Bel ağrısı hareketleri kısıtlayan, yürümeyi, ayakta durmayı, hatta oturmayı dahi zorlaştıran, can sıkıcı ve oldukça da yaygın bir şikayettir. Beli ağrıyanlar genellikle hemen fıtıktan şüphelenir ama yazımızda da göreceğiniz gibi bel ağrısının başka pek çok nedeni olabilir.
Ağrı şiddeti kişiden kişiye farklılık gösterdiği ve tam olarak ölçülemediği için, sadece ağrıdan yola çıkarak bu duruma neyin yol açtığını tahmin etmek güçtür. İyi bir doktor tarafından sorulacak doğru sorularla bel ağrısı stres kaynaklı mı, duruş bozukluğundan mı veya kireçlenmeden mi kaynaklanıyor, teşhis edilebilir.
Kas Kökenli Ağrılar
Bel ağrılarının pek çoğu kas kökenlidir. Normalde alışık olmadığınız kadar ağır bir aktivite sonucu, bel bölgesindeki kaslarda gerilme olabilir. Eşya taşımak, bavul taşımak ya da uzun bir yolculuk sonrası beliniz ağrıyabilir ki bu tip ağrılar biraz dinlendikten sonra geçer. Ayrıca mevsim değişiklikleri, rüzgarda kalmak, klima çarpması gibi etkenler de bu kasların tutulmasına ve bel ağrısına yol açabilir.
Bel ağrılarının bir başka sorumlusu da zayıf karın kasları olabilir. Karın kasları zayıf olduğunda, onların tembelliğini örtmek için bel bölgesindeki kaslar devreye girer. Ancak bu kez de bele ekstra yük biner. Doğru duruş şekilleri ve düzenli egzersizle karın kasları kuvvetlendirebilir. Karın kaslarını güçlendirmek beli rahatlatmak açısından önemlidir. Böylelikle beliniz de kolay kolay incinmez.
Daha çok anne veya babadan geçen ve daha çok genç yaştakileri etkileyen, genetik bir rahatsızlıktır. Bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonları ve sedef hastalığı, AS’yi tetikleyebilir. Vücuttaki eklemleri, sırt ve boynu da etkileyebilir ancak en büyük belirtisi iltihabi bel ağrısıdır.
İltihaplı Romatizma Türü: Ankilozan Spondilit (AS)
Halk arasında iltihaplı romatizma olarak bilinen AnkilozanSpondilit (AS) de her 200 kişiden birinde görülüyor. İlerleyen dönemlerinde kamburluk, eklemlerde kalıcı bozulma, kalıcı hareket kısıtlığı gibi sonuçları olan AS’nin en yaygın belirtisi ise bel ağrısı olarak dikkat çekiyor. 7 Mayıs Dünya AS Günü nedeniyle hastalığa dikkat çeken Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Pamir Atagündüz, her bel ağrısının yorgunluktan ya da fıtıktan olmayacağını hatırlatarak AS’nin bel fıtığına benzer görüntü verebildiğini, bunun da hastalık tanısının gecikmesine neden olduğunu belirtti. Prof. Dr. Pamir Atagündüz özellikle gece başlayan bel ağrısının AS’nin önemli bir işareti olduğunu hatırlatmaktadır.
Omurga, kuyruk sokumu kemiği ve leğen kemiğini birleştiren eklemleri etkileyen iltihaplı romatizmal bir hastalık olan AnkilozanSpondilit (AS) özellikle gençleri tehdit ediyor. Türkiye’de her 200 kişiden birinde görülen AS’nin ilk belirtileri 15 ile 40 yaşları arasında kendini gösteriyor.
AS’nin eklemlerde neden olduğu iltihaplanma sonucunda özellikle belin aşağı kısımlarında ve kalçanın arka kısmında ağrı ve tutuklukların ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Pamir Atagündüz, erken teşhisin önemine değinerek “Erken teşhis ile hastalığın neden olacağı sorunlar azaltılabilir ve ileri dönemde oluşabilecek kalıcı bazı deformelerin önüne geçilebilir” diye konuştu. Prof. Dr. Pamir Atagündüz, geç teşhis edilen vakalarda ve hastalığın ilerleyen evrelerinde yeni kemik oluşumları, eklemlerde kalıcı bozulmalar, kamburluk ve omurgada kalıcı hareket kısıtlığı gelişebileceğini söyledi.
Bel ağrısını ciddiye alın
AS’nin en tipik belirtisinin bel ağrısı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Pamir Atagündüz, hastaların çoğunun ilk olarak bel ağrısı şikâyeti ile doktora başvurduğunu belirtti. Prof. Dr. Pamir Atagündüz, “Ancak çoğu kez gereksiz yere çekilen bel MR’ları hastaların yanlışlıkla bel fıtığı teşhisi almasına neden olabiliyor. Çünkü AS, MR’da bel fıtığına benzer görüntü verebiliyor. Bu da hastalık tanısının gecikmesine neden oluyor” diye konuştu. AS teşhisinin romatoloji uzmanları tarafından konulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Pamir Atagündüz, AS ile ilişkilendirilebilecek bel ağrısını diğer ağrılardan ayırt edecek özellikleri şu şekilde sıraladı;
• Kırk yaşından önce başlaması
• Sinsi başlangıç göstermesi
• 3 ay ya da daha uzun sürmesi
• Özellikle gecenin ikinci yarısında ya da sabaha karşı ortaya çıkması
• Hareketle azalması
• Yarım saatten daha uzun süren sabah tutukluğunun olması
• Nonsteroidantiinflamatuvar ilaçlara çok iyi yanıt vermesi
Egzersiz iyi geliyor
AS’nin ömür boyu devam eden kronik bir hastalık olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Pamir Atagündüz, “Kesin tedavisi olmamakla birlikte mevcut ilaç tedavileri hastaların daha kaliteli bir yaşam sürmesi sağlanabilir” dedi. Egzersizin tedavinin en önemli parçalarından biri olduğunu belirten Prof. Dr. Pamir Atagündüz, “Düzenli olarak uygulandığında hareket kısıtlılığının gelişmesini yavaşlatır ve vücut pozisyonunun korunmasına yardım eder” dedi.
Yaşam kalitesi yükseltilebilir
AS hastalığının tedavisinin öncelikle hastanın ve ailesinin hastalık hakkında bilgilendirilmesiyle ve böylece tedaviye uyumun sağlanması ile başlayacağını söyleyen Prof. Dr. Pamir Atagündüz, bu uyum sürecinde hastadan istenebilecek bazı yaşam tarzı değişikliklerini şu şekilde sıraladı;
• Sigaradan uzak durulması
• Yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınması
• Düzenli egzersiz yapılması
• Önerilen aralıklarla doktor kontrollerinin yapılması
Daha fazla bilgi için bir hekime ve/veya bir eczacıya başvurunuz.