Nesnelerin İnterneti (IoT) sayesinde bilim kurgu filmlerinde izlediğimiz çoğu senaryo gerçek olacak. 2020 yılında 50 milyar cihaz IoT teknolojisini kullanacak.
Nesnelerin İnterneti IoT nedir?
Internet of Things (IoT) olarak anılan ve Türkçeye “Nesnelerin İnterneti” olarak çevrilen kavram ilk defa 1999 yılında Kevin Ashton tarafından kullanılmış. IoT içerisinde yer alan bir nesnenin, sanal olarak tanımlanabilir olması ve internet ortamında varlık gösterebilecek şekilde teknik donanıma sahip olması gerekiyor. IoT, internet ağı içerisinde var olan ve sanal olarak tanımlanabilir olan bu nesnelerin oluşturduğu ağ yapısı anlamına geliyor.
Yapılan tahminlere göre bu teknoloji mobil teknolojiden sonra gelecek olan ve hayatımızda gittikçe daha da yaygınlaşacak olan yeni teknolojik akım olacak. Yapılan araştırmalara göre bugün internete 10-11 milyar cihazın bağlı olduğu tahmin edilmekte ve bu rakamın 2020 yılına gelindiğinde 50 milyar cihaz seviyesine çıkması öngörülmektedir. Aynı araştırmalara göre; 2003 yılında dünyada kişi başına düşen birbirleriyle bağlantılı cihaz oranı 0,08 iken bu oranın 2020 tahmini ise 6,48 olacak. Ayrıca 2020 yılında, 20 adet tipik ev cihazının üreteceği bilgi trafiğinin, 2008 yılında üretilen tüm internet trafiğinden daha fazla olacağı tahmin edilmektedir.
IoT teknolojisi ile neler yapılabilir?
Nesnelerin internet üzerinde var olabilmesiyle geliştirilebilecek olan yenilikler sayısız. Ancak burada bazı örnekler vererek kavramı biraz daha somutlaştırmaya çalışalım.
IoT teknolojisi ile yapılabilecek bazı örnekler:
- Bir mağazada ayakkabı reyonunu gezerken kişiye özel indirimleri ve tekliflerin aktarılması
- Evdeki klimanın eve gelmeden önce açılabilmesi ve eve gelindiğinde evin istenilen sıcaklıkta olması
- Sıkça kaybedilen veya nereye konulduğu unutulan eşyaların yerinin kolayca tespit edilebilmesi
- Evdeki ocağın veya fırının uzaktan istenilen bir zamanda açılıp yemek yapma zamanından tasarruf edilebilmesi
Hangi cihazlar birbirine bağlanıyor?
Nesnelerin İnterneti dendiği zaman yalnızca cihazların internete bağlanması olarak anlaşılması doğru değil. RFID benzeri algılayıcıların ve tanımlayıcıların bazı cihazlar ile bilgi üretmeleri de bu kavramın içerisindedir.
Nesneler, algılayıcılar ve elektronik devreler ile donatıldığında insanlarla iletişime geçerek durum bilgilerini güncelleyebilecek yetenekler kazanırlar. Mobil ağlar ve internetin gelişimiyle birlikte bu nesnelerin kişiler ile iletişim kurmaları kolaylaştı ve insanlar da onları her yerden, her zaman gözlemleme ve kontrol etme şansına sahip oldu.
Bunun yanında IPv6 protokolüne geçiş, IP çakışmalarının önüne geçilmesini adına önemli bir engeli ortadan kaldırarak ciddi bir gelişme sağladı.
Bulaşık makinesinden kahve makinesine her cihaz internete bağlanacak
IoT kullanımı yangın örneği
Siz uyurken bir yangın durumunda en yakın itfaiye ve ambulansın konum bilgisi verilerek çağrılması, bu çağrıyı alan tarafların trafik bilgisi baz alınarak yol tarifi alması, sağlık personelinin gelirken sağlığınızla ilgili kritik bilgileri takip etmesi ve daha olayların başında odanın havalandırılmasının sağlanması, alarmın çalıp sizi uyandırarak olup bitenler hakkında bilgi vermesi ve belki sizin için bir kaçış planın hazırlanması mümkün. Benzer uygulama ve senaryolar çoktan bazı ülkelerde hayata geçirilmiş durumda.
Veri güvenliği ve gizliliği
Tüm faydalarının yanında Nesnelerin İnterneti bazı sorunlara da yol açacaktır. Birbirlerine bağlı cihazlar sayesinde sosyal hayatımızı internet üzerinden kayıt altına sunuyor olmamız, ortaya çıkacak veri miktarını inanılmaz derecede arttıracak ve bu büyük verilerin çözümlenerek işlenmesi zor ve karmaşık bir iş haline gelecektir. Bunun yanında ortaya çıkan bu verilerin gizliliği ve güvenliği de önemli bir konu olarak karşımıza çıkacaktır.
IoT’nin arayüzlere etkisi ve Amazon Echo
IoT kavramı muhatap olduğumuz arayüzleri de kökten değiştiriyor. Yıllar boyunca, bilgisayarlarda klavye ve fare, televizyonlarda ise uzaktan kumanda gibi “aracılı” ara yüzlere alışmıştık. Birkaç yıl önce, “simüle” edilmiş ara yüze sahip dokunmatik ekranlar ile başta yaşlılar ve küçük çocuklar olmak üzere, yeni kullanıcıların tabletler ve akıllı telefonlar gibi ürünleri kullanımı oldukça kolaylaştı.
Artık internete bağlı cihazlar ile ara yüz, dokunduğunuz veya elinizde tuttuğunuz ürünün kendisi haline geldi. Ses tanıma gibi daha sofistike ara yüzlerle, iletişim farklı bir boyut kazandı.. Örneğin Amazon Echo ile, kullanıcılar sadece seslerini kullanarak birden çok hizmet ile etkileşim kurabiliyorlar. Amazon Echo ile konuşarak haber başlıklarını alma, yemek hazırlarken zamanlayıcı kurma gibi hizmetleri örnek olarak verebiliriz. Alexa Voice Service (AVS) ile uygulamalarınıza veya cihazlarınıza ses tanıma sistemini entegre edebilir, Alexa Skills Kit (ASK) ile Amazon Echo’ya yeni beceriler kazandırabilirsiniz.