Yolun sonu görünüyor

Yolun sonu başından belli. Çünkü yolun devamında, o yolun başındaki insanlar var. Geçenlerde okul dışında bir yerlerde bir profesör ile masamız denk düştü. Kendisi  otuzlu yaşlarında bir profesördü ve kadındı. O an kaderimin bana bağıra çağıra bir mesaj verdiğine inandım. Yani benim için tam olarak sen de yapabilirsin mesajıydı…

Yolun sonu görünüyor

“Banane kıştan bahardan
 Banane bahardan kardan
 Aşağıdan yukarıdan
 Yolun sonu görünüyor

Sözlerime başlamadan önce tanışmamız gerekir sanırım. Zira ilerleyen satırlarda zat-ı alimden söz edeceğim. Fakat diyalog imkanımız an itibariyle namümkün olduğundan kısaca kendimden bahsedeyim. Sonra da yukarıda okumuş olduğunuz şarkı sözlerinin bu yazıda bulunuş sebebine değineceğim.


1992 doğumluyum, hali hazırda üniversiteye öğrencisiyim. Kendileriyle Mayıs ayında ilişiğimizi keseceğiz. Artık ayrılmak ikimize de iyi gelecek. Evet, üniversiteden bahsediyorum. Kendisi benim için, layığıyla bir hayal kırıklığından ibarettir. Birçok kişi gibi istediğim bölümü okumuyorum ve mezun olduğumda banknotları havaya saçıp ”para nedir ki” naraları atamayacağımı adım gibi biliyorum. Hatta bunu mıh gibi beynime kazıyorum. Ama yine de yapacağım işin hakkını verebilmek adına tam olarak 5 senedir emek harcıyorum. Bunu her şeyden önce kendime yatırım olarak yapıyorum. Sadece alanımda değil her konuda fikir edinmeye çalışıyorum.

Üniversite hayatım boyunca çok değerli hocalarım oldu, fikirlerinden, yaşamlarından, azimlerinden ve hayata bakış açılarından epeyce faydalandım. En çok ders haricindeki konuşmalarına kulak kesildim yalan değil… Yeri geldi bizleri herkesten çok onlar korudu. Yeri geldi unvanlarını masalarında bıraktılar ve dertleştik. Hayal kırıklığım kendileri haricinde her şeydendir.

Hayallerimdeki üniversite öğrencisi profili ne yazık ki üniversiteye başladığımda buhar olup kayboldu. Aklımdaki şöyle idi; devamlı okuyan, araştıran, parası hep az ama sofrası kalabalık olan, fikirleri olan, inançları olan ve toplumun içinde inandıklarına en çok sahip çıkan üniversite öğrencileri olmalıydı. Sahip çıkışları kaba kuvvet olmayan idi öğrenciler, onların eli kalem tutardı ve yazarlardı. İnançlarını savunurlardı hem de en faydalı şekilde… Benim hayallerim bunlardı ama gerçekler bambaşka…

Bu 5 sene boyunca her şeyden önce kimseye güvenmemem gerektiğini, bazen bencil olmam gerektiğini, ne yazık ki düşüncelerimizin farklı olduğu kişilerle arkadaşlık yapamayacağımızı üzülerek de olsa öğrendim. Sofrasına oturduğun insana ayrı bir kıymet verirdi bana göre insan. Sofra özeldi, aileydi. Ama sofranın tek ehemmiyetinin karın doyurmak olduğunu üniversitede öğrendim. Ve çok üzgünüm ki bu kadar boş insanı bir arada sadece öğrencilik yıllarımda gördüm.

Şimdi düşünüyorum da hayallerim neler diye cevabı yukarıda işte, yolun sonu görünüyor. Çünkü yolun sonu başından belli. Çünkü yolun devamında, o yolun başındaki insanlar var.


Geçenlerde okul dışında bir yerlerde bir profesör ile masamız denk düştü. Kendisi  otuzlu yaşlarında bir profesördü ve kadındı. O an kaderimin bana bağıra çağıra bir mesaj verdiğine inandım. Yani benim için tam olarak sen de yapabilirsin mesajıydı, o kadar heyecanlanmıştım ki hemen araştırmaya başladım sadece ismini biliyordum. Kendisiyle ilgili okudum ve okudum. Kötü bir şakaya maruz kalmıştım sanki. Kendisiyle ilgili onlarca haber buldum ve hepsi de illegal yollarla profesör olduğu yönündeydi. Evet, adeta kötü bir şaka gibi ama maalesef gerçekti.

Dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumda, en büyük kuş bir yumurtada gizliydi.

Yine de birçok hayalim var. Kariyerim adına birçok planım var. Büyütmeyi değil eğitmeyi hedeflediğim çocuklarım var. Çok bir şey istemiyorum. Okusun, yazsın ve vicdan sahibi olsun, gerisini halleder diye düşünüyorum.

Okumayı istediğim daha binlerce kitap var, görmeyi istediğim yüzlerce şehir… Öğrenmeyi, konuşmayı  istediğim diller var. Daha kendi kitabımı çıkaracağım mesela. İlk maaşımla ilgili bile hayal kurdum. Aileme ”işte kendi işimde kazandığım ilk para” diyeceğim. Ama belki yarın sokağın birinde ansızın parçalanabilirim. Bunun ütopik bir cümle olmaması ne acı. Çünkü hepiniz biliyorsunuz ki ölenler de benim gibiydi, hatta bazıları benim gibi üniversite öğrencisiydi. Ve benimle benzer hayalleri vardı hepsinin. Ama arkalarında sadece acı ve gözyaşı bırakabildiler. Yani benim hayallerim çok da önemli değil. Önemli olan benim hayallerimi gerçekleştirebilecek bir ülkede yaşamam için yetki ve güç sahibi olanların ne hayal kurduğu…

Gerisi Allah Kerim…


Geçtim dünya üzerinden
Ömür bir nefes derinden…


Gülşah Gür
Dumlupınar Üniversitesi Sigortacılık ve Risk Yönetimi bölümünden mezunum. Sosyal sorumluluk projelerinin, bir derneğin ve insanlık adına atılan en küçük adımın bile gönülden destekçisiyim. Edebiyat, müzik ve çocuk gelişimi alanları ile çok yakından ilgiliyim. Bir milletin yapacağı en büyük yatırımın sağlıklı, bilinçli, farkındalığı yüksek, iletişimi önemseyen ve her yaşta öğreneceği birçok şeyin olduğuna inanan çocuklar, nesiller yetiştirmek olduğuna inanıyorum.