Her daim politikacılara benzettiğim 20’li yaşlardan bahsedeyim size. Evet, politikacılara benzetiyorum çünkü çok fazla şey vadediyor fakat çoğunlukla vadettiklerinin hiçbirini sunmuyor. 50 ve üzerindeki yaş grubunun “bu yaşların kıymetini bil” tavsiyeleri, “ah 20’li yaşlarda olsaydım” serzenişleri en çok duyduğunuz cümleler oluyor. Hayatla yüzleşmeye hoş geldiniz!
Hayatla ilk sürtüşmeler
Bana soracak olursanız 20’li yaşların son demlerini yaşayan biri olarak en çetrefilli yaşlar derdim. Kendi ayaklarınızın üzerinde durmanın, ciddi anlamda sorumluluk almanın zamanı gelmiştir. Bu başlangıçta tatlı bir heyecan verir, özgür olduğunuzu, paranızı kazanıp hayatın tadını doyasıya çıkaracağınızı, istediğiniz işi yapabileceğinizi düşünürsünüz. Ama zaman geçtikçe, en güzel, en enerjik yaşlar dedikleri bu dönemlerin sınavlar, okul, iş, kariyer derken ne kadar monoton geçtiğini fark edersiniz. En çok üniversite yıllarındaki zamanın tadını çıkarabilirsiniz belki ama o yıllarda da paranız olmaz yine bir şey yapamazsınız. Bursunuz kiranıza ancak yeter sonrasında bir sonraki bursunuzu alana kadar nasıl geçineceğinizin hesaplarını yaparsınız. Boş zamanlarınızda çalışmaya kalksanız bu defa da eğlenmeye zamanınız olmaz. Ve hayatla ilk sürtüşmeleriniz başlar.
Neyse şu üniversite bir bitsin sonrası gelir dersiniz. Gelir mi? Gelmez. İki seçenek vardır önünüzde; Ya özel sektör, ya KPSS. Sınava çalışsanız da gençliğiniz heba olmaya devam edecek, özel sektöre adım atsanız da. Sınava girseniz 1 sene daha hazırlık aşamasıyla 20’li yaşlardan boşa geçmiş 365 yaprak daha düşecek. Atanamama ihtimaliniz de yüksek. Hadi atandınız diyelim yine sabah 9.00 akşam 6.00 eviniz ve işiniz arasındaki o yolda emekli olana kadar gençliğiniz solacak. Ve siz gün gelecek 20’li yaşları heba etmenin mutsuzluğuyla 50’li yaşlarda hayıflanmaya başlayacaksınız.
26- 27 yaşınıza geldiğinizde artık kendinizi sorgulamaya, hayatı sorgulamaya başlarsınız. Çünkü önünüzde artık orta yaş grubuna gireceğiniz 30’lu yaşlar vardır. Artık hayatın birçok alanında genç olmadığınız sürekli olarak vurgulanır. Gençlerin yararlandığı bir telefon tarifesinden bile yararlanamazsınız. Zira benim somut olarak 20’li yaşların bitimiyle yüzleşmem tam olarak böyle oldu. Kullandığım hattın genç tarifesine üye olmak istediğimde görevli kadın tarifenin 26 yaş grubuna kadar hitap ettiğini ve 27 yaşımda olduğum için üye olamayacağımı söyledi. O an gençliğimin bittiğini ve hatta ötekileştirildiğimi bile hissettim.
20’li yaşlar hep olumsuzluklarla dolu değil tabi ki. Bu yaşların en güzel yanı; genellikle hayatınızın aşkıyla bu yaşlarda karşılaşırsınız. En çok mutluluğu, en çok heyecanı, en çok gözyaşını bu yaşlarda tadıyorsunuz. Mutsuz sonla bitip hayatınızın unutulmaz bir anısı olarak da hatırlayabilirsiniz ya da belki de şanslısınızdır bir ömür de geçirebilirsiniz. Ama 20’li yaşlarda kesinlikle aşkı tadarsınız. Kim bilir yaşı ilerlemiş olanların 20’li yaşların değerini bil nasihatleri belki de bu yüzdendir.
Merak edenler için bu yaşlar aşağı yukarı böyle geçiyor. Yeni girecek olanlara tavsiyem; özgür olurum, gezerim tozarım, hayatın tadını doyasıya çıkarırım diye çok da heveslenmeyin, buralar hiç de sizin sandığınız gibi değil. Ve belli bir yaştan sonra gençlere imrenenlere tavsiyem; siz de hiç hayıflanmayın genç olsaydım diye zira sınavlardan, iş peşinde koşturmaktan, çalışmaktan, çalışmasan parasızlıktan fırsat bulup da bir şey yaptığımız yok.
Ve hatta ileride nasihat verecek yaşlara geldiğimde 20’li yaşları değil 10’lu yaşları övüp, kıymetini bilin diyeceğim. Sınırsız hayal kurabilme özgürlüğüne sahipsin, okuldan gelince sana sıcacık poğaçalar sunacak annen yanında, dışarıda doyasıya eğlenecek kadar vaktin de var, alman gereken bir sorumluluk yok. Özetle 20’li yaşlar çok abartılmış ne varsa 10’lu yaşlarda var…