Havaların ısınmasıyla birlikte doğa sporlarına yönelim ve doğa aktiviteleri de artmaya başladı. AKUT, her yıl bu sporlarla ilgilenen ya da doğaya çıkıp yaralanan, kaybolan kazazedeleri kurtarmak için önemli operasyonlara imza atan bir arama-kurtarma takımı. Aynı zamanda bünyesindeki AKUT Spor Kulübü ile çok sayıda sporcu yetiştiren bir kurum.
Biz de sizler için hem arama-kurtarma gönüllüsü hem de doğa sporları konusunda birçok tecrübesi olan gönüllümüz Ahmet Çakır ile bir söyleşi gerçekleştirdik. AKUT’la doğa sporları hakkında…
Ahmet Bey, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Ahmet Çakır. 39 yaşındayım, sigortacıyım. 2009 yılından beri Doğa Sporları ile ilgileniyorum. PADI AOW dalıcıyım. Yine 2009 yılından beri AKUT Arama Kurtarma Derneği gönüllüsüyüm. AKUT’ta hem Tasarım Birimi hem de AKUT Spor Kulübü bünyesindeki Dağcılık Kulübü çalışmalarında aktif olarak görev almaktayım.
AKUT’ta Arama-Kurtarma ve Doğa Sporları ile ilgili ne gibi eğitimler aldınız?
Arama kurtarma ile ilgili, ağırlıklı olarak doğada arama kurtarmaya yönelik olan Sar-tech 3, İlk Yardım, Kentsel (Enkaz) Arama Kurtarma, Harita ve Pusula Kullanımı, Navigasyon, İp Teknikleri, Kanyon Teknik Kurtarma; Doğa Sporları ile ilgili ise Kış Kampçılığı, Dağcılık, Kaya Tırmanışı, Sel Kurtarma ve Rafting eğitimleri aldım.
AKUT Dağcılık Kulübü ile Kaçkar ve Erciyes Dağlarında tırmanış faaliyetlerine katıldım. AKUT İstanbul, AKUT Eskişehir ve AKUT Bozüyük ekipleriyle beraber Harmankaya Kanyonu geçişini tamamladım.
AKUT, arama-kurtarma temelinde yapılanan bir kurum. Spor ile olan direkt ya da dolaylı ilgisi nedir?
Evet, AKUT’un öncelikli misyonu dağ ve doğa kazaları ile afetlerde arama-kurtarma çalışması yapmaktır. Ancak AKUT, gönüllülerine bu misyon doğrultusunda eğitimler verirken gönüllülerin fiziki kapasitelerini artıracak yöntemler de geliştirir. Bu yöntemlerin en başında hiç kuşkusuz spor gelmekte… Hem bizlerin spora yönlendirilmesi hem de sporun desteklenmesi için 2009 yılında kurulmuş olan AKUT Spor Kulübümüz 9 branşta profesyonel sporcu yetiştirmektedir. Bu branşlar; Dağcılık, Motor Sporları, Kar Sporları (Kayak ve Snowboard), Geleneksel Türk Okçuluğu, Atletizm, Bisiklet, Kıtesurf, Satranç ve Paralimpik Yelken olup tamamı, bünyesinde ulusal ve uluslararası alanda önemi dereceler elde etmiş sporcular barındırmaktadır.
Yine AKUT gönüllülerinin büyük çoğunluğu bireysel olarak çeşitli sporlarla uğraşmaktadır. Örneğin Yönetim Kurulumuzdaki 7 kişiden 3’ü millî sporcudur. İçimizde pek çok profesyonel sporcu olduğu gibi amatör olarak da spor ile ilgilenen gruplarımız var. Örneğin AKUT İstanbul ekibindeki gönüllülerimizin her cuma akşamı futbol, her salı akşamı voleybol maçı olur. Burada herkes amatördür ve kimse kimseden olağanüstü bir performans beklemez çünkü amaç derece elde etmek değil, spor yapmaktır.
Ülkemizde doğa sporlarına olan ilgi son 15-20 yılda ciddi bir artış göstermiş durumda. Bu artışı neye bağlıyorsunuz? Salon, stadyum sporlarına olan ilgi azaldı mı?
