi bilmeyen birisi dalgıç olamaz. Eğer bizler hayattan beklentilerimizi geçmişte yaşadığımız olaylarla orantılı tutarsak doğru hedefler koyuyoruz demektir. Bir de hayaller vardır. Bunların gerçek olması da bizim o andan sonra ne kadar istediğimizle alakalıdır. Eline hiç keman almamış bir insan 30 yaşında bunu öğrenip çok iyi keman çalabilir. Bizler yeteneklerimizin farkında olmalı ve istediğimiz şeylerin arkasından koşabilmeliyiz.
Yerimizi seçmeliyiz
Liderliğin doğuştan geldiğine inananlardanım. Bazı insanlar istedikleri kadar lider olmayı arzu etseler de o vasıf yoksa boşa kürek çekiyor demektir. Bazı insanlar ise ne kadar istemese de mutlaka işin bir ucundan tutar liderliğe soyunurlar. Bazı insanlar birinci adam olamazlar, o kişiyi o göreve getirsen de yapamazlar. Bazıları ise ikinci adam olmazlar. Buna karar verecek olan bizleriz. Hayatta birinci adam mıyız yoksa ikinci adam mı?
Kariyer çok önemlidir. Her şey de olduğu gibi burada da seçim vardır. Bazı insanlar 30 yıl çalışır bir arpa boyu ileri gidemez. Öyle bir vizyonu yoktur çünkü. Ben yıllarca böyle sürdürürüm hayatımı der. Bazıları ise hayatla kavga eder, olduğu yerde duramaz. Üzerine sürekli bir şeyler koyar ve en sonunda kafasındaki “o adam” olur. Her insan ideallerinin peşinden gidebilir mi? Gidenler efsane oluyor ve arkasında bir şeyler bırakıyor. Gidemeyenler ise gidenleri okuyor, seyrediyor. Siz hangisi olacaksınız? Giden mi, kalan mı?
Bizi neler bekliyor?
Türkiye’de ve dünyada yani insanlığın olduğu her yerde barış, sükunet, huzur, mutluluk, birbirine saygı gösteren insanların olmasını bekliyoruz. Kötülükler neden var, neden bazı kişiler iyi olamıyor? Neden milyonlarca iyinin arasına sızan kötüler o milyonların hayatını etkiliyor? Buna neden izin veriliyor? İnsanların zorunlu ihtiyaçları dışında ilk sırada, gelen güvende olma ihtiyacı her canlı için geçerli. Özellikle ülkemizin kötü günler geçirdiği şu sıralarda güvenlik en çok önemsediğimiz şeylerin başında geliyor. Yaşadığımız ülkenin mutlu, refah seviyesi yüksek, iç karışıklıkları olmayan, insanların eğitimli, bilgi sahibi olduğu bir hayat bekliyoruz.
Otokontrol en büyük eksikliklerimizden biri
Bunu sağladığımızda yakınımızda olan tüm olaylara iyi yönde müdahale edebiliriz. Batılı gibi düşünmeliyiz. Çalışmalıyız, bıkmadan usanmadan üretmeliyiz. 9 gün tatil yapmamalıyız. Türkiye Cumhuriyeti nüfusu 80 milyona yakın bir ülke. 80 milyon insan güçlerini birleştirir, yüreğini temizler ve önüne hedefler koyarsa birçok ülkeyi geride bırakabiliriz.
Haydi, herkes yerini seçsin, içindeki kötülükleri bitirsin, topraklarında yaşadığımız bu ülkeyi ileriye yöneltmek için kendine düşen görevleri sonuna kadar gerçekleştirsin. Unutmayın; bir ülkenin kaderini değiştirmek istiyorsanız, önce kendinizi değiştirmelisiniz!