Sakın kendi hikayelerinin kahramanı olamayan insanlara hikaye yazmaya çalışmayın. Bazı insanlar vardır, hayatlarında hiçbir kimse tarafından gerçekten sevilmemişlerdir. Bir gün siz çıkar gelirsiniz, o kişiyi gerçekten seversiniz, kocaman parlak gülümsemeniz karanlık ruhuna ışık saçar zannedersiniz fakat yanılmışsınızdır.
Sevgi görmeme hali o kadar ruhlarına işlemiştir ki siz nur topu dahi olsanız tek bir ışık huzmesinin geçip gitmesini sağlayamazsınız. Bu kişilerin karanlıkları o kadar güçlüdür ki bir süre sonra kendi ışığınızın cılızlaşmaya başladığını fark edersiniz.
Bu kişiler hiç kimse tarafından gerçekten sevilip sahiplenilmemişlerdir. Gerçek bir sevgiyle başları okşanmamış, dudakları öpülmemiş, tenlerine dokunulmamıştır. Nasıl ki vücudumuz bilinmeyen her etkiye karşı kendini korumak için tepki verirse bu insanların ruhları da tepki verir sizin ışıklar saçan varlığınıza.
Siz bu kişilere hikayeler yazmak istersiniz, yazarsınız da… Yüzleri aydınlansın, ruhları aydınlansın diye. Sizin gözünüzden nasıl göründüklerini anlatmak istersiniz. Kendilerini bilsinler, görsünler, keşfetsinler diye. Fakat onlar görmezler, duymazlar, bilmezler. Kendi hikayelerini dinlemek istemezler. Hikayelerini dinlediklerinde anlatılan kendileriyle ve sizin ışık saçan sevginiz ile nasıl baş edeceklerini bilemezler.
Gerçek hikaye kahramanınız kim?
Sizin bu hikayeyi tamamlamamanız belki de en hayırlısıdır. Bazı hikayeler yarım kaldığında aslında tamamlanmıştır. Cebinizde yarım kalmış hikayeleriniz ile geride kendi karanlığında boğulmuş kişileri ardınızda bırakıp yolunuza devam etmek sizin ruh ışığınızı güçlendirecektir.
Sakın kendi hikayelerinin kahramanı olamayan insanlara hikaye yazmaya çalışmayın. Bir gün ikinizin hikayesini yazacak, kendi hikayesinin kahramanı olabilmiş, ruhu ışıklar saçan kişiyle karşılaştığınızda, cebinizde yarım bıraktığınız hikayelerinizi onunla tamamladığınızda, karanlık ruhlu hikayesiz kişilere şükran duyacaksınız. Gerçek hikaye kahramanının kim olduğunu bulmanıza yardımcı oldukları için.