Doğa sporlarına yönelim 1990’lı yıllarda ivme kazandı. Tabii bunun pek çok nedeni var. Üniversitelerde doğa sporları ile ilgili öğrenci kulüplerinin çoğalması, iletişim kaynaklarının gelişmesi, internetin hayatımıza girmesi, Genel Başkanımız Ali Nasuh Mahruki’nin Dağcılık alanında uluslararası başarılar elde etmesi ve bu alanda yazdığı kitaplar, gençlerin yurt dışına çıkma imkânlarının artması, nüfus artışı ile birlikte şehir hayatından bir iki günlüğüne de olsa uzaklaşma ihtiyacı ve benzer pek çok etken bu artışa sebep olarak gösterilebilir.
Zaten bildiğiniz gibi Türkler yüzyıllardır doğa ile iç içe yaşamış bir toplumdur. Doğayı seven bir milletiz. Hayatın doğal akışı içinde insanlar doğaya geri dönme arzusu hissetti. İyi de oldu…
Salon ve stadyum sporlarına değinecek olursak, bu ilginin azaldığını düşünmüyorum hatta tam aksi ilgi artıyor denebilir. Hatta ülkemizde her sene yeni salonlar, spor kompleksleri yapılmasına karşın “Doğa Sporları” için ideal olan alanlar yazık ki yok ediliyor. Daha kısıtlı alanlarda, daha çok sporcu görüyoruz.
Doğa sporlarıyla ilgilenmeye karar veren fakat bu konuda deneyimi olmayan biri nasıl bir başlangıç yapmalıdır?
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki doğa sporlarının tamamı riskli sporlardır. Her ne kadar gruplarla birlikte hareket etseniz de açık arazide kendi başınızın çaresine bakabilecek durumda olmalısınız. Bunun için en azından temel ilk yardım ve navigasyon bilgisi almış olmanız ve fiziksel kondisyonunuzun yeterli olması gerekir. Bu şartları temin ettikten sonra branşta karar kılmak ve o branşa özgü eğitimler alıp tecrübeler edinmek gerekir.
Doğa sporları dediğimizde karşımıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Yüksek İrtifa Dağcılığı, Doğa Yürüyüşü, Mağaracılık, Kaya Tırmanışı, Rafting, Scuba Dalışı, Yamaç Paraşütü, Kampçılık bunlardan sadece birkaçı. Her spor branşı için kendine özgü tecrübe ve ekipman gerekiyor. Bu noktada da hem vakit hem para harcamanız kaçınılmaz oluyor.
İlk defa doğaya çıkacak olanlar genellikle heyecanlı oluyor ve kendilerine uygun ve gerekli olan-olmayan birçok malzeme satın alıyorlar. Örnek vermek gerekirse; dağcılığa başlayıp binlerce liralık ekipman alan bazı arkadaşlarım, ilk kamplarında -15 derecede, çadırda bir gece kaldıktan sonra bu sporun kendilerine uygun olmadığını anladılar. Öncelikli tavsiyem malzeme ve ekipman almadan evvel, o branş ile ilgili kulüp, dernek veya gruplara katılıp fikir edinmeleri. Bilhassa bünyesinde faaliyete uygun rehber bulunduran yapılanmaları tercih etmelerinde fayda var. Bu sayede minimum maliyetle kendilerine uygun branşı keşfedebilir ve o konuya yoğunlaşarak daha az zaman ve para harcamış olurlar.
Doğa sporlarının genelinde yanınızda bulunması gereken standart malzeme ve ekipmanlar nelerdir?
Her branşın malzemesinin birbirinden farklı olduğunu belirtmekte fayda var. En basitinden, günübirlik bir doğa yürüyüşünden bahsedecek olursam; yanınızda olması gereken malzemeler en az 25 litre hacimli ve su geçirmez bir sırt çantası, trekking ayakkabısı, ilk yardım çantası, yağmurluk, pusula, kafa lambası, yedek kıyafet, düdük, baton, su ve yiyecek içecektir. Ortalama model ve markaları tercih ederseniz böyle bir çantayı 250 liraya çok rahatlıkla hazırlayabilirsiniz. Bu hazırlığı son güne bırakmamak çok önemlidir. Faaliyet türüne göre gerekli olacak ihtiyaç listesini bir yere asıp her seferinde o liste üzerinden çantanızı yeniden hazırlamanız son derece faydalı olacaktır. Yine imkânınız varsa olası aksilikler için yanınızda yedek yiyecek, içecek ve yedek kıyafet bulundurmanızı tavsiye ederim.
Faaliyetin zaman ve kapsamı arttıkça bu malzeme listesi de çoğalır. Çadır, uyku tulumu, mat, kask, emniyet kemeri, tozluk, krampon, buz kazması, termos, içlik, teknik ceket, yedek pil, radyo, telsiz, GPS, ocak, mutfak malzemeleri gibi, liste uzar gider.
Günümüz teknolojisinde harita okuyan akıllı cihazlar, GPS cihazları vb. ne gibi ekipmanlar var. Bu ekipmanlar ile ilgili bilgi aktarır mısınız?
Kullanmayı biliyorsak ve doğru haritalar yüklü ise GPS ve harita okuyabilen akıllı cep telefonları bize doğada büyük kolaylık ve zaman tasarrufu sağlayacaktır. Harita ve pusula, zaman kaybetmeden hedefimize ulaşmamıza, gerektiğinde bulunduğumuz koordinatları başkalarına iletmemize olanak sağlar. Ancak bu cihazların batarya süresi sınırlıdır. Yine cep telefonları hassas cihazlardır ve soğuk hava ile bölgesel şartlardan çabuk etkilenir. Bu cihazları taşısak bile harita ve pusula kullanmayı öğrenmemiz ve yanımızda bulundurmamız son derece önemli.
GPS cihazı uydudan yerinizi belirleyen bir cihazdır. Dolayısıyla bu cihazın çalışabilmesi için telefonunuzun çekmesine gerek yoktur çünkü cihaz baz istasyonu şartı aramaz. Bu tür malzemeler doğa sporları veya avcılık malzemeleri satan firmalardan temin edilebilir. Birçok şirketin internetten satışı da bulunuyor. GPS cihazının fiyatı pusulaya göre yüksek fakat işlevi çok daha fazladır. 500 lira ile 3.000 lira arasında değişen fiyatlara satılmaktadır. Doğa yürüyüşleri, tırmanış, dağcılık, mağaracılık vb. sporlarla çok ilgilenen kişilerin GPS cihazı edinmeleri çok işlerine yarayacaktır. Bu cihaz sayesinde sadece nerede olduğunuzu tespit etmek değil aynı zamanda gittiğiniz rotaları işaretlemek, kaydetmek ve daha sonra aynı rotayı tekrar takip etmek gibi birçok işlevi de gerçekleştirebilirsiniz.
Pusula ise çok daha cüzi rakamlara satılmakta. 20 liradan başlar, özelliklerine göre 500 liraya kadar satılan modelleri bulunur. Yine son derece kullanışlı bir malzemedir. Kullanım esnasında gittiğiniz yönü kontrol etmenizde ve gerekiyorsa mesafe veya süreyi ölçerek notlar almanızda, dönüş yolunuzu bulmanızda faydalı olacaktır.
Doğa sporları için nasıl bir hazırlık yapılmalı?
En başta ne kadar tecrübeli olduğumuza ve faaliyetin ne boyutta olduğuna bakıp her türlü hazırlığımızı en ince detayına kadar hesaplamamız gerekir. Bir doğa sporu kazası en tecrübesiz bireyden en profesyonel sporcuya kadar herkesin başına gelebilir. Bu kaza risklerini minimize ettikten sonra başlangıç yapmalıyız. Bu başlangıcın ilk etabı ön hazırlık safasıdır. Bu noktada bir plan oluşturulmalı. Planlamanın ilk aşamasında, faaliyet boyunca ihtiyacımız olacak bilgileri toplamamız son derece önemli. “Nereye gideceğim? Nasıl gideceğim? Kimlerle gideceğim? Faaliyetim ne kadar sürecek? Gideceğim yerde hava durumu nasıl olacak? Gideceğim yerin arazi yapısı nasıldır? Faaliyet boyunca hangi malzeme ve ekipmanlara ihtiyaç duyacağım? Acil bir durumda ne yapacağım?” gibi soruların cevabı hazır olmalı. İklim tipi, faaliyet türü ve arazi yapısına uygun malzeme ekipman temininden sonra yola çıkmaya hazır olduğumuzu söyleyebilirim.
Bir faaliyetin ön planlamasındaki en önemli noktalardan biri de o faaliyet hakkında birilerini bilgilendirmektir. Yani nereye gideceğimiz, faaliyet içeriğimizin ne olduğunu ve ne kadar süre sonra geri döneceğimiz gibi bilgileri yakınlarımızla paylaşmamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde başımıza bir şey gelmesi durumunda, yardım talep edemeyecek durumda olsak dahi bir arama ekibi için gerekli olacak başlangıç noktasını belirtmiş oluruz.
Doğada başımıza gelen en temel sorun nedir?
Doğada başımıza gelen en temel sorunlar eksik ya da yanlış malzeme nedeniyle yaşanabilecek kaza ya da yaralanmalardır. Bu nedenle malzeme seçimi son derece önemli. Yanı sıra en çok karşılaşılan durum kaybolmak. Bu iki sorunu, yanımızdaki arkadaşlardan birinin ya da birkaçının fiziki ya da ruhsal yetersizliği, planlama hataları nedeniyle karşılaşılan aksilikler vs. izler. Bazı bölgelerde yaban hayvanları da bulunuyor ancak hayvanlar ses ve kokumuzu, biz onları görmeden daha önce alıp bizden uzak durdukları için büyük sorunlar yaşanmıyor. Böyle durumlarda yani vahşi bir hayvanla karşılaşacak olursak sakince yönümüzü değiştirmemiz uygun olacaktır. Gittiğimiz bölgenin hayvanın doğal yaşam alanı yani evi olduğunu, orada onun bizden rahatsız olmasının bizim ondan rahatsız olmamızdan daha normal bir durum olduğunu doğaya çıkmadan evvel kabullenmiş olmalıyız. Karşımızda bizim varlığımızdan hoşlanmayan ya da tedirgin olan bir hayvan varken kaçmamız, koşmamız, bağırmamız ya da üstüne gitmemiz hayvanı ürkütüp savunmaya geçmesine sebep olabilir.
Kaybolmaya gelirsek, insanlar neden kaybolur?
Ülkemizde turistler ve yeni başlayanlar için birçok patika ve rota işaretlenmiştir. Buna rağmen, rotayı önceden araştırmadan, pusula, GPS gibi yön belirleyen cihazlar taşımadan ve kulaktan dolma bilgilerle doğaya gidersek kaybolma riskimizi artırırız. Kötü hava koşulları, birden bastıran sis, yorgunluk, dalgınlık, stres ve benzer nedenler de kaybolmaya zemin hazırlayabilir.
Kaybolmamak için neler yapılmalı?
İlk önce doğru planlama yapmalıyız. Gideceğimiz yer ile ilgili her türlü bilgiyi internetten öğrenebiliriz. Rota üzerindeki belli başlı işaretleri öğrenip bunları takip ederek ilerlememiz gerekir. Gittiğimiz rotayı sonra geri döneceksek sık sık geriye bakmalı ve manzarayı görsel hafızamıza kaydetmeliyiz. Yine gideceğimiz rotayı ve döneceğimiz tahmini zamanı bir tanıdığımıza önceden bildirmiş olmamız gerekir.
Yine de kaybolursak ne yapmalıyız?
Belirli bir rotada işaretleri takip ederken kaybolduysak, son geçtiğimiz işarete geri dönüp tekrar doğru rotaya girebiliriz. Böyle bir ihtimal yoksa ve şayet yakınımızda bir tepe-yükseklik varsa çıkıp etrafı görmeye çalışabiliriz. Doğa ile ilgili el kitapları böyle bir durumda su kaynaklarının takip edilmesini, mutlaka bir yerleşim yerine ulaşacağını tavsiye eder. Yalnız bu kaynakları takip edeyim derken, bu durum bizi bazen ekipmansız geçemeyeceğimiz bir yere, kanyona götürebilir. Burada kendimizi daha riskli bir duruma sokabiliriz. Yanımızda GPS benzeri cihaz olmadığını, yönümüzü belirleyemediğimizi, cep telefonumuzun şarjının bittiğini düşünürsek yapmamız gereken en makul davranış oturup beklemektir. Orada olduğunuzu bilen kişiler, olması gereken zamanda geri dönmediğinizi fark edince durumu mutlaka yetkililere bildirecektir. Ülkemizde gerek kamu kurumları gerekse STK’lar bu alanda çok başarılılar ve her kaybı büyük bir disiplinle aramaktalar. Emniyet güçleri, JAK, AFAD, AKUT gibi kurumlardan en az biri mutlaka sizi aramaya gelecektir. Sizin bu sürede yapmanız gereken şey ise korunaklı bir alanda, fazla enerji harcamadan, yiyecek ve içeceklerinizi idareli kullanarak beklemek olmalıdır. Tamamen kaybolmuş durumdayken ilerlemeye devam etmek enerjinizi ve kısıtlı malzemenizi daha fazla tükettirir. Ayrıca sizi aramaya yola çıkan ekiplerinin ters yönüne gidiyor ve onların işini zorlaştırıyor da olabilirsiniz.
Ortamda kar varsa kar mağarası yapmalısınız, yanınızda ateş kaynağı varsa yangına sebebiyet vermeyecek şekilde, kuru çalılardan yakarak ekiplere işaret vermelisiniz gibi basit ama hayat kurtaracak detaylar son derece önemlidir.
Doğada meydana gelecek acil bir durumda, yaralanmada neler yapmalıyız?
Öncelikle doğaya çıkaca her bireyin ilk yardım eğitimi almış olması son derece gerekli ve önemli. Şayet kendimiz ilk yardım müdahalesi bilmiyorsak veya kendimize müdahale edemeyecek durumdaysak yanımızdaki ilk yardım bilen birileri duruma müdahale etmeli; yok ise yine yetkililere haber verilip yardım istenmelidir.
Jandarma için 156, Polis için 155, AFAD için 122, sağlık ekibi için 112 aranmalı.
Telefonla yardım isteyeceğimiz durumlarda, gruptaki en sakin kişi kısa ve öz konuşarak durumu ve yerini bildirmelidir. Gruptaki diğer telefon numaraları konuşma evvelinde listelenerek yetkililere seri bir biçimde iletilmelidir. Listenin başındaki telefon açık tutulurken diğer telefonlar kapalı tutularak daha uzun süre iletişim olanağı sağlanabilir.
Böyle durumlarda unutmamalıyız ki yaralı kişiyi hareket ettirmek çok daha büyük ve kalıcı bir hasara neden olabilir. İlk yardım bilgisine sahip olmadan yapacağımız bir müdahale, her ne kadar iyi niyetli olsa dahi bizi adli ve vicdani açıdan çok büyük bir sıkıntıya sokabilir.
Dağcılık pek çok doğa sporuna oranla çok daha fazla bilgi ve beceri gerektiren br spor dalı değil mi? Bu konuda birkaç cümle alabilir miyiz? Dağcı olmak isteyen biri nereden başlamalı?
Sanırım önce kafamızda başlamalı. Bu spor ile ilgilenmek istediğimizden emin olmalıyız. Aksi taktirde zaman ve maliyet kaybı kaçınılmaz olur. Şayet kendimizden eminsek çeşitli kulüp veya dernekler üzerinden temel eğitimler alarak dağcılığa başlayabiliriz. Bu arada fiziksel kondisyonumuzu ve tecrübemizi artırmamız son derece önemlidir. 3000 metre yüksekliğindeki dağlardan başlayıp tecrübe kazandıkça 4000 ve 5000 metre yükseklikler denenir. Gerekli fiziksel kondisyonu ve tecrübeyi kazandıktan sonra ülkemizde çok zor bulunan bir şeye ihtiyacımız kalıyor; sponsor.
AKUT’un yetişkinler için doğa sporlarına yönlendiren eğitim kampları vb. aktiviteleri var mı?
AKUT Dağcılık Kulübü Dağcılık, Doğa Yürüyüşleri ve Kaya Tırmanışı branşlarında eğitim ve kamp düzenler. Kulüp, eğitim almak isteyen herkese açıktır. Eğitim dönemlerinde teorik eğitimlerin yanı sıra uygulamalı eğitim kampları da yapılmaktadır.
Yine AKUT’un millî sporculardan ve uzman eğitmenlerden oluşan kadrosu ile 7’den 70’e her yaş grubundan bireye 15-20 kişilik gruplar dahilinde, dört mevsime uygun doğa kampları düzenlediğini hatırlatmak isterim. Bunun için AKUT Doğada Yaşam sayfasını inceleyebilir, AKUT’un iletişim bilgilerinden bizlere her zaman ulaşabilirsiniz.
AKUT hakkında da çok kısa birkaç cümle almak isteriz…
Tabii… 1996 yılında bir avuç dağcı tarafından kurulan AKUT, bugün dünyanın en iyi arama-kurtarma takımlarından biri olarak ülkemizi tüm dünyada başarıyla temsil ediyor. AKUT ailesi olarak geçtiğimiz Mart ayında 20. yılımızı doldurduk. 20 yılın heyecan ve mutluluğu içerisindeyiz, gururluyuz… Tam 20 yıldır hiçbir karşılık beklemeksizin, hiç tanımadığımız insanlara yardım elimizi uzatıyoruz. Yaşamın en kutsal armağan olduğunu unutmadan, zorda kalmış bireylere “Buradayız, geldik, seni kurtaracağız” diyoruz. Bunlar çok güzel, naif ve insani duygular…
Ülke genelinde 36 ekibimiz, 2110 gönüllümüz var. Bunların 718’i kadın. Cinsiyet, dil, din, ırk gözetmeksizin her gönüllümüze fırsat eşitliği sağlıyor; eğitimlerden kesinlikle taviz vermiyoruz.
1999 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile “Kamu Yararına Dernek” statüsüne erişen AKUT, 2011 yılında ise INSARAG (Uluslararası Arama-Kurtarma Danışma Kurulu) tarafından gerçekleştirilen sınavı başarıyla geçerek Birleşmiş Milletler’in Dünya Afetleri ile Müdahale Gücü içerisinde olmaya hak kazanan ilk Türk ekibi ve dünyadaki 7. Sivil Toplum Kuruluşudur.
Kurulduğu günden bu yana, tamamı gönüllü kadrosu ile yurt içi ve yurt dışında toplam 2125 operasyon gerçekleştiren derneğimiz; 2243 birey ve 965 hayvanı yaşama döndürmüştür. Kitlesel afet niteliğinde yurt içinde 50 deprem, 33 sel, 42 heyelan operasyonunda görev alan AKUT; yurt dışında ise 7 Deprem ( 1999 Atina, 1999 Tayvan, 2001 Hindistan, 2003 İran, 2005 Pakistan, 2010 Haiti, 2015 Nepal), 1 sel (2000 Mozambik) operasyonuna katılmıştır.
Derneğimiz yine hiçbir karşılık beklemeksizin yılda ortalama 2000 oturum ile 100 bin kişiye Afet Bilinçlendirme semineri vermektedir.
AKUT Spor Kulübümüz 2009 yılında kurulmuştur ve 9 branşta sporcular yetiştirmektedir.
Bizlere eğitimlerle ilgili, gönüllü olmak için, bağış yapmak için vb. konularda AKUT web sayfasındaki iletişim bilgilerimizden her zaman ulaşabilir, tanışma toplantılarımıza gelerek aramıza dahil olmak için ilk adımı atabilirsiniz.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz…
Ben teşekkür ederim, afetsiz ve kazasız günler dilerim